17Temmuz 2013 ·. Sual: Müslüman erkek ve kadın gayrimüslimle evlenebilir mi? CEVAP. Müslüman erkek kitapsız kâfirlerle evlenemez. Kitaplı kâfir kadınla yani Hıristiyan ve Yahudilerle evlenmesi caiz ise de, tahrimen mekruhtur, harama yakındır. Zimmi ile evlenmesi tenzihen mekruhtur. (Hindiyye) İslam idaresi altında zimmi olarak
Kadının bir erkekle konuşmasına mümkün mertebe dikkat etmesi gerekirken – iki tarafında ihtiyaç haricinde konuşması dinen caiz değildir- erkeğin de bir kadınla konuşurken edep-haya sınırlarına azamî derecede hassasiyet göstermesi icap eder.
Kadının kadın için avret mahalli de böyledir. Kadının yabancı erkek için avret mahalli ise ellerinden ve yüzünden başka bütün bedenidir. Yabancı kadının avret yerine şehvetsiz de bakmak haramdır. Bir erkek nikahla alması ebedi haram olan onsekiz (mahrem) kadının başına yüzüne gerdanına kollarına dizden aşağı
Sual Kadınların seslerini erkeklere duyurmaları haram mıdır? CEVAP Kadınların, yabancı erkeklerle lüzumsuz yere konuşmaları, şarkı, hatta Kur’an, mevlid, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır; ancak, alışveriş gibi ihtiyaç olunca, fitneye sebep olmayacak şekilde, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir. (Tergib-üs-salat, Hadika) Bir âyet-i
İnsan eti saygınlığı yüzünden haram kılındığı için, kadının sütü, süt emme çağında olan (en çok iki buçuk yaşında) çocuk için helâl olur. Atın sütü için etine kıyasla haram veya mekruh denilmişse de, mezhepte sahih kabul edilen görüşe göre mübahtır. Çünkü at eti pis (habîs) sayıldığı için değil
Çalışmak zorunda kalan kadınlar için akla ilk gelen temel şartlar şunlar. Bu konuda Efendimiz (s.a.v.) in ikazı her zaman hatırda tutulacaktır. Bir kadınla yabancı bir erkek, iki ikiye muhatap olur, baş başa kalırsa bunların üçüncüsü şeytandır!" Tesettürlü bulunmak, namahreme tesettürsüz muhatap olmak zorunda kalmamak.
iqWP. Giyim - kuşamda, hal - hareket vb. konularda erkeklerin kadınlara, kadınların erkeklere benzemesinin hükmü nedir? Peygamber Efendimizin lanetlediği kadınlar ve Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara lânet etti. Buhârî'nin bir başka rivayetinde de Libâs 61 "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lânet etti" denilmektedir. Buhârî, Libâs 62. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 28; Tirmizî, Edeb 24; İbni Mâce, Nikâh 22 Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kadın gibi giyinen erkeğe, erkek gibi giyinen kadına lânet etti. Ebû Dâvûd, Libas 28. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 325 Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "Cehennemliklerden kendilerini dünyada henüz görmediğim iki grup vardır Biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluk. Diğeri, giyinmiş oldukları halde çıplak görünen ve öteki kadınları kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar Cennete giremedikleri gibi, şu kadar uzak mesafeden hissedilen kokusunu bile alamazlar." Müslim, Cennet 52 Hadisleri Nasıl Anlamalıyız? Kadın ve erkeklerin kendilerine özgü cinsel özelliklerini ve bunların tabiî gereği olarak giyim-kuşam biçimlerini, konuşma ve davranış şekillerini korumaları en tabiî hareket tarzıdır. Ancak cinslerin yozlaşması demek olan karşı cinse özenme ve onlar gibi olmayı ne yazık ki belli bazı kesimler günümüzde çağdaşlık sanmakta ve bunu marifetmiş gibi yaygınlaştırmaya çalışmakta, bu konuda medya da hiçbir dönemde görülmediği ölçüde bu işe çanak tutmaktadır. İşte böylesi bir ortamda yukarıdaki üç hadiste yer alan Resûl-i Ekrem Efendimiz'in lânet ve uyarısı ne kadar anlamlı ve yerindedir. Bu hadisler on beş asır öncesinden günümüze, gündemimize tutulmuş Peygamber ışığı niteliğindedir. Birinci hadiste söz konusu edilen muhannes, kadın gibi konuşan, kadın gibi kırıla döküle yürüyen, işve ve naz yapan erkek demektir. Buhârî şârihi Aynî, "muhannes, zamanımızda kendisine livâta yapılan homoseksüel kişidir”, demektedir. Kamûs mütercimi Âsım Efendi de bu tür kişilere puşt denildiğini bildirmektedir. Erkekleşen kadınlar ise, konuşmasında, tavır ve hareketlerinde erkekler gibi olmaya çalışan, öyle davrananlardır. Dinimize göre her iki insan cinsinin kendi yaratılışlarını korumaları, kadının kadın olarak erkeğin de erkek olarak kalması ve yaşaması esas olduğu için, bunun tersine hareket eden erkek ve kadınlara Resûl-i Ekrem Efendimiz tarafından lânet edilmiştir. Ancak burada bir nokta çok önemlidir. Erkeğin kadına, kadının erkeğe konuşmasında ve hareketlerinde benzemesi bazan doğuştan yani yaratılıştan olur. Hz. Peygamber'in lâneti bunlar için değildir. Bilerek, isteyerek ve hatta zorla, belki de özel eğitim alarak karşı cinse benzemeye çalışan maskaralar içindir. Birinci hadisin ikinci rivayeti, esasen bu durumu "kendilerini kadınlara benzetmeye çalışan erkekler ve erkeklere benzetmeye çalışan kadınlar" diye açıkça ifade etmektedir. İkinci hadis, kadın-erkek cinsi arasındaki benzeşmenin giyim-kuşamla ilgili görüntüsüne dikkat çekmekte ve hiçbir zorunluluk yokken kadınlar gibi giyinen erkeklere ve erkekler gibi giyinip kuşanan kadınlara da Resûl-i Ekrem Efendimiz'in lânet ettiğini bildirmektedir. Rahmet Peygamberi olan Efendimiz'in karşı cinsin giyim-kuşamını tercih edenlere lânet etmesi, herşeyden önce kılık-kıyâfetin öyle sanıldığı kadar basit bir şekilden ibaret olmadığını, sonra da cinsler arasındaki duygusal yapı bozukluğunun giyim-kuşam taklidi ile başladığını ya da açığa çıktığını göstermektedir. Ne kadar acıdır ki, zamanımızda bu cinslerarası benzeşmeyi daha ileri götürmek ve yaygınlaştırmak maksadıyla çok özel ve ciddî gayretler sarfedilmekte, yatırımlar yapılmakta ve güya ekonomik kolaylık sağlamak için hem erkeğin hem de kadının giyebileceği üniseks giysiler üretilip pazarlanmaktadır. Kadınlar gibi takıp takıştıran erkekler, erkekler gibi giyinen kadınlar çağın modern çirkinleri ve lânetlileri olarak ortalıkta dolaşmaktadırlar. Bir çok insânî değerlerin sokağa döküldüğü bu çağda artık insanlığın iflası yaşanır hale gelmiştir. Bu yozlaşma, ancak Resûl-i Ekrem Efendimiz'in uyarılarını ciddîye alıp gereğini yerine getirmekle önlenebilir. Başka hiçbir çıkış yolu yoktur. "Çağdaşlık", rezâleti rezâlet olmaktan çıkarmaz, çıkaramaz. Kimse çağdaşlığı, yirmi birinci asrı veya sosyal siyasal birtakım kavramları rezâlet ve ahlâksızlıklar için gerekçe yapamaz. Üçüncü hadis, artık bizim için meçhûl olmayan ve fakat Peygamber Efendimiz'in zamân-ı saâdetlerinde görülmeyen iki grup insanı tanıtmaktadır ki, bunların ortak vasıfları, Cennete girmek şöyle dursun, onun çok uzaklardan hissedilen kokusunu bile alamamaktır. Bunlardan ilki, ellerindeki sığır kuyrukları gibi kamçı ve coplarla Allah kullarını döven, zulmeden bir takım dayatmacı zorbalardır. İnancını yaşamak isteyen müminlerin karşısına, şu veya bu güç odakları adına çıkıp onlara işkence edenler, bu işler için özel ekip oluşturan yetkililer herhalde hadisin haber verdiği birinci grubun ta kendisidir. İkinci grubu ise, diğer kadınları da kendileri gibi olmaya teşvik eden, başlarını saçlarını deve hörgücü gibi yaptırmış giyinik - çıplak kadınlar oluşturmaktadır. Bunlar da günümüzün çok iyi tanıdığı takımdır. İslâm bilginleri ve hadis yorumcuları "giyinik çıplak"ları kendi zamanlarını da dikkate alarak çok değişik şekillerde yorumlamışlardır. Meselâ ilk yorum, "Allah'ın nimetleri içinde yüzdükleri halde onlara şükretmeyenler" şeklindedir. "Nimet içinde şükürden soyunmuş" yorumu herhalde giyim-kuşamın örtünmeyi yeterince sağladığı dönemlere ait olmalıdır. Daha sonra "kısmen giyinik, kısmen açık olan, güzelliğini göstermeye çalışan kadınlar" yorumu yapılmış. Bunu, "giyinmiş ama giysileri çok ince olduğundan vücut hatları belli olan kadınlar" yorumu takip etmiş. Ancak 676 1277 yılında vefat etmiş olan müellifimiz Nevevî dahil, her hadis şârihi, hadiste sözü edilen kadınların kendi zamanlarında yukarıdaki yorumlar çerçevesinde görüldüğünü hayıflanarak ve üzülerek belirtmişlerdir. Onlar bir de bizim zamanımızdaki şeffaf, varlığı yokluğu hiç farkedilmeyen, altını iyice hatta olduğundan da güzel gösteren transparan giysileri ve bunların teşhircilerini, mankenleri, reklamcıları, moda evlerini, defileleri ve moda kullarını görselerdi, herhalde "Hiç yorum yapmaya gerek yok, her şey, evet her şey ortada" der ve bu hadisin Hz. Peygamber'in geleceğe yönelik verdiği mûcizevî haberlerinden olduğunu daha yüksek sesle ifade ederlerdi. Ancak günümüzün bu acı gerçeğine rağmen hadîs-i şerîfin anlaşılması noktasında Tîbî'nin ö. 743/1342 bir yorumu var ki, bütün zamanlar için geçerli ve her türlü oluşumu temelden kapsamaktadır. O diyor ki, "Peygamber Efendimiz hadiste önce kadınların giyinmiş olduklarını belirtiyor, sonra da açık olduklarını. Yani giyinmişliklerini önce kabul sonra reddediyor. Çünkü giyinmekten maksad, avret yerlerini örtmektir. Bunu temin etmeyen giyinme tarzı, örtünme sayılmaz" bk. Ali el-Kârî, Mirkâtü'l-mefâtîh, VII, 83. Binaenaleyh "giyinmiş ama örtünmemiş kadınlar" ne giymiş olurlarsa olsunlar, bu hadiste sözü edilen kadınlardır. Aslında hadisin konumuzla ilgili kısmı, "kendi kötü fiil ve yaşantılarını başkalarına bulaştırmaya çalışan, içlerinden erkek özentili ve görünüşleriyle de erkeğimsi olmaya çalışan kadınlar mümîlâtün mâilâtün" ifadeleridir. Bu nitelikler yukarıdakilerle birleşince tam bir felâket manzarası ortaya çıkmaktadır. O halde giyim-kuşamda, kılık-kıyafette, hal ve harekette, konuşma ve tavırlarda erkeklerin kadınlara, kadınların erkeklere benzemeye kalkışması yasaklanmış, haram kılınmıştır. Müslüman toplumların konuya son derece duyarlı davranmaları gerekmektedir. Hadislerden Öğrendiklerimiz 1. Kadın tavırlı olmaya çalışan erkekler ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlar Peygamber Efendimiz tarafından lânetlenmişlerdir. 2. Tavır ve davranışlarında olduğu gibi giyim-kuşamlarında da karşı cinse özenen ve benzemeye çalışan erkek ve kadınlar lânetlenmiştir. 3. İslâm, cinslerin yaratılıştan sahip bulundukları özellikleri korumalarını istemektedir. 4. İnsanları haksız yere kırbaçlayanlar ile giyindikleri halde çıplak olan, deve hörgücü gibi yapılmış saçları -başlarıyla ve bu hallerinin yaygınlaşmasına çalışan erkek özentili kadınlar Cennete giremeyecekler, -cezalarını çektikten sonra Cennete girseler bile- başlangıçta Cennetin çok uzaklardan hissedilen o güzelim kokusunu alamayacaklardır. 5. Zamanımızda hemen tüm çeşitleriyle görülen bu cinsler arası yozlaşan tavır ve ilişkilerin düzeltilmesi, toplumun yeterli ve sağlıklı bir İslâmî eğitimden geçirilmesi, nesillere canlı bir dinî kişilik kazandırılmasıyla mümkündür. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
Sual Yabancı kadınlara bakmak günah mıdır?CEVAPKadınlara da erkeklere de lüzumsuz veya şehvetle bakmak günahtır. Âyet-i kerimede mealen buyuruldu kiEy Resulüm, müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramlardan korusunlar! İmanı olan kadınlara da söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar! [Nur 30] Hadis-i şeriflerde de buyuruldu kiErkeğin kadına, kadının da erkeğe [şehvetle] bakması haramdır. [Taberani]Harama bakmak, şeytanın zehirli okudur. Allahü teâlâdan korkup yabancı kadına bakmayana, zevkli bir iman nasip olur. [Ramuz] Yabancı kadına şehvetle bakanın gözleri ateşle doldurulup, Cehenneme atılır, onunla toka edenin kolları ensesinden bağlanıp, Cehenneme sokulur, lüzumsuz ve şehvetle konuşan, her kelimesi için, bin yıl Cehennemde kalır. [ ve arkadaş hanımına şehvetle bakmak yabancı kadına bakmaktan ve evli kadına bakmak, kıza bakmaktan daha çok günahtır. Zina da böyledir. [R. Nasıhin] Bir erkeğin bir kadınla tokalaşması, zaruretsiz konuşması, görünmeyen bir yerde yalnız kalmaları haramdır. Peygamber efendimiz bile hiçbir kadınla tokalaşmamıştır. Bir hadis-i şerifte buyuruyor kiElbette ben kadınlarla tokalaşmam. [Nesai, İbni Mace, Taberani] Hazret-i Âişe validemiz de buyurdu ki Resulullah, kendisine helal olan kadınlardan başka, hiçbir kadınla tokalaşmadı. [Buhari, Müslim] Yine hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki Bir erkeğin başına demir bir şişin batması, namahrem bir kadına dokunmasından daha hafif kalır. [Taberani, Beyheki]Yabancı kadınla kucaklaşan, şeytanla beraber zincire vurulup ateşe atılır. [Şir’a]Kadınlarla bir arada yalnız kalmaktan sakının. Allah’a yemin ederim ki, bir kişi bir kadınla yalnız kalınca, aralarına şeytan girer. Bir kimsenin çamurlu bir domuzla sıkışmış durumda olması, o kimse için kendine helal olmayan bir kadına dokunmasından daha hafiftir. [Taberani] Namahremle konuşmakKadınlar zaruret olmadıkça namahrem erkeklerle konuşamaz. Ramuz’un 469. sayfasında yazılı ilk hadis-i şerif şöyleEy kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın! [İbni Said] Siz iffetli olursanızErkekler, iffetsiz [yani namussuz] olursa, geneleve falan giderse, karıları, kızları da kötü yola düşebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu kiSiz iffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur. [Hakim]Ey gençler, namusunuzu koruyun, zina etmeyin! İyi bilin ki, namusunu koruyana Cennet vardır. [Hakim]Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşayın ve iffetli olun! [İbni Asakir] Onun bunun karısını, kızını ayartan bizden değildir. [ Zina eden, aynı şeye maruz kalır. [ elin kapısını, çalarlar kapını”, “Eden bulur” denmiştir.] Kur’an-ı kerimde mealen, Fuhşun açığına da, gizlisine de yaklaşmayın buyuruluyor. Enam 151Buradaki yaklaşmayın demek, zinaya götürecek sebeplerden, hareket ve işlerden sakının, yabancı kadınları düşünmeyin, onlarla konuşmayın, onların seslerini dinlemeyin, onlara bakmayın demektir. Yabancı kadınlara bakmak gözü zayıflatır, kalbi karartır. Peygamber efendimiz de, “göz zinası” hakkında buyuruyor ki Yabancı kadına şehvetle bakmak göz zinasıdır, onu tutmak el zinasıdır, ona gitmek ise ayakların zinasıdır. [ yabancı kadın görüp de, Allah’tan korkarak, başını ondan çevirene, Allahü teâlâ, ibadetlerin tadını duyurur. [Ebu Davud, Hakim]Avret yerini açana, başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin! [Beyheki] Kadının yüzünden ve iki eli ayasından başka bütün bedeni avrettir. [ Kadınların, Kur’an-ı kerim, mevlid, ilahi okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları haramdır. [Hoparlör, radyo ve TV ile duyurmaları ise mekruh olur.] Tergib-üs-salat, Hadika Sual Aşağıdaki iddialar reformcu bir yazara ait. Cevap verir misiniz?Karşılaşan iki arkadaşın birbirinin elini öpmesi sünnettir. CEVAPHaram olduğu Redd-ül Muhtar’da yazılıdır. Peygamberimiz kadınlara el öptürmemişse de, onlarla müsafeha ederdi. Çünkü müsafeha etmek sünnettir. Eğer Peygamberimiz şimdi olsaydı kadınlara mutlaka el öptürürdü. Çünkü âlimlerin elini öpmek caizdir. CEVAPPeygamber efendimizin kadınlarla müsafeha ettiği yalandır. Âlimin, ana-babanın eli öpülür. Fakat namahrem kadın, bir âlimin elini öpemez. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki Peygamber efendimiz erkeklerle müsafeha ederek sözleştikten sonra, kadınlarla da sözleşme yaptı. Kadınların biati yalnız söz ile oldu. Mübarek eli kadınların eline dokunmadı. [3/.41] Tibyan’da Mümtehine suresinin 12. âyetinin açıklamasında deniyor ki Peygamber efendimiz, kendisi ile biat edilirken hiçbir yabancı [namahrem] kadınla müsafeha yapmamıştır. Hazret-i Âişe dedi kiPeygamber efendimizin kadınlarla biati söz ile idi. Onun eli, hiçbir yabancı kadının eline değmemiştir. [Müslim] Doktor, kadına dokunuyor, günah olmuyor da, benim elimi öpünce niçin günah olsun?CEVAPDoktor, zaruret olunca, ihtiyaç miktarı kadına dokunması caizdir. İhtiyaçtan fazla yerini açması haramdır. El öpmekte bir zaruret yok ki doktorla mukayese edilsin. Âlim evlat, cahil babasına imam olamaz.CEVAPYanlış bu. Evlat bilgiliyse, babasına imam olabilir. Bunu yanlış olarak kölenin imamlığına benzetmiş. Kölenin imamlığının mekruh olması, köle olduğu için değil, hizmetle meşgul olmasından dolayı ilim tahsiline vakit bulamayacağı içindir. Eğer âlim olursa kölenin de imamlığı mekruh olmaz. A’manın [körün] imamlığının mekruh olmasının sebebi de, elbisesini temizleyememesidir; fakat elbisesi temiz olan a’manın da imam olması mekruh değildir. Çünkü Peygamber efendimiz, a’ma olan İbni Mektum hazretlerini defalarca kendi yerine imamlığa seçmişti. Nimet-i İslam Namahreme bakmak günahtırSual Bazı ateistler, “Peygamber zamanında kadınlar örtünmezdi. Umacı gibi örtünmek o zaman yoktu. Hazret-i Âişe başı açık gezerdi. Şimdiki örtünmeyi, sonradan, yobazlar uydurdu diyorlar. Bu durum hicab âyeti gelmeden önce değil miydi? Bir de ateistlerin etkisi altında kalan, bir arkadaş, “Kadınlara bakmak, onlarla konuşmak, hatta onlarla beraber oturmak da günah değildir. Kadınların erkeklerle namaz kılmasının da mahzuru olmaz. Resulullah kadınların arka safta kılmasını söylemesi huşu açısındandır. Yoksa beraber kılmalarında mahzur olmaz. Tesettür detaydandır” diyor. Kadınların açık gezmesi, onlara bakmak ve konuşmak günah değil mi?CEVAPElbette günahtır. İçkiyi yasaklayan âyet-i kerime gelmeden önce müslümanlardan içki içenler vardı. Bunu örnek gösterip de içki yasak değildi demek yanlış olduğu gibi, hicab âyetinden önceki durumu bildirip kadınlarla konuşmanın, onlara bakmanın, onlarla oturmanın günah olmadığını söylemek de böyle yanlıştır. Hicab [tesettür = örtünme] âyeti gelmeden önce, kadınlar örtünmezler, Resulullaha gelip, bilmediklerini sorup öğrenirlerdi. Resulullah efendimiz birinin evine gitse, kadınlar da gelir, oturur, dinler, istifade ederlerdi. Beydavi’de ve Buhari’nin tefsir kısmında bildirildiği gibi, hicretten üç yıl sonra, Ahzab ve beş yıl sonra Nur surelerindeki hicab âyetleri gelip, kadınların yabancı erkekler yanında, oturmaları, bunlarla konuşmaları yasak edildi. Bundan sonra, Resulullah efendimiz, kadınların bilmediklerini, mübarek hanımlarından sormalarını emreyledi. Hicab âyetinden önceki durumu bildirip kadınların açılmasının mahzuru olmadığını söylemek, Müslümanları aldatmak olur. Resulullah efendimizin mübarek hanımı Ümm-i Seleme validemiz anlatır Meymune ile birlikte Resulullahın yanında idik. İki gözü de görmeyen İbni Ümmi Mektum izin isteyip içeri girdi. Resulullah bunu görünce, bize İçeri geçin buyurdu. O a’mâ değil mi, bizi görmez dedim. O sizi görmüyorsa, siz onu görmüyor musunuz? Yani, o kör ise, siz kör değilsiniz ya, buyurdu. Tirmizi, Ebu Davud, İ. Ahmed Hadis-i şeriflerde buyuruluyor kiYabancı kadını görünce, yüzünüzü ondan ayırın! Ansızın görmek günah olmaz ise de, tekrar bakmak günah olur. [Ebu Davud, Darimi] Buluğa eren kız, yüz ve elinden başka yerini namahreme gösteremez. [Ebu Davud]Şarkıcı kadının aldığı para haram olduğu gibi, onu dinlemek ve yüzüne bakmak da haramdır. Haramla beslenen vücuda Cehennem ateşi layıktır. [Taberani]Bir kadın koku sürünüp dışarı çıkar ve kokusunu duyurmak için bir topluluğun yanından geçerse, ona bakana da, kendisine de zina günahı [göz zinası] yüklenir. [Nesai]Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina eder, ferc zina eder. [Ahmed, Taberani] Gözün zinası harama [namahreme] bakmak, dilin zinası fuhuş konuşmaktır. [Buhari, Müslim, Ebu Davud]Bir kadın, cezbedici koku sürer ve erkekler de ona bakarsa evine gelene kadar Allahü teâlânın gazabında olur. [Taberani]Bir kadın, güzel kokular sürünüp, göz alıcı güzel elbiseler giyerek, bir topluluğun yanından geçerse, zina işlemiş gibi günaha girer. [İbni Hibban]Harama bakmayan gözler, Cehennem ateşi görmez. [İsfehani] Kadına, şehvetle bakanın, gözlerine erimiş kurşun dökülüp Cehenneme atılır. [M. Enhür]Komşu kadına, arkadaş hanımına şehvet ile bakmak, yabancı kadına bakmaktan on kat daha günahtır. Evli kadınlara bakmak, kızlara bakmaktan daha günahtır. [Taberani] Kadınların saçları da avrettir. Avret yerine bir zaruret olmadan şehvetsiz de bakmak Gazali hazretleri buyuruyor kiKadınların, kızların, başı, saçı, kolları, bacakları açık olarak sokağa çıkmaları haram olduğu gibi, ince, süslü, dar, hoş kokulu elbise ile çıkmaları da haramdır. Böyle çıkmalarına izin veren, razı olan ana babası, kocası veya kardeşi de, onun günahına ve azabına ortak olurlar. Kimya-yı saadetİmam-ı Zehebi de buyuruyor kiErkeklere ziynetini gösteren kadınlara, mesela altın, inci gibi şeyleri örtüsünün üstüne takan, koku süren, renkli ve ipek kumaş örtünmüş olan, kol ağızları geniş olup kolları görünen ve bunlar gibi kendilerini erkeklere gösteren kadınlara Allahü teâlâ dünyada ve ahirette azap edecektir. Zevacir-İbni Hacer-i Mekki Tesettüre riayet etmemek ve ziynetlerini göstermek gibi günahlar, kadınlarda çok olduğu için, Resulullah efendimiz, Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu gördüm buyurdu. Tirmizi Harama bakmamak için Sual Sokağa açık-saçık çıkmış bayanlara bakmamaya çalışsak da bazen de bakabiliyoruz. Bu gibi durumlarda günah işlememek için ne yapmalıyız? CEVAPHarama bakmamak için şunları bilmelia- Yabancı kadınlara bakmak gözü zayıflatır, kalbi karartır. Gözümüzün zayıflamaması, kalbimizin kararmaması için bakmamaya çalışmalıyız. İmam-ı Rabbani hazretleri, Haramlar, yaldızlanmış necaset gibidir buyuruyor. Dışı süslü ama, içi berbat. Bunu düşünebilen Avret yerini açana ve ona bakana Allah lanet etsin hadis-i şerifini düşünerek lanetlik olmamak için hep bu hadis-i şerifi hatırlamalıdır. c- Allah’ın azabından korkarak, başını yabancı kadından çevirene, Allahü teâlâ ibadetin tadını duyurur hadis-i şerifini düşünerek ibadetlerin zevkine varabilmek için bayanlara bakmamalıyız. d- Kadına, şehvetle bakanın, gözlerine erimiş kurşun dökülüp, Cehenneme atılır hadis-i şerifini düşünerek, gözümüze erimiş kurşun dökülerek Cehenneme atılmaktan korkmalıyız. e- Yabancı kadına bakmak iffetsizlik, yani namussuzluktur. Durup dururken niye namussuz olalım? f- Baktığımız kadınlar, birisinin anası, bacısı, kızı veya karısıdır. Birisi bizim anamıza, bacımıza, kızımıza ve karımıza baksa razı olur muyuz? İffetli insan razı olmaz. Bizim baktığımız bayan da mutlaka birisinin anası, bacısı, kızı veya karısıdır. Namussuzluk olan bu işi nasıl yaparız? Bir hadis-i şerifte, Erkekler, namuslu olun ki, karılarınız kızlarınız da namuslu olsun buyuruluyor. Karımızın kızımın namussuz olmasına sebep olmamız kadar ahmaklık var mıdır? g- Atalarımız da çalma elin kapısını çalarlar kapını buyuruyorlar. Kapımızın başkaları tarafından çalınmaması için kimseye kötü gözle bakmamamız gerekir. Kadınlara yaklaşmayınSual Kur’anda Zina etmeyin denmeyip de, niye, Zinaya yaklaşmayın deniyor?CEVAPEvet, Kur’an-ı kerimde, Zinaya yaklaşmayın buyuruluyor. İsra 32Yine, Kur’an-ı kerimde, Ana ve babanı dövme denmez; ama, Ana babana öf deme buyurulur. İsra 23 Bu âyet-i kerimede öf demeden maksat, onlara üzücü bir şey söyleme demektir. Beydavi Burada, en hafifi söylenerek, bundan bile sakınılması, böylece daha kötü olan işe yaklaşılmaması emredilmektedir. Zinaya yaklaşmayın ifadesi de, zinaya götürecek sebeplerden, hallerden, hareketlerden ve işlerden sakının demektir. Yani erkekler için, yabancı kadınları düşünmeyin, onlara gülümsemeyin, onlara selam vermeyin, ihtiyaç olmadıkça onlarla konuşmayın, hal hatır sormayın, yüzlerine karşı dua etmeyin, onlara mektup, mesaj yazmayın, mailleşmeyin, chat yapmayın, onların seslerini dinlemeyin, onlara bakmayın, onlarla tokalaşmayın, yalnız bir odada kalmayın, dans etmeyin vesaire demektir. Kadınlar için de, dikkati çekici elbise giyinmeyin, kocanızdan başkasına makyaj yapmayın, ziynetlerinizi göstermeyin, koku sürünerek sokağa çıkmayın, onların görebileceği yerlerde durmayın, onlarla selamlaşmayın, tebrikleşmeyin, yüzlerine karşı dua etmeyin, tokalaşmayın vesaire demektir. Kadınların erkeklere bakmasıSual Kadınların, yabancı erkeklere şehvetsiz bakması, caiz değil midir?CEVAPŞehvetsiz, ihtiyaç kadar, avret yeri açık olmayan yabancı erkeklere bakmak caizdir. Şehvetten emin olan kadının yabancı erkeğe bakması, erkeğin erkeğe veya erkeğin, mahremi olan kadınlara bakması gibi caizdir, yani günah değildir. Şehvetle bakması ise, haram olur. Ancak ben şehvetsiz bakıyorum diyerek, yabancı erkeklere bakmayı âdet haline getirmesi, ihtiyaçsız bakması uygun olmaz. Telefonla sohbetSual Kendileri görülmediği için, namahremle telefonla sohbet, mesajlaşmak veya mailleşmek caiz olur deniyor. Bunda bir ölçü yok mudur?CEVAPİhtiyaçsız konuşmak caiz olmaz. Kur’an-ı kerimdeki, Zinaya yaklaşmayın ifadesi, zinaya götürecek sebeplerden, hallerden, hareketlerden ve işlerden sakının demektir. Mesela erkekler için, yabancı kadınları düşünmeyin, onlara gülümsemeyin, ihtiyaç olmadıkça onlarla konuşmayın, selam vermeyin, hal hatır sormayın, onlar duyacak şekilde dua etmeyin, onlara mektup, mesaj yazmayın, mailleşmeyin, chat yapmayın, onların seslerini dinlemeyin, onlara bakmayın gibi anlamlara geldiği kitaplarda yazılıdır. Çamaşıra bakmakSual Yabancı kadının iç çamaşırlarına bakmak caiz midir?CEVAPŞehvetle bakmak haramdır. S. Ebediyye Televizyondaki görüntüSual Yabancı kadınların, resimlerine ve bilgisayar veya televizyondaki görüntülerine bakmak caiz midir?CEVAPKadınların, saç, kol gibi bakılması haram olan yerlerinin, aynadaki veya sudaki görüntülerine şehvetsiz bakmak caizdir. Bunları görmek, kendilerini görmek gibi olmaz. Resimlerine, televizyondaki ve bilgisayardaki görüntülerine bakmak, aynadaki hayallerine bakmak gibidir. Hepsine şehvetsiz bakmak caiz olup, şehvetle bakmak veya şehvete sebep olacak görüntülerine bakmak haramdır. Yani şehvete sebep olacak görüntüyse, şehvetsiz de olsa, buna bakmak haramdır. Harama sebep olmakSual Televizyon ve gazetedeki şehvete sebep olmayan görüntülere, şehvetsiz bakmak caiz olduğuna göre, bunları yayınlamak da caiz midir?CEVAPBunlara şehvetle bakanlar da çıkacağı için, şehvete, harama sebep olan fotoğraf ve görüntüleri yayınlamak caiz olmaz.
SORUSelamun aleykum, Tevhid bilincine sahip bir kız ve bir erkek internet üzerinden konuşmaları caiz mi? Konuşmamıza Allah şahid demeleri durumu değiştiriyor mu? İnternet üzerinden yabancı bir erkek ve kızın konuşmasının Rasûlulah sallallahu aleyhi ve sellem'in "Bir erkek ve bir kadın yalnız kalmasın üçüncüleri şeytan olur" hadisiyle nasıl izah edilir?CEVAPVe aleykumusselamu ve rahmetullah. Hamd Allah’a Bir kızın kendisine yabancı olan bir erkekle internet üzerinden konuşması caiz değildir. Şeran yabancılığı kaldıran ya nesep veya süt yoluyla yakın akrabalıktır veya şeran sahih olan nikâh akdidir. Bunun haricinde bir kız bir erkeğe yabancı ve haramdır. Ona bakmak, onunla konuşmak, onu tefekkür etmek… Hepsi haramdır. Ancak ilim almak veya alış veriş veya kadın doktor olmadığı durumlarda erkek doktorda tedavi olmak gibi bazı zorunlu haller bundan müstesnadır. Ama asıl olan yabancı erkekle yabancı kadının birbiriyle konuşmamalarıdır. Hatta zorunlu bir durum varsa sadece zorunlu olduğu konularda, miktarda ve vakitte konuşmaları caizdir. Buna ilaveten erkek de kadın da aradaki haramlığı koruyacak resmiyette konuşma mecburiyetindedirler. Zira hacetin dışında konuşmaları veya konuşurken haramlık mesafesini korumazlarsa kesinlikle birbirilerinden etkilenecekler ve kalpleri birbirilerine kayacaktır ve bu surette kendilerine haram olan bir ilişkiye subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyorيَا نِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا“Ey peygamber zevceleri! Siz diğer kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takvalıysanız yabancı erkeklere karşı edalı ve yumuşak konuşmayın. Sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Ve güzel söz söyleyin.” el-Ahzab sûresi, 32. âyetArap kadınları erkeklerle konuşurken seslerini incelterek ve edalı konuşurlardı. Bu da erkeği etkilerdi. Allah subhanehu ve teâlâ peygamber eşlerine yabancı erkeklerle konuşurken böyle yapmayı nehyetmiştir. Bu durum peygamber zevcelerine mahsus değildir. Bilakis ümmetin bütün kadınları için geçerlidir. Çünkü peygamber eşleri ümmetin diğer kadınları gibi değildir. Onlar umumen kadınların en üstün ve en değerli kadınlarıdırlar. Onlar bütün ümmetin anneleridir. Onlar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den sonra hiçbir erkeğe helal değildirler. Ve onlar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittiklerini, yaşadıklarını ve öğrendiklerini bütün ümmete aktarmakla yükümlüdürler. Onlar diğer kadınlar gibi değildirler. Dolayısıyla onlar için geçerli olan diğer kadınlar için evlasıyla geçerlidir. Eğer peygamber zevcelerinin yumuşak ve edalı konuşmaları kalbinde hastalık bulunan kimseye, onların özel haline rağmen ümit verecekse o zaman diğer kadınlar için bu durum evlasıyla söz edilirse Allah subhanehu ve teâlâ mutlak surette konuşmayı nehyetmemiştir. Ama erkeğin iltifatını celp edecek surette konuşmayı nehyetmiştir. Çünkü bu iki taraf için haram olan hallere sebep olacaktır. Bunun için kadının yabancı erkekle konuşması mutlak surette haram değildir ama sadece hacet olduğu durumlarda ve zorunlu olduğu mevzuda ve miktarda bahsettiğiniz kız ve erkeğin yaptıklarına Allah azze ve celle’yi şahit tutmalarına gelince onların masiyetlerine ancak masiyet katmaktadır. Çünkü işledikleri masiyete bir de bilinçli olarak Rabblerini şahit kılmaktalar. Yani “yaptığımız bu harama biz Rabbimizi şahit tutuyoruz” demekteler. Bu ise en hafif haliyle Allah subhanehu ve teâlâ’yı hafife almak ve Ona karşı edepsizliktir.“Bir erkek bir kadınla yalnız kalmasın ancak üçüncüleri şeytan olur” hadisi Ömer radıyallahu anhu’dan rivayet gelmiş sahih bir hadistir. Hadisten maksud yabancı erkekle yabancı kadının başkaların şahitlikleri ve hususen mahremin şahitliği dışında bir şekilde baş başa kalmalarıdır. Çünkü İmam Muslim rahimehullah’ın İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan ihraç ettiği hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşturلاَ يَخْلُوَنَّ رَجُلٌ بِامْرَأَةٍ إِلاَّ وَمَعَهَا ذُو مَحْرَمٍ“Bir erkek bir kadınla asla yalnız kalmasın. Kadının yanında mahremi olması müstesna.”Baş başa kaldıkları yer oda, araba, dükkân ve benzeri hakiki bir yer olabilir veya telefon, whatsApp, facebook veya forum ve benzeri sanal yerler olabilir… Bütün bu yerlerde şeytan iki tarafın birbirine meyilli yaratılışlarını harekete geçirerek birbirine meyletmelerini ve böylece kendilerine haram olan şehevi söz ve davranışlara sevk edecektir. Hiç kimse de konuşmalarına şahit olmadığı için şeytan onları istediği gibi yönlendirebilecektir. Bu ikili, şehvet ve şeytan, bir araya geldi mi akıbet asla hayır için özellikle telefon ve internet üzerinden görüşmek caiz değildir. Çünkü belki hakiki âlemde yapamayacakları veya en azından yapmak için zorlanacakları şeyleri telefon ve internet üzerinden çok kolay yapabilirler. Yani hakiki dünyada konuşabilmek için hakiki bir yerde fiziki bir araya gelmeleri gerekirken internet dünyasında bu zorunlu değildir. Hiç kimsenin haberi olmadan konuşabilirler ve birbirilerini görebilirler de. Bu durum şeytan için çok daha kardeşinize nasihat edin bu masiyeti acilen terk etsin. Eğer evlenmek için görüşüyorlar ise o zaman kendileri değil görüşmeleri aracılar üzerinden yapsınlar. Yok, bir taraf diğer tarafa İslam daveti yapıyorsa o zaman erkek veya kadın davetçi mi kalmadı? Erkek erkeğe ve kadın kadına davet etsin! 22 Nis, 2020 Etiketler İnternet, Erkek, Kız, Yabancı
CEVAPKadınların, yabancı erkeklerle lüzumsuz yere konuşmaları, şarkı, hatta Kur’an, mevlid, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır; ancak, alışveriş gibi ihtiyaç olunca, fitneye sebep olmayacak şekilde, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir. Tergib-üs-salat, HadikaBir âyet-i kerime meali Ey nebi hanımları, siz diğer kadınlar gibi değilsiniz. Allah’tan sakının, edalı, yumuşak konuşmayın, kalbi bozuk olan, ümide kapılır; hep ciddi konuşun! [Ahzab 32]Peygamber hanımları olan annelerimizin yumuşak konuşmaları caiz olmayınca, başka kadınların yumuşak konuşmaları nasıl caiz olabilir? Annelerimize kötü gözle bakan çıkabileceğine göre, diğer kadınlara kötü gözle bakan çıkmaz mı? Bir hadis-i şerif meali de şöyledirEy kadınlar, mahreminizle konuşun, namahremle konuşmayın![Ramuz, İbni Said]Demek ki, ihtiyaçsız yabancı erkekle konuşmak caiz değildir. İhtiyaç olunca ihtiyaç kadar ciddi konuşmak caizdir. Cariyelerin şarkı söylemeleri, hür kadınlar için örnek gösterilemez. Hür kadın şarkı söyleyerek sesini duyuramaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir Şarkı söyleyen kadını dinlemek ve yüzüne bakmak haramdır. [Taberani]Hazret-i Ömer, mehrin azaltılmasını tavsiye edince, perde arkasından yaşlı bir kadın, Nisa suresinin, Bıraktığınız eşinize, yüklerle [altın mehir] vermiş de olsanız, ondan bir şey geri almayın mealindeki 20. âyetini okuyor; çünkü ihtiyar kadının sesi haram değildir. Genç kadın, yabancı erkeğe selam veremez, aksıran erkeğe bir şey söylemez ve kendine söylenince de cevap vermez. Hamevi Eşbah şerhi Kadınların seslerini erkeklere duyurması haramdır. Bazı âlimler, ihtiyaç zamanında, ihtiyaç kadar ve sert, ciddi konuşmaları caiz olup fazlası yine caiz olmaz buyurmuşlardır. Tezkiye-i ehli beytAllahü teâlâ, kadının namahremle yumuşak sesle konuşmasını men ediyor. Mektubat-ı Rabbani 3/41Kadınların, saçı, başı ve kolları açık sokağa çıkmaları ve yabancı erkeklerle lüzumsuz yere, konuşmaları, şarkı söyleyerek, hatta Kur'an, mevlit, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır. Ancak yabancı erkeklerle, alışveriş gibi, ihtiyaç olduğu zaman, fitneye sebep olmayacak şekilde, sert ve ciddi konuşmaları caizdir. Tergibüssalat, Hadika, S. Ebediyye İbni Abidin hazretleri de buyuruyor kiTercih edilen kavle göre kadının sesi avret değildir. Bahr’da Hilye’den naklen, En münasibi budur, Nehir’de ise, İtimada şayan budur denilmiştir. Bu kavlin zıttı kaviller de vardır. Nevazil’de, Kadının sesi avrettir. Onun Kur’an-ı kerimi kadından öğrenmesi daha makbuldür. Bundan dolayıdır ki, Peygamber aleyhisselam, Tesbih erkeklere, el çarpmak ise kadınlara mahsustur buyurmuştur. Kadının sesini erkeğin işitmesi doğru değildir deniliyor. Kâfi kitabında ise, Kadın aşikâre telbiye yapamaz; çünkü sesi avrettir denilmiştir. Yine Bahr’da bildirildiğine göre, Muhit’in ezan babında bu kavil tercih edilmiştir. Fetih kitabının sahibi diyor ki Bu kavle göre kadın namazda Kur’anı aşikâre okusa namazı bozulur, denilirse yerinde olur. Onun için Peygamber aleyhisselam, imamın yanıldığını bildirmek için kadının sesle tesbih getirmesini men etmiş; ona el çarpmayı söylemiştir. Burhan, Halebi, Münyet-ül-kebir şerhinde onu tasdik ettiği gibi İmdad kitabının sahibi de bu sözü kabul etmiştir. İmam-ı Ebul Abbas Kurtubi diyor ki Zekâsı kıt olanlar, biz kadının sesi avrettir demekle konuşmasını kastettiğimizi zannetmesinler! Bu anlayış doğru değildir. Biz yabancı erkeklerin ihtiyaç halinde kadınlarla konuşmasına caiz diyoruz. Yalnız, kadınların yüksek sesle konuşmalarını, seslerini uzatmalarını, yumuşatmalarını ve nağmeli okumalarını caiz görmüyoruz; çünkü bunlarda erkekleri kendilerine meylettirmek ve şehvetlerini harekete getirmek vardır. Kadının ezan okuması bundan dolayı caiz olmamıştır. Redd-ül muhtarDemek ki, kadının yabancı erkekle ihtiyaçsız konuşması caiz değildir. İhtiyaç olmasa da, yumuşak, cilveli konuşmazsa caiz olur denilemez. Erkeklerle lüzumsuz ciddi konuşmak caiz olsaydı, erkeklere ciddi şekilde selam vermeleri, erkekler aksırınca, onlara yerhamükellah demeleri, ezan ve ikamet okumaları da caiz olurdu. Şu kadar var ki, ihtiyaç olunca, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir, ihtiyaçsız caiz değildir. Bu inceliği iyi çalgısız nağmeli sese sima [teganni] denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. Dürr-ül-mearifİşte bundan dolayı, atalar, Para sesi, kadın sesi, su sesi demişlerdir. Kadın sesi gına olmasa, yani hoşa giden etkili bir ses olmasa böyle söylemezlerdi. Şair de diyor kiDünya kurulalı etkili olmuş, Para sesi, kadın sesi, su sesi. Birçok işimizde yetkili olmuş, Para sesi, kadın sesi, su sesi. Dinde reforma doğruSual Gazetelerde okudum. Bir ilahiyat profesörü diyor ki Kadınların camide erkeklerle eşit muamele görmesi, camide kendilerine ferah, aydınlık ve güzel bir yer bulması kadının özgüveni için önemlidir. Erkekler kadınlara, kadınlar erkeklere vaaz verebilir. Bayanların okuduğu ilahiler daha duygulu ve etkili olur. Kur’an ve ezan okumasının, bunların erkekler tarafından dinlenmesinin hiçbir mahzuru yoktur. Arapların ataerkil, kadınları kıskanan, onları toplum hayatının dışına iten anlayış, Arap örfünün baskın hale gelmesi sonucudur. O kültürün yansıması sonucunda ikinci ve üçüncü asırda fıkıh kitaplarında kadınlara bazı yasaklar getirilmiştir. Artık dinin kendi çağımızın beklentilerine, ihtiyaçlarına, duyarlılıklarına bakarak kendi dindarlık tarzımızı kendimiz kurmamız, gerekli reformu yapmamız gerekir. Bir ilahiyatçının dini değiştirme, dinde reform yapma yetkisi var mıdır?CEVAPDini bildiren Allahü teâlâdır. Dinin sahibi Odur, değiştirme yetkisi Onundur. Kendi dindarlığımızı kendimiz kurmamız gerekir demek yeni bir din kurmak istemek olur. Yeni bir din kurabilirler ama adına Müslümanlık demeleri yanlış olur. İnsanların uydurduğu şeylere de din değil, dinsizlik denir. Tabiin devrindeki büyük âlimlere, mezhep imamlarına, onların yazdığı fıkıh kitaplarına saldırmak büyük cinayettir. Hiçbir Müslüman bunu yapamaz. Dinimize Arap örfü demek de çok yanlıştır. Dinin örf ile alakası yoktur. İslamiyet’i Allahü teâlâ bildirmiştir. Bütün toplumlar için, kıyamete kadar geçerlidir. Cariyeler saçlarını, kollarını açabilir, seslerini erkeklere duyurabilir. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunlar mubah demek Müslümanlığı yıkmak olur. Kadın sesi avret midir?Sual Kadın sesi için, avrettir ve değildir şeklinde bildirilen farklı iki kavlin, ikisinin neticesi de aynı değil mi? CEVAPEvet, neticesi aynıdır. Kadın sesi avret değildir diyen âlimler diyorlar kiKadınların, alışveriş yaparken, şahitlikte bulunurken veya buna benzer diğer durumlarda erkeklerle konuşması caizdir. Ancak kadınların yüksek sesle konuşmaları, seslerini uzatmaları, yumuşatmaları, cilveli ve nağmeli okumaları caiz değildir; çünkü bunlarda, erkekleri kendilerine meylettirmek ve şehvetlerini harekete getirmek vardır. Kadının ezan okuması, hacda açıktan telbiye getirmesi, yine açıktan Kur’an ve mevlid okuması, yabancı erkeğe selam vermesi, selamını alması, aksıran erkeğe yerhamükellah demesi bundan dolayı caiz değildir. Redd-ül muhtar, Tergib-üs-salat, HadikaKadın sesi avrettir diyen âlimler de aynı şeyi söylüyorlar. Bu âlimler, alışveriş yapmaları, şahitlikte bulunmaları gibi işlerde erkeklerle konuşmaları, bir ihtiyaçtan dolayı caizdir derken, öteki âlimler, bu işler kadının sesinin avret olmadığı için caizdir diyorlar. Her iki taraf da alışverişte, şahitlikte ve benzeri işlerde erkeklerle konuşmanın caiz olduğunu taraf, kadının sesi avret olmadığı için bunlar caizdir derken, öteki âlimler, ihtiyaç olduğu için caizdir diyor. Verilen cevazlar aynı; fakat cevaz veriliş sebepleri, gerekçeleri farklıdır. Müslüman için önemli olan hükümdür. Gerekçenin delillerini bilmek şart değildir; fakat hükmü bilmek ve ona göre hareket etmek yumuşak olmasa da, ihtiyaçsız yabancı erkekle konuşamaz, selam bile şu konuda birleşiyorlarKadınların yabancı erkeklerle ihtiyaçsız konuşmaları caiz değildir. İhtiyaç olunca da, ancak ihtiyaç kadar ve ciddi konuşmaları caizdir.
Soru – Hanımlar zikrederken seslerinin dışarı çıkmasının bir mahzuru var mıdır? – Kadınların sesleri hangi şartlarda haramdır? – Bir hanım şiir ve ilâhi okuyabilir mi? Cevap Değerli kardeşimiz, Kadının sesi hangi hallerde haram olur? İslâmiyet, kişiyi fitne ve fesada sürükleyen görüntü, davranış ve hallere karşı koruyucu tedbirler alır. Çünkü İslâm’da insanın safiyet ve vakarının muhfazası ve bozulmaması esastır. Bu tedbir ve koruma hem erkek için, hem de kadın için eşit seviyede düşünülür. Diğer yandan insana verilmiş olan özellik, kabiliyet ve farklılıklar bir başkasının vebal altına girmesine sebep olmamalı, yanlış duygulara kapılmasına meydan vermemeli, nefsini azdırmamalıdır. Yaratıcı tarafından kadına ihsan edilen sesi de bu çerçeve içinde düşünmek gerekir. Esas itibariyle, başta insan olmak üzere hiçbir varlığın sesi mutlak olarak haram ve günah sınıfına sokulmaz. Çünkü yaratılışında bir haramlık mevcut değildir. Bunun içindir ki, hiçbir âyet ve hadis kadının sesini haram kılıcı bir hüküm bildirmez. Başta Hanefi ve Şâfiî imamları olmak üzere, mezhep sahibi müçtehid imamlarımızın kanaatleri de bu merkezdedir. Hattâ bütün fıkıh kitaplarında şu hükmü görüyoruz “Cumhura göre kadının sesi avret değildir. Yani bütün müçtehidlere göre kadının sesi haram değildir.” Şâfiî mezhebi âlimleri ve diğer müçtehidler şöyle derler “Kadının sesi avret değildir. Çünkü kadın alışveriş yapar, mahkemede şahitlikte bulunur. Bunun için sesini yükselterek konuşmak zorunda kalır.”1 Kadının sesinin avret olmadığının gerekçesi İslâm’ın ilk uygulamalı devri olan Saadet Asrıdır. Yani Peygamber Efendimizin ve sahabilerin uygulayış biçimidir. Bu uygulanış biçimi üç şekilde görülüyor Birincisi Peygamber Efendimizin sahabi hanımlarla konuşması, onların sorularına cevap vermesi, şikâyetlerini dinlemesi, ihtiyaç ve taleplerini karşılamasıdır. Bir örnek olması bakımından şu hadis-i şerifi nakledelim Amr bin Şuayb rivayet ediyor Bir kadın yanında kızı ile birlikte Resulullaha geldi. Kızın kolunda iki altın bilezik vardı. Resulullah kadına sordu “Bu bileziklerin zekâtını veriyor musun?” Kadın, “Hayır, vermiyorum.” diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah tekrar sordu “Peki, kıyamette bu iki bilezik yerine Allah’ın sana ateşten iki bilezik taktırması hoşuna gider mi?” Kadın iki bileziği hemen çıkarıp Resulullaha uzattı ve “Bunlar artık Allah ve Resulüne aittir.” dedi.2 İkincisi Sahabiler gerek Peygamberimizin hanımlarına, gerekse diğer hanım sahabilere hadis ve benzeri durumlarda soru sorarlar, konuşurlar ve bazı konularda bilgi alırlardı. Üçüncüsü Yine sahabe döneminde kadınlar, halifelere şikâyetlerini dile getirirler veya dinî meselelerde diğer sahabilere bilmediklerini sorup öğrenirlerdi. Bu mesele için de bir örnek verelim Kadının biri Hazret-i Ömer’e gelerek, “Yâ Emîrelmü’minîn! Kocam geceleri ibadet eder, gündüzleri de oruç tutar.” şeklinde şikâyette bulundu. Hazret-i Ömer, “Ne demek istiyorsun? Kocanı geceleri ibadet etmekten ve gündüzleri oruç tutmaktan alıkoymamı mı istiyorsun?” Bunun üzerine kadın başka bir şey söylemeden çıkıp gitti ve biraz sonra bir daha gelip aynı şikâyetini dile getirdi. Hazret-i Ömer, kadına yine aynı cevabı verdi. Bu durumu gören Kâ’b bin Sûr söze karıştı ve “Yâ Emîrelmü’minîn, kadının hakkı var. Cenab-ı Hak erkeğe dört kadınla evlenebileceğine müsaade ettiğine göre, dördüncü gün kadının hakkıdır.” dedi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer kadının kocasını çağırtıp dört günde bir oruç tutmamasını ve her dört gecede bir kadının yanında yatmasını emretti.3 Ancak diğer bütün mübah meselelerin mahiyet değiştirip mahzurlu bir hâl almasında olduğu gibi, kadının sesi meselesinde de aynı durum söz konusudur. Kadının sesi mübah, masum ve meşru olmasına karşılık, hangi sebeplerden dolayı “avret” olur, nasıl olursa yasak sınıfına girer, yabancı erkeklerin dinlemesi haram olur? Kadının sesi yaratılışı icabı dikkat çekicidir. Özellikle ses normalin dışında bir tonda çıkarsa birtakım mahzurları beraberinde getirmektedir ve dinî tabiriyle “fitneye” sebep olmaktadır. Demek ki, haram olan sesin kendisi değil de, kontrol dışı bir mahiyet taşımasıdır. Ahzab Sûresinin 32. âyet-i kerimesi bu husustaki ölçüyü Peygamber hanımlarının şahsında şöyle veriyor “Ey Peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer halinize layık bir takva ile korunacaksanız, yabancılarla câzibeli bir şekilde konuşmayın ki, kalbinde fesat bulunan kimse bir ümide kapılmasın. Konuşurken ciddiyet ve ağırbaşlılıkla söz söyleyin.” Müfessir Vehbi Efendi bu âyeti tefsir ederken, “Söylediğiniz söz fitneye sebep olmasın. Yani cazibeli ve ecânibi şüpheye düşürecek bir halde edalı ve naz ü istiğna ile söylemeyin.” şeklinde izah getirmektedir. Elmalılı’nın ifadesiyle “Yayılarak, kırıtarak, sınık, yılışık” olduğunda “kalbi çürük kötülüğe meyilli kimseler” bir ümide kapılırlar. Bundan dolayı da günaha girilmiş olur. Vehbe Zühaylî bunu normal konuşmalardan ziyade dinî muhtevada da olsa aynı gerekçe ile mahzurlu görür “Kadının, Kur’ân şeklinde de olsa, coşkulu ve nağmeli olarak okumakta iken seslerini işitmek haramdır. Çünkü bunda fitneye sebep olma korkusu vardır.”4 İbni Âbidîn ise meseleye şu şekilde bir açıklık getirir “Tercih edilen görüşe göre kadının sesi avret değildir. Yalnız zekâsı kıt olanlar zannetmesinler ki, biz kadının sesi avrettir’ demekle konuşmasını kasdetmiyoruz. İhtiyaç hâlinde ve benzeri durumlarda kadının yabancı erkeklerle konuşmasına cevaz veriyoruz. Yalnız kadınların yüksek sesle konuşmalarını, seslerini uzatmalarını, yumuşatmalarını ve nağmeli bir şekilde okumalarını caiz görmüyoruz. Çünkü bunlarda erkekleri kendilerine meylettirmek ve şehvetlerini tahrik etmek vardır. Kadının ezan okuması da bundan dolayı caiz olmamıştır.”5 Bizim de katıldığımız hükmü Faruk Beşer Hoca veciz bir şekilde şöyle dile getirir “Kadın her şeyiyle olduğu gibi sesiyle de çekici, büyüleyici ve tahrik edicidir ve aslında bu onun çirkin olduğunu değil, güzel olduğunu gösterir. Birer nimet demek olan çekici yönlerini, bu arada sesini fitneye sebep olmak ve tahrik etmek için kullanırsa, yani konuşmasını kırıla döküle ve kadınsı biçimde yaparsa ya da nağmeli sözlerle normal konuşurken zaten tahrik edici olan sesini daha da etkileyici hale getirirse, sesi avret olduğundan değil de fitneye sebep olacağından haram olur. Vakarlı ve karşısındakine ümit kestirici edayla konuşursa haram olmaz.”6 Son olarak zamanımızın müfessirlerinden Muhammed Ali es-Sabûnî’nin yorumuna yer verelim “Açıkça görüldüğü gibi, eğer fitneden emin ise kadının sesi haram olmaz. Ancak, erkeklerin, kadınları fitne ve fesada götüren hâllerden uzak tutmaları gerekir.”7 Sorudaki unsurlara gelince, şiir ve ilahide ses incelip kalınlaştığı, nağmeli olduğu ve câzip bir mahiyete büründüğü için yabancı erkeklerin duyacağı şekilde söylemek beraberinde mahzurları taşımaktadır. Hanımların sesli olarak zikretmeleri de şayet yabancı erkekler duyacaksa, yine aynı kategoriye girmekte ve birtakım yanlış duyguların uyanmasına sebebiyet vereceğinden ezanda olduğu gibi müsaade edilmemektedir. Ancak kendi aralarında sesli olarak Kur’ân okumalarında ilâhi söylemelerinde ve zikretmelerinde haliyle mahzur olmaz.
kadının erkekle konuşması haram mi