Beyintümörleri sıklıkla normal beyin dokusuna hücum eder veya baskı yaparlar ve belirtiler de o basınç nedeniyle ortaya çıkar. Beyin tümörünün yerleşim yerine göre kişide farklı tipte belirtiler oluşabilir. Ancak, zihinsel hastalıklar dâhil başka hastalıklar da bu belirtilere neden olmaktadır.
Ancakdoğru ve iyi uygulandığında etkili bir yöntemdir.Sol el ile dripling yapılırken sağ ayak önde olmalıdır. Top ile arkadaki ayak 270 derece dönüş yapılır ve bu arada araya vücut vücut girer. Böylece basketbol topu korunmuş olur. Dönüş tamamlanır, top çok hızlı bir şekilde diğer ele alınır ve savunma geçilir.
Ani davranış değişikliği beyin tümörü belirtisi olabilir Aniden gelişen tavır değişimlerinin altından 'beyin tömürü' çıkabiliyor.
Hücum oyuncusu savunma oyuncuları tarafından kural dışı olarak engellenmesine rağmen gol şansını devam ettiriyorsa, 7 m kararının verilmesi için belirgin bir neden yoktur. Buna karşılık, savunmanın kural ihlalinden ötürü, oyuncu gerçekten top veya vücut kontrolünü kaybederse ve belirgin gol fırsatı ortadan kalkarsa 7 m
Örneğin genelde yüzü dönük hücum eden bir oyuncunun adamı geçmek yerine, kendinden uzaklaştırarak şutu tercih ettiğini ve aynı oyuncunun arkası dönük hücum ederken sadece sağ omzundan dönüp yine şut ile sonuca gittiğini görüyoruz.
DermokilLeke Karşıtı Güneş Koruyucu Yüz Kremi SPF50+ 50ml. Dermokil Soleil Anti-Brown Spot Face Cream SPF50+ 50ml. 99 ,00 TL. HIZLI İNCELE. Sepete At. Yeni. Factor100 Güneş Koruyucu Krem SPF50+ 100ml. Factor100 Sun Screen Cream SPF50+ 100ml. 169 ,00 TL.
krzC9Am. • 25 Şubat 2009 - 1834 • Son Güncelleme 27 Şubat 2009 - 1554Hemen hemen bütün sağlık sorunları, vücudun 7 ayrı noktasındaki aksamalara işaret ediyor. Bu noktaların sesini dinlemeyi bilenler, sorunları zamanında bertaraf etme şansına da sahip olabilirler...• 25 Şubat 2009 - 1834 • Son Güncelleme 27 Şubat 2009 - 15541Ciddi olarak hastalanmadan önce, vücudumuz değişimlere uğramaya başlar. Biz hissetmeden birbiri ardına oluşan zincirleme reaksiyonlar 10 yıl sonra sona erdiğinde, en zayıf noktamızdan hastalık olarak ortaya çıkarlar. Osteoporoz, diyabet, kalp krizi ya da kanserler işte bu sessiz değişimlerin sonucudur. Geri dönüp bakıldığında bu sonulların 7 hastalık merkezli olduğunu söyleyen Berlin Spor Yüksek Okulu profesörlerinden Dr. Froböse'ye göre; vücudun bozulan zehir arıtma düzeneği ya da evcilleştirilmemiş stres, zaman ayarlı bomba gibidir. Önemli olan bu sorunların farkına varılıp 7 tehlike KASLARINIZ AZALIYORSA660'dan fazla kasımız kendileri için bir şey yaptığımız müddetçe yürümemizi, koşmamızı, sevmemizi ve gülmemizi sağlarlar. Aksi durumda ise yağ dokularına dönüşürler. Bu yalnızca vücut şeklimizin bozulmasına değil sağlığımıza zarar verir. Aslında kaslarımız en önemli metabolizma organlarıdır. Çünkü kalori sobasıdırlar. Kaslarımız kaybolduğunda kilo artar, osteoporoz ortaya çıkar. Kemikler yumuşar. Çünkü kemik hücrelerini yenilenmeye tahrik eden iskelet üzerindeki aktif kasların etkisi azalır. Yalnızca dizlerdeki artroz kireçlenme riski artmaz, bundan dolayı kaslarla beraber amortisör görevi yapan eklemler de işlevini MİYİM?Bir sandalyeye oturun, ellerinizi çapraz biçimde göğsünüze koyun. Şimdi mümkün olduğunca çabuk 5 kez ayağa kalkıp otunun. Bunu 10 saniyede yapabiliyor musunuz? Mükemmel. Eğer yapamıyorsanız kas yapınızı YAPABİLİRİM?Azimle antrenman yaparak kaslarınızı güçlendirebilirsiniz. En iyisi haftada 2-3 defa fitnes merkezine gitmeniz. Ancak insan evde de çok şey yapabilir. Örneğin bacaklar için step yapabi-irsiniz. Bunun için evdeki merdiven bile antrenman yaparak kaslarınızı güçlendirebilirsiniz. En iyisi haftada 2-3 defa fitnes merkezine gitmeniz. Ancak insan evde de çok şey yapabilir. Örneğin bacaklar için step yapabilirsiniz. Bunun için evdeki merdiven bile Froböse "Antrenmansız kaslar bile kendilerini bir yıl içinde iki katı güçlendirebilirler" diyor. Çünkü kasların biyolojik bir saati yoktur. İnsan 100 yaşında 30 yaşında birinin kaslarına sahip PROBLEMİNİZ VARSABiz sürekli yeniden oluşuruz. Her bir dakikada 3 milyar vücut hücresi ölürken, aynı zamanda bir o kadar yeni hücre oluşur. 19 senede kemikler kendini yeniler. Deri ise kendini 2-3 haftada yeniler. Ancak bunun koşulu tabağınızda yeterince besin maddesi ve bunları kabul edebilecek sağlıklı bağısaklardır. Ama maalesef her iki kişiden biri hazım problemi hangi maddenin eksik olduğuna bağlıdır. 160 hormonu aktif hale getiren çinkonun eksikliğinde üremede sıkıntı olur. Yaralar geç iyileşir. C vitaminin eksikliğinde de bağışıklık sistemi zayıflar. Kalsiyum eksikliği varsa kemikler MİYİM?Kim sıkça kabızlıktan, barsak gazından ve ishalden sıkıntı çekiyorsa bu, organizmanın yeterince beslenmediğini gösterir. Aynı zamanda kötü beslenme alışkanlıkları, öğünlerde oburca yemek, hazmı zorlaştırıp, hücrelere zarar YAPABİLİRİM? İlk adım olarak kendinize yemek için aman ayırın. Bir lokmayı ne kadar çok çiğnerseniz tükürük içindeki enzimler besini o kadar iyi ayrıştırır. Posalı yiyecekler barsak işlevini özendirir. Pastörize edilmemiş probiyotik yoğurt barsak mukozasını korur. Prof. Frobüse "Barsak hücreleriniz, buğday filizini çok sever. Ayrıca ihtiyacınız olan her şey içindedir" BOZUKSATiroid bezi insanların merkez enerji makamıdır. Bütün metabolizmayı uyarır. Maalesef her üç kişiden biri bu organından hastalanmaktadır ve farkında bile bezinin az çalışması halinde enerji eksikliği olur, daha çabuk üşürüz ve hareket etmek istemeyiz, kilo alırız. Bez fazla hormon salgıladığında ise bunun tersi olur. İştahımıza rağmen kilo kaybederiz, devamlı sinirli ve gergin oluruz. Tedavi edilmediğinde her iki dununda da kalbimizle ilgili büyük sıkıntı MİYİM?Tiroidin hem az hem de çok çalışma¬sında tiroid bezi büyür ve guatr gelişebilir. Elinize bir ayna alın ve gırtlakla köprücük kemiğini görecek şekilde tutun. Kafanızı ensenizden arkaya yaslayın ve bir yudum su alın yutkunduğunuz esnada boğazınızın altında şişlik oluyorsa bir endokrinologu ziyaret etmenizde yarar YAPABİLİRİM? Tiroidin az çalışması iyot eksikliğine bağlı olabilir. Bu durumda yeterince iyot alımı ve haftada 1-2 porsiyon deniz balığı tüketimi sorunu aşmanıza yardımcı olabilir. Fazla çalışmasında ise yapılacak tek şey ilaç kullanımı ya da görmeyiz, tadını almayız ve koklayamayız. Bunun için zararlı maddeler yıllar boyu vücudumuzda toplanır. Özellikle en sinsi olanlar ağır metallerdir. Prof. Ingo Froböse, "Bu ağır metaller zehir arıtma enzimlerini bloke ederek karaciğer, böbrek, beyin ve sinir sisteminde çoğalırlar" ağrıları, eklem iltihapları ve kronik hormon bozuklukları bu tür zehirlenme sonucunda MİYİM?Eğer dezenfektan, boya, haşere ilacı veya buna benzer maddelerin bulunduğu ortamlarda çalışıyorsanız vücudun zehir arıtma organları randımanlı çalışamaz. Fazla alkol tüketiminde de aynı sorun saçlar, kırık el tırnakları, devamlı bitkinlik YAPABİLİRİM?Organik sebzeleri seçerseniz tarımsal ilaç atıklarından kurtulursunuz. Günde en az 1,5 litre su içerek zehir ve atık maddelerin taşınıp vücuttan atılmasına yardımcı olabilirsiniz. Bizim baş zehir atma organımız karaciğerdir. Enginar kapsüllerinden karaciğerinizi güçlendirmede ZAYIFLADIYSAGüçlü bir bağışıklık sistemi bütün vücudu tamir eder. Yiyici ve öldürücü hücreler hastalıkları tetiklemek üzere organizmaya hücum ettiğinde güçlü bağışıklığımız devreye girip saldırıyı bir bağışıklık sistemi bütün vücudu güçsüzleştirir. Öyle ki kanser ve kalp krizi riskini yükseltir. Bazen de aşırı güçlü bir savunma yani bağışıklık sistemi kendi vücudumuza zarar verebilir. Otoümmün hastalıklardan bazıları böyle ortaya çıkar Bunlar alerji, artrit veya diyabet MİYİM?Uykusuzluk, sigara, stres savunma sisteminde delikler açar. Ayrıca yumurta akı bakımından fakir beslenme bağışıklık sistemine zarar verir. Çünkü vücut proteine savunma hücrelerinin ana maddesi olarak gereksinim duyar. Vücut savunmasının felç olduğunun belirtisi soğuk algınlıkları, geçmek bilmeyen mantar istilası veya YAPABİLİRİM?7-8 saat uyumak gerekir. Geceleri savunma hücreleri kendini yeniler. İyi bir kan dolaşımı da önemlidir. İyi bir dolaşım sistemine sahipsek antikorlar hızlı şekilde ulaşacakları yere varırlar. Sebatla yapılan jogging veya yüzme gibi sporlar kan dolaşımını hızlandırır. Haftada 1-3 defa sauna ziyareti savunma hücre sayısını arttırıp, RADİKALLERİNİZ NE DURUMDA?Hiçbir şey sağlığa serbest radikaller kadar zarar vermez. Bu saldırgan oksijen molekülleri yalnız demiri paslandırmazlar, aynı zamanda hücrelerimize de saldırırlar. Serbest radikaller her nefes alışımızda tabii olarak oluşurlar. Sigara ve ultraviyole ışınlar serbest radikallerin çoğalmasına yol organizmadaki onancı enzimleri yok ederler. Sonuçta tümörlere, arterisikleroza, bunamaya sebep olurlar. Her doku daha hızlı MİYİM?Eğer son zamanlarda derin kırışıklıklardan yakınıyorsanız vücudunuzda çok sayıda serbest radikal koşuşturuyor demektir. Hemen sigarayı bırakıp, güneşlenmeye son YAPABİLİRİM?Bu saldırgan parçacıklara karsı antioksidanlarla güçlenebilirsiniz. Bunlar vitamin C ve E, betakaroten, selenyum ve bitki özleridir. Ana öğünlerden sonra yenen 3 porsiyon meyve ve sebze koruyucudur. Sabırla yapılan yumuşak antrenmanlar, kaslarda antioksidan enzimlerin sayısını SİZİ YİYİP BİTİRİYOR MU?Dünya Sağlık Örgütü 21. yüzyılda sağlığa zarar veren en büyük faktörün stres olduğuna dikkat çekiyor. Yapılması gereken ise gücünüzü harekete stres tansiyonu ve kan şekerini uzun süreli yükseltir ve diyabete neden olur. Tokluk hormonu seviyesi düşer ve sürekli yeriz. Enfeksiyon ve iltihaplar MİYİM?Bu stresi harekete geçiren faktörlere ve sizin verdiğiniz reaksiyonlarla YAPABİLİRİM?Tabii en iyisi; stres faktörlerini hayatımızdan çıkarmaktır. Ancak bu her zaman mümkün değil. Fakat bakış açısını değiştirmek sorunu hafifletir. Zor bir dununu bir meydan okuma nedeni olarak algılayın dünyanın sonu olarak değil. Spor, stres hormonunu yok eder. Aynı zamanda şefkatli bir deri teması, emniyette olma duygusu, oksitokin hormonunun dağılımını canlandırır, psikolojiyi strese karşı korur.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kırşehir’de basın mensupları ile bir ortaya geldi. KKTC ile Türkiye alakalarına değinen Tatar, “Herkes bilir ki; benim Cumhurbaşkanı seçilmemden sonra Türkiye’nin de takviyesiyle iki devletiz. Bu iki devlet çok kıymetli. Zira 50 yıldır bu müzakerede federal temelli bir muahede için müzakereler yapılmış, belge dosya ayrıntılar var. Hepsine baktığımızda bizi bekleyen büyük bir tehlike vardı. O da çoğunluğun azınlığı yöneteceği ve Avrupa Birliği üyesi olmadığı için onlara nazaran Türkiye’nin Kıbrıs’tan çekilmesi gerekiyordu. Bunu açık bir halde 2017 yılında yapılan görüşmelerde görüyoruz. Lakin Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu orada restini çekiyor ve asla kabul etmeyiz’ diyor. Çavuşoğlu sıfır asker, sıfır garantiyi kabul etmiyor. Zira Kıbrıs’ta uzlaşı, eşitlik demektir. Bana nazaran bu türlü bir eşitlik de yok” diye konuştu. KIBRIS TÜRKLERİNİN EGEMENLİĞİNDEN ASLA VAZGEÇMEYİZ’ Rumların asıl hedefinin Türkiye’nin Kıbrıs’tan çekilmesini sağlamak olduğunu söyleyen Tatar, şöyle devam etti “Baktığınız vakit federal bir yapı var. Onların asıl gayesi Türkiye’nin Kıbrıs’tan çekilmesidir. Bizim bu türlü bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Zira Osmanlı Devleti’nin devamı olan Türkiye Cumhuriyeti, bütün milletlerarası mutabakatlara nazaran Kıbrıs’ta hakları vardır. Ulusal çıkarları bakımından Türkiye’nin İskenderun Körfezi’nden Ege adalarına kadar 2 bin kilometreden daha uzun kıyı şeridi vardır. Bu çok büyük bir haktır. Bu türlü bir adanın Türkiye Cumhuriyeti’nin hakkına, hukukuna ve tarihine karşın öteki ellere geçmesi asla kabul edilemez. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türklerinin egemenliğinden asla vazgeçmeyiz. Münasebetiyle bu türlü bir tehlikeyi önlemek için benim Cumhurbaşkanı seçilmemden sonra zati bunları söyleyerek halkımın onayını aldım. Türkiye’nin de tam dayanağı gelmiştir. Bana bu dayanağı sağlayan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederim. Maraş açılımı da bu işin bir kesimidir. Maraş açılımı Kıbrıs’ta yeni bir dönüm noktasıdır. Bu onurlu bir siyasetin ortaya konulması manasında tarihi bir adımdır. Bu durumu da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti’nde gittiğim yerlerde anlatıyorum.” ALINAN ÖNLEMLER ÇOK BÜYÜK BAŞARIYDI’ Türkiye’de son periyotta döviz kurunda yaşanan dalgalanmaya da değinen Tatar, “Ekonomide büyük bir sorun yokken nasıl olur da o ülkenin para ünitesi bu formda spekülatif akınla kıymet kaybeder. Bu sahiden ekonomik akılla izah edilemez. Bu işin içerisinde diğer problemler var. Dıştan yapılan açık bir taarruz var. Bu netlik kazanmıştır. Bu alınan önlemler çok büyük bir başarıydı, zamanlaması da âlâ olmuştur. Hasebiyle inşallah bu istikrar devam eder. Türkiye kendi istikrarı içerisinde ekonomik yapısını güçlendirir. Bizim için değerli olan Türkiye iktisadının güçlü olması hem siyasi manada bize güç verir hem de güçlü Türkiye, güçlü iktisat, bunun da Kıbrıs’a yansımalarını çabucak görürüz. Zira daha güçlü bir ekonomik yapı içinde Kıbrıs’a daha fazla turist gelir. Kıbrıs’a daha fazla yatırımcı gelir” tabirlerini kullandı. sitesi içerisinde güncel hayata dair bir çok konu hakkında bilgi edinebileceğiniz geniş kapsamlı blog sitesi. Sitemizdeki tüm içerikler tamamen bilgilendirme amaçlıdır. Oluşabilecek problemlerden sitesi sorumlu tutulamaz.
01 EYLÜL 2017 , CUMA 1927Sherlock Holmes ve Arsen Lüpen’e karşı Cingöz Recai!Peyami Safa, -1920’leri takiben- Cumhuriyetin ilanıyla kaldığı yerden devam ederek talep enflasyonu çerçevesinde büyük bir hızla artan polisiye hikâyeler furyasına katılan yazarlardan biridir. İyi kalpli hırsız portresini çizdiği Cingöz Recai’ polisiyesi, yayımlandığı ilk hikâyeyle birlikte fenomen olmuş ve okurların gönlünde hep ayrı bir yerde durmuştur.Cingöz Recai,toplumun büyük kesiminin hoşlanmadığı kişileri döneminin mürtekip paşaları,I. Dünya Savaşı’nın ünlü vagon tacirleri,para için adam öldürenler,o dönemlerde ticarete egemen olan azınlık zenginleri,kurbanlarının önemli bir bölümünü oluşturur.’’Erol ÜyepazarcıTanzimat’la birlikte topraklarımıza giren dört yabancı’dan biri olan roman’ın diğer üçü gazete, öğle yemeği, tiyatro hızlı ve atak bir temsilcisi sayabileceğimiz polisiye türünün ilk yerli üretimi popüler yazarımız Ahmet Mithat Efendi ile başlar 1883. İlk telif eser de Esrâr-ı Cinâyât Cinayetlerdeki Sırlar olarak kabul edilir. Dünya edebiyatındaki ilk polisiye roman’ unvanını taşıyan Morg Sokağı Cinayeti’nin Edgar Allan Poe tarafından 1841’de yazıldığını düşünürsek hiç fena bir zamanlama değil. 20. yüzyılın başlarında yayımlandıkları ülkeleri kasıp kavuran meşhur Batılı polisiye kahramanlarının özellikle II. Meşrutiyet sonrasında dilimize de yoğunlukla çevrilmeye başlanmasıyla zihinlerimiz bu türün matematiğini sever ve -hızla tüketmek üzere- alışır. Yoğun bir alaka mevcut olduğu için doğal olarak bu dönemde birçok polisiye yazılır ve yayımlanır. Ebüssüreyya Sami’nin başarılı telif eseri “Amanvermez Avni”si ile topa girmesiyle devam eden bu polisiye ilgi, araya giren Büyük Cihan Harbi/İstiklal Savaşı’yla doğal olarak azalır ve hem çeviri hem de telif, uyarlama üretim önemli ölçüde Safa, -1920’leri takiben- Cumhuriyetin ilanıyla kaldığı yerden devam ederek talep enflasyonu çerçevesinde büyük bir hızla artan polisiye hikâyeler furyasına katılan yazarlardan biridir. İyi kalpli hırsız portresini çizdiği Cingöz Recai’ polisiyesi, yayımlandığı ilk hikâyeyle birlikte fenomen olmuş ve okurların gönlünde hep ayrı bir yerde durmuştur. Takipçilerinin bu karaktere gösterdikleri ilgi muazzam bir seviyededir. Safa, Server Bedi’ mahlasıyla 1924 yılında yazmaya başladığı Cingöz Recai’ serisini 1960 yılında yazdığı Sağdan Üçüncü Söğüt’ isimli kapanış hikâyesiyle sonlandırdığında, geriye, ülkenin siyasi atmosferinden bağımsız olmayan neredeyse 40 yıla yayılmış uzun bir serüven ve kılıktan kılığa, maceradan maceraya, kalptan kalbe girmiş bir karakterin; yaklaşık 50 kitaptan oluşan 4 uzun seri ile 2’si bitmemiş 10 romanı kapsayan dev bir külliyatı kalmıştır. Cingöz Recai, şüphesiz bir Arsen Lüpen uyarlamasıdır. Orijinalliği tartışılır. Ama Peyami Safa’nın hem olay örgüsüne, hem de fondaki ayrıntıların bütününe uyguladığı millîleştirme’yle birlikte karakterin anlam evrenine kattığı yerel renklerle bezeli orijinal makyaj, ortaya başarılı bir yerli’ olmasa da burdan’ anlatılan bir polisiye çıkarmıştır. Hatta Erol Üyepazarcı’ya göre bazı öyküleri orijinal Arsen Lüpen öykülerinden bile kalpli hırsız portresini çizdiği Cingöz Recai’ polisiyesi, yayımlandığı ilk hikâyeyle birlikte fenomen olmuş ve okurların gönlünde hep ayrı bir yerde ŞİFRELERİHücum edilmez bir vücut içinde ölmez bir ruhu olan Cingöz Recai, zengin bir aileye mensup, iyi eğitim almış, lisan bilen, bir dönem Amerika’da yaşamış, yakışıklı, entelektüel, kurnaz, cesur, soğukkanlı, zarif, tahsilli, görgülü, sanatsever, cömert, hayırsever ve kibar bir serseridir. İşi, uzmanlık alanı ve en önemli eğlencesi soygundur. Ama eylemini soylulaştırır; “Ben alelade hırsızlıklardan hoşlanmam. Parasını alacağım adam bir hain olmalıdır. Namuslu insanların malına elimi sürmem. Ben öteki hırsızlarla kıyas mıyım? Evvela hainlerin malını alırım; fakir fukaraya dağıtırım; çok cömert bir adamım.”Kılık değiştirmek, gazeteye sahte ilanlar vermek, akla hayale gelmez şaşırtmacalar yapmak gibi kendine has yöntemleri vardır Cingöz’ün. Hedefi bellidir, zekâsını kullanarak avına yaklaşır. Sınıf bilincine sahip değildir ama kurbanını iyi seçer, ilkeleri keskindir; yalnızca kalantorları soyar. Toplumsal katmanın en altındakilerle işi olmaz. Bu katmanın hoşlanmadığı’ haksız yoldan servet sahibi olmuş zenginleri ders’ verir gibi soyar ve elde ettiği parayı yoksullara dağıtır. Kendi adaletini tesis eder. Klasik anlatıdaki anti-kahraman özelliklerini taşıdığını görürüz, bu sebeple mutlak kötü’ parantezine alınması çok zordur. Cingöz’ün hırsızlık eylemlerinin temelinde yatan duygunun eğlence’ olması, yine bu duygu’nun karakterin zihninde meşrulaştırdığı helal para-haram para ayrımıyla ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Burda bir suçlu ahlakı çerçevesi de çizilebilir. Karakterin kafası bu konuda nettir, garibanlara dokunmaz ve cinayet işlemez mesela. Cingöz, kâğıt üzerinde kelimenin tam anlamıyla bir Türk Robin Hood’u gibi duruyor, ama ordusu ve sürdürülebilir bir felsefesi yok. Ayrıca genel ilke malum; kahramanımız suç işlediği için değil bir haksızlığa uğradığı için dağa dönüşüm-güç toplama-yüzleşme çıkmalıdır. Cingöz’ün çıktığı dağ, tekil bir yırtıcının eğlence arayışına tekabül ediyor. Ve içe kendine dönük bir LÜPEN İSTANBUL’DA!Napolyon kadar meşhur, Kazanova kadar sevimli, Bismark kadar diplomat ve Roçhild kadar zengin, merhametli şeytan, kibar hırsız Arsène Lupin Arsen Lüpen! Lüpen, ilk olarak 1905 yılında Maurice Leblanc’ın kaleminde hayat bulur. Aslında o da fena halde taklit bir karakterdir. Leblanc, karakterini oluştururken ünlü Marsilyalı anarşist, hırsızların üstadı nâm-ı ve gece işçileri çetesinin lideri unvanıyla maruf meşhur Marius Jacob’tan esinlenmiştir. Yani edebi esinlenme haritasına göre, Cingöz Recai’nin genetik kodlarında bi parça anarşistlik de vardır. Lüpen, her daim esprili ve kibardır, silah kullanmaz, Jiu Jitsu bilir, duygularını belli etmez, rol keser, poker suratlıdır. Hırsızlık yaptığı yerlere mutlaka kartvizitini bırakır. Peyami Safa’nın 1935 tarihli Arsen Lüpen İstanbul’da romanı işte dünyanın en büyük bu iki hırsızını karşı karşıya getirir. Cingöz-Lüpen kozlarını İstanbul’da paylaşacaktır. Esmer ile Sarışın’ın savaşı. Bu savaşın galibi elbette hırsız olmasına rağmen dedektif’ kumaşına da sahip Cingöz olacaktır. Arsen Lüpen, oldukça yetenekli kalburüstü bir hırsızdır ama Cingöz bir hırsız-dedektif olarak Lüpen’i alt ederek gönderir İstanbul’dan. Yani dünyanın en meşhur hırsızı soyulmuştur! Hem de bir meslektaşı tarafından. Cingöz Recai Recai Arsen Lüpen’i alt etmeden önce bu düelloya iyi hazırlanmış ve ilk antrenmanını dünyanın en iyi dedektifi sayılan Sherlock Holmes ile yapmıştır. 1928 yılında yayımlanan 15 kitaplık Sherlock Holmes’e Karşı Cingöz Recai serisi, Sherlock Holmes ve yardımcısı Watson’un beş ay kaldıkları İstanbul’da, başkomiser Mehmed Rıza ile birlikte Cingöz Recai’yi yakalama çalışmalarını konu edinir. Cingöz’ün belalısı başkomiser Mehmed Rıza, 221 Baker Sokağı’ndan gelen bu efsanevi yardıma rağmen Cingöz’ü enseleyemez. Sherlock Holmes da pes ederek şöyle konuşur; “Watson! Paris’te Arsen Lüpen’in bizi aylarca nasıl uğraştırdığını bilirsiniz. Fakat İstanbul’a geldiğim şu iki ay zarfında Cingöz Recai’nin bana döktürdüğü ter daha fazladır. Zira bu Cingöz Recai İngiliz usulleri kullanan bir Latin dehasıdır. Anglo Sakson ve Latin ırklarının bütün seciyeleri bu adamın şahsında ictimâ etmekle beraber Türklere mahsus fevkalade cesaret, tehlikeden yılmamak, mükemmel projeler tertip etmek kabiliyetini doğuran cevval bir muhayyile de inzimâm ediyor.”Safa Önal’ın yönettiği 1969 yapımı filmde Cingöz Recai, Ayhan Işık tarafından BASİT CİNGÖZ, TÜRKİYE!Cingöz Recai, bütün bu hünerlerinin yanında aynı zamanda sinemaya aktarılan ilk yerli polisiye roman kahramanı unvanına da sahiptir. Cingöz, Metin Erksan’ın yönettiği 1954 yapımı Cingöz Recai / Beyaz Cehennem’de Turan Seyfioğlu tarafından, Safa Önal’ın yönettiği 1969 yapımı Cingöz Recai’de ise Ayhan Işık tarafından canlandırılmıştır. Onur Ünlü yönetmeliğinde 48 yıl aradan sonra 13 Ekim’de 3. kez beyaz perdede görünecek olan Cingöz’e bu kez Kenan İmirzalioğlu hayat verecek. Cingöz Recai, fenomen olmuş bir dedektif-hırsız olarak, Peyami Safa’nın aslında para için yazdığı ama sonra karakterle sıkı bir bağ kurarak yıllar içinde daha çok sevdiği ve 40 yıl boyunca peşini bırakmadığı bir anti-kahraman olmuştur. Serüvenlerinde Cingöz’ün yakın arkadaşı gazeteci olan Safa, mahlasla yazmasına rağmen Cingöz’ü sahiplenir ve Cingöz Recai için bu da benim zıpır tarafım’ demekten çekinmez. Cingöz Recai, dünyanın en ünlü hırsızı Arsen Lüpen’i alt etmiş ve 221 Banker Sokağı sakini külyutmaz dedektif Sherlock Holmes’a; pelerin, kasket ve piposunu çalarak ders vermiş amansız bir polisiye karakteri ve çektiği numaraları dillere destan olmuş centilmen bir hırsızdır. Her daim, hücum edilmez bir vücut içinde ölmez bir ruhu vardır. Cingöz’ü sevmeye Peyami Safa’dan başlayınız.
OluÅŸturulma Tarihi Kasım 25, 2011 0000Her 10 ile 20 kadından birinde görülen ve kısırlığa yol açabilen endometriozis, rahim içinde olması gereken dokunun, vücudun yanlış bölgelerinde oluÅŸması anlamına hastalıklarla benzer belirtiler taşıması nedeniyle tanısının konulmasında çoÄŸu zaman geç kalınan bu hastalık, erken teÅŸhis edildiÄŸinde tedaviyle kısırlık riski ortadan kalkabiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve DoÄŸum Uzmanı Prof. Dr. Gürkan Arıkan, “Endo iç, metra da rahim anlamına geliyor. Rahmin içini bir astar gibi kaplayan ve her ay adet kanaması ÅŸeklinde parçalanıp dökülerek yenilenen dokuya ise endometrium deniliyor. Rahim içinde olması gereken dokunun vücutta yanlış yerlerde yerleÅŸmiÅŸ olması halinde endometriozisden söz ediyoruz†diyor. Söz konusu yanlış yer en çok yumurtalıkların üstü, içi, karın boÅŸluÄŸu içinde herhangi bir yer olurken, nadiren bağırsak veya idrar kesesi, seyrek olarak da karın boÅŸluÄŸu dışında vajina, akciÄŸer, beyin ve solunum yolları olabiliyor. Endometriozise sezaryen veya miyom ameliyatları sonrası, rahim içi dokunun karın katlarına yapışması ile ameliyat yarasında da 20 KADINDAN BİRİNDE VAR Endometriozis kadınların yüzde 5-10’u arasında görülüyor. Kısırlık hikayesi olan kadınlarda bu hastalığın görülme riski ise 5-8 kat daha fazla oluyor. Kronik karın aÄŸrısı olan kadınların yüzde 80’inde de endometriozise rastlanıyor. ÇoÄŸu kez kronik aÄŸrı ve inatçı bir kısırlık sebebi olarak belirti veren hastalığın doÄŸru teÅŸhisi kimi zaman yıllarca sürebiliyor. Bunun nedeni ise bulunduÄŸu yere baÄŸlı olarak endometriozisin idrar yolu enfeksiyonu, taÅŸ, basit kist, baÅŸka bağırsak rahatsızlıklarını düşündürmesi ve bu doÄŸrultuda tanı konması oluyor. Yanlış tanılar sonucu hasta tedavi edilemediÄŸi için uzun yıllar aÄŸrı çekebiliyor. Bu hastalığın tedavisinde hedeflenen; aÄŸrıyı kesmek, karın içi yapışıklıkları engellemek, yaÅŸam kalitesini yükseltmek ve doÄŸurganlığı korumak tedavi mümkün Hastalık cerrahi yolla tedavi edilebildiÄŸi gibi, kesin tanı konulmadan da ilaç kullanılabiliyor. Hasta ilaçlarla geçici olarak menopoza sokuluyor ya da doÄŸum kontrol hapları veya erkeklik hormonu etkisi içeren ilaçlar kullanabiliyor. İlaç tedavisi, aÄŸrının önlemesinde avantaj saÄŸlıyor. Ancak kesin tanı konulmamış olması, ilaç kullanımı süresince hamile kalınamaması gibi dezavantajlar oluÅŸturuyor ve hasta sadece ilaç verildiÄŸi sürece rahatlıyor. Bu nedenle ilaçla tedavi, hastalığın sürmesine ve üreme kapasitesinde hasara engel olmuyor. Çok uzun süre ilaç tedavisi görmüş hastalarda tüp bebek tedavisi dahi kısırlık sorununu çözemeyebiliyor. AÄRIYA DİKKAT! En sık görülen belirtisi aÄŸrı olan endometriozis; karın, kasık ve bel aÄŸrıları ÅŸeklinde hissedilebiliyor. Genelde adet görmeye baÅŸlandıktan uzun bir süre sonra ortaya çıkıyor ve giderek artıyor. Adet sırasında, adetten birkaç gün önce baÅŸlayan ve çoÄŸu kez adet boyunca süren hafif ya da ağır aÄŸrılar olabiliyor. İliÅŸki sırasında da oluÅŸabilen aÄŸrı, cinsel isteksizlik ve vajinismusa kadar gidebiliyor. İltihap, enfeksiyonla beraber ise adet ritminden bağımsız olarak karın aÄŸrısı görülüyor. Duyulan aÄŸrı çikolata kisti veya endometriozis odaklarının büyüklüğü ve derinliÄŸi ile doÄŸru orantılı olmayabiliyor. Küçük odaklar çok ÅŸiddetli aÄŸrı yapabileceÄŸi gibi, büyük odaklar hiç belirti vermeden de geliÅŸebiliyor. Endometriozis odakları bulunduÄŸu bölgeye göre bağırsak sancısı, kabızlık, kanlı dışkı, kanlı idrar gibi deÄŸiÅŸik semptomlar verebiliyor. Bazı vakalarda kronik yorgunluk, ateÅŸ, baÅŸ aÄŸrısı, depresyon ve sinirlilik hali de görülebiliyor. BESLENME ÖNEM TAÅIYOR Antioksidan ağırlıklı beslenmenin hemen her konuda olduÄŸu gibi endometriozis tedavisinde de önemli olduÄŸunu söyleyen Prof. Dr. Arıkan, “Bazı çalışmalarda endometriozisi olan kadınların karın içi sıvılarında antioksidan enzimler ile C ve E vitamini gibi antioksidan maddelerin azaldığı görülüyor. Antioksidandan zengin beslenmenin endometriozisteki kronik iltihabi durumu azaltabileceÄŸi düşünülüyor. B6, B1 ve E vitaminleri ile magnezyum, omega-3 ve omega-6 yaÄŸ asitlerinin balık yağı diyete eklenmesinin endometriozis hastalarında aÄŸrı kesici ve iltihabi durumu azaltıcı etki gösterdiÄŸi de biliniyor. Ayrıca sebze, lif ve antioksidandan zengin bir diyetin uygulanması koruyucu etki yapıyor†YOL AÇIYOR Endometriozis, yumurtalık ile yumurtalık kanallarını birbirine ve çevre organlara yapıştırdığı için yumurta hücresinin rahim içine nakledilmesini engelliyor. Adet kanının bulunduÄŸu ortam, doÄŸallığını yitiriyor. Bölgede, içerisinde kan hücrelerinin yıkılmasına baÄŸlı olarak demir, bazı biyokimyasal maddeler ile alyuvarlar artıyor ve yumurta ortamda rahatça geliÅŸemiyor. Yumurtaya toksik etki yapıyor ve bu durum rahim içerisinde döllenmiÅŸ yumurtanın yerleÅŸmesine engel oluyor. Prof. Dr. Gürkan Arıkan, “Endometriozis görülen herkeste kısırlık oluÅŸuyor denilemez fakat kısır olan kadınlarda bu hastalıktan da şüphelenilmesi gerekiyor†DOKULARDA OLUÅAN REAKSİYONLARLA ÅEKİLLENİYOR Rahmin içinde olduÄŸu gibi, endometriozis odaklarından da aylık kanama yolu ile doku ve kan atılıyor; buna baÄŸlı olarak da deÄŸiÅŸiklikler ortaya çıkıyor Çikolata kisti Koyu kahverengi kan dolu bu kistik oluÅŸumlar görünümleriyle çikolatayı andırdıkları için bu isimle anılıyor. Yapışıklıklar Karın içi organlar arası yapışıklıklar aÄŸrı ve kısırlığa neden olan en önemli sebepler arasında yer alıyor. Yara dokusu O bölgeye beyaz kan hücrelerinin hücum etmesi nedeniyle kalınlaÅŸma oluÅŸuyor. İltihabi reaksiyon Kronik iltihap nedeniyle oluÅŸan nodüller, adet esnasında aÄŸrıların artmasına neden olabiliyor. Bu nodüller, bağırsak veya idrar kesesi gibi organlara hasar ÂTEDAVİDE LAPAROSKOPİNİN YERİ Endometriozis tedavisinde laparoskopik yani kapalı ameliyat tercih ediliyor. Laparoskopi, endometriozis odaklarının yerlerini, büyüklüklerini ve boyutlarını gösteriyor. Yöntem hastanın iyileÅŸme sürecinin kısalmasına neden olurken, estetik olarak da hastada büyük bir ameliyat izi kalmasını engelliyor. Açık ameliyat uygulaması hastaya gereksiz zarar vereceÄŸi için artık ilk tedavi seçeneÄŸi olarak tavsiye edilmiyor. Ayrıca tecrübeli ellerde kapalı ameliyat laparoskopi, vajinanın ve alt karın bölgesinin derinliklerine kadar uzanan derin endometriozis odaklarının saÄŸlıklı dokudan ayrılması ve tamamen çıkartılmasında, açık ameliyattan daha üstün bir yöntem olarak kabul ediliyor. Ameliyat sonrası yapışıklıkların önlenmesi ve doÄŸurganlığın korunması açısından da laparoskopi üstünlük saÄŸlı DE ETKİLİYOR, GENETİK DE-Endometriozisin oluÅŸum mekanizmaları kesin olarak bilinmiyor. Fakat adet sırasında, menstrual dokuların bir kısmının döl yolundan karın bölgesine tersine akmasının ve burada yerleÅŸip büyümesinin hastalığa sebep olduÄŸu düşünülüyor. Bu durum yüzeysel endometriozis ve çikolata kistlerini kısmen açıklı -İlk adetini erken gören veya adet dönemleri uzun süren kadınlarda endometriozis görülme oranı daha yüksek - Henüz anne karnında, cinsiyet organlarının oluÅŸacağı hücre gruplarının rahmi oluÅŸturacak alanın dışında kalıntı bırakması da hastalığa sebep olabiliyor. - Tedavi sonucunda sezaryen ve miyom ameliyatlarıyla karın içine ulaÅŸan hücreler endometriozise yol açsa da, bu durum her vakada görülmüyor. - Bağışıklık sistemi sorunları, çevresel faktörler, kimyasal atıklar, mikrodalga fırın kullanımı gibi faktörler de endometriozis ile iliÅŸkilendiriliyor. - Genetik faktörlerin endometriozis geliÅŸiminde etkili olduÄŸu biliniyor. Yapılan araÅŸtırmalar, endometriozis eÄŸilimli genler bulunduÄŸunu ortaya İNCELEME GEREKİYOR Prof. Dr. Gürkan Arıkan, endometriozisin tanısında hasta öyküsü, jinekolojik muayene ve ultrasonun yanı sıra, gerekli hallerde ek muayene yapılması gerektiÄŸini de belirtiyor. Endometriozis bağırsaklara kadar ilerlemiÅŸse endoskopi yapılabiliyor. Kesin tanı ise odakların narkoz altında laparoskopiyle tespit edilmesiyle konuluyor. Odağın mikroskobik incelemesi yapılmadan kesin tanı konulamı
Hücum açısı α aerodinamikte akış çizgileri ile kanat profilinin veter çizgisi arasında kalan açıdır. Hareket doğrultusu ile serbest akış yönü arasındaki açı olarak da tanımlanabilir. Bu açının büyüklüğü taşıma kuvveti ile doğrudan orantılıdır. Hücum açısı büyüdükçe taşıma kuvveti artar ancak bu aynı zamanda sürüklemeyi yani hava tarafından kanada uygulanan direnci de artırır. Hücum açısı belli bir kritik değerin üstüne çıkarsa tutunma kaybı stall denilen olay meydana gelir. Tutunma kaybı, kanat profilinin yeterli taşıma kuvvetini oluşturamaması ve dolayısıyla uçağın düşüşe geçmesidir. Tutunma kaybı genellikle düşük hızlarda olur çünkü hız düştükçe belirli bir taşıma kuvveti sağlanması için hücum açısı artırılmalıdır. Hücum açıları aerodinamiğin ve fiziğin temel kuralları gereği sınırlı açılardır ve genellikle α< 15 ~ 20° arasındadırlar. Kritik hücum açısı, maksimum taşıma kuvvetini üreten hücum açısıdır. Kritik hücum açısının altında, hücum açısı azaldıkça, taşıma kuvveti azalır. Aynı şekilde, kritik hücum açısının üzerinde, hücum açısı arttıkça hava kanadın üst kısmından ayrılmaya başlar ve üst yüzeydeki hava akışı azalır. Bu kritik hücum açısının üzerinde, uçakta tutunma kaybı olduğu söylenebilir. Hücum açısı, birçok kanat için tipik olarak 15°- 20° civarındadır fakat bu değer ek aerodinamik yüzeyler sayesinde arttırılabilir. Savaş uçakları ise bu konuda en yüksek kapasiteye sahip uçaklardır; hücum açıları 20° ile 45° arasında değişebilmektedir. Bazı tasarımlarda ise bu değer 90° yi bile bulabilmektedir. Bazı uçaklarda, pilot kullanımından bağımsız olarak maksimum hücum açısına ulaşıldığında hücum açısının artırmasını otomatik olarak engelleyen yerleşik bir uçuş bilgisayarı bulunur. Buna hücum açısı sınırlayıcısı’ veya alfa sınırlayıcı’ denir. Bazı askeri uçaklar, çok büyük sürüklemeye rağmen yüksek hücum açılarında uçarlar. Bu, uçaklara çok yüksek bir manevra kabiliyeti sağlar. Kobra manevrası buna çok iyi bir örnektir. Bu manevrayı yapmak için hücum açısı 90° ye kadar çıkar. Bu manevra, hücum açısını artırıp bir miktar irtifa kazanmayı ve hızın aniden düşmesini sağlar. Bu sayede uçak arkasından gelen uçağın altından geçmesini sağlayıp uçağın arkasında pozisyonlanır. Uçak ne aerodinamik yön kontrolü ne de manevra bitene kadar düz uçuşu sürdüremez. Hücum açısının azaltılıp kritik hücum açısına yaklaştırılması için uçağın burnunun ileri itilip süratlendirilmesi gerekir. Bu sayede taşıma kuvveti tekrar dengelenir. Uçağın yüksek hücum açısı kapasitesi pilotun uçağı tutunma kaybına uğratmasını yani kritik hücum açısını geçmesini zorlaştırır. Bununla birlikte, askeri uçaklar indüklenmiş sürükleme, artan g kuvvetleri nedeniyle gerekmedikçe yüksek hücum açılarına çıkmazlar. Bu tür manevralar uçağı yavaşlatmakla kalmaz, aynı zamanda yüksek hızda uçakta önemli yapısal gerilmelere neden olur. Modern uçuş kontrol sistemleri, bir uçağın hücum açısını maksimum aerodinamik sınırının çok altında tutma eğilimindedir. Furkan KARABOĞA Bursa Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği lisans öğrencisi. Ülkesine savunma sanayi alanında hizmet etmek için gayret gösteren bir mühendis adayı. Havacılığa meraklı. Kompozit malzemeler ve imalat yöntemleri alanlarına ilgili.
hücum edilemez bir vücut içinde