Digital Turizm, seyahatçiler için kusursuz yolculuklar yaratabilmektedir. Toplumların ekonomik üretim modelleri tarihinde son durağı, dördüncü sanayi devrimi, yani Endüstri 4.0 olarak tanımlanıyor. Endüstri 4.0, dijital dönüşüm dinamiklerinden yola çıkarak geleceğin akıllı üretim ekonomisini doğuruyor. Endüstri4.0 başlıyor ! Fabmetrics ile Endüstri 4.0 dönüşümünüzü en verimli ve kısa sürede başlatabilirsiniz Fabmetrics çözümleri ile üretim alanınızdaki tüm varlıklardan IIoT teknolojileri ile veri alarak verimliliğinizi eş zamanlı takip ettirip artırabilirsiniz. Daha Fazlası Nükleertıp uygulamaları, açma-kapama düğmesi ile kontrol edilemeyen “açık radyoaktif kaynaklar” ile çalışıldığı için insan kaynaklı hatalara açık uygulamalardır. Bu nedenle nükleer tıp uzman ve teknikerlerinin, radyofarmasistlerin olası bir kaza veya bulaş durumunda ne yapılması gerektiğini bilmeleri önemlidir. Satış4.0 Dünyası. Spor Endüstrisi. Melih Arat ile Yeni Fikirler ve Kitaplar. Endüstri Harmanı. Enerjisini Üreten Fabrikalar. Robot Yatırımları. Yapı, Yalıtım ve Enerji. Endüstri Gündemi. Makfed Makine Zirvesi. Ana Sayfa / Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4.0 / Yapay Zeka Olmayan Kelimeleri Üretiyor Yapay Zeka Olmayan Kelimeleri Üretiyor İbrahim Etem Kaya 28 Temmuz 2020 Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4.0 , Dünya'da Teknoloji , Fütürizm , Yapay Zeka Endüstri4.0 sürecinin başlaması ile birlikte kavramsallaşmaya başlayan Toplum 5.0 derginin ana teması olarak belirlenmiştir. Öncelikli olarak İşletme, İktisat ve Endüstri Mühendisliği alanındaki Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0 özelinde dijital dönüşümün insan, iş ve toplum üzerindeki etkilerini ele alan kavramsallaştırma XURS. Dijital dönüşüm ve Endüstri ile birlikte ulaşılacak yeni seviyede, insanların, nesnelerin ve sistemlerin birbirleri ile bağlantısı yaygın ve etkin bir şekilde gerçekleşmiş olacaktır. Ulaşılacak bu yeni seviyenin büyüme, istihdam, yatırımlar, iş dünyası, akademi dünyası ve devletler için getireceği fırsatlar ve sorumluluklar neler olacaktır ? Bu çevrelerin, Endüstri beklentileri neler olmalıdır? 16 Bugün için Endüstri kavramı genellikle üretimde verimliliğin yükseltilmesine yönelik hedef ve beklentiler ile ilişkilendirilmiş olsa da, Endüstri teknoloji dünyasına ve sosyal hayata getireceği yenilikler bunlarla sınırlı kalmayacak. Zira, gerek duyulan yasal ve hukuksal düzenlemeler ile birlikte yeni ürün ve süreçlerin geliştirilmesine yönelik yeni fırsatlar gündeme gelecek. Bundan dolayı Endüstri ile ilgili beklentiler geniş çaplı ve yüksek seviyede. Endüstri ürünlerin ve üretim sistemlerinin yaşam döngüsündeki bütün değer zincirinin organizasyon ve yönetiminde yeni bir seviye olan Dördüncü Endüstri Devrimi’ni tanımlar. Bu döngü, sürekli artarak bireyselleşen müşteri isteklerine odaklanır ve fikir aşamasından başlayarak ürün geliştirme ve üretim siparişinden, bir ürünün son kullanıcıya dağıtımını ve geri dönüşümünü de kapsayacak şekilde tüm zinciri içine alan hizmetleri içerir. Dijital dönüşüm ve Endüstri ile birlikte ulaşılacak yeni seviyede, insanların, nesnelerin ve sistemlerin birbirleri ile bağlantısı yaygın ve etkin bir şekilde gerçekleşmiş olacaktır. Bu altyapı sayesinde, dinamik, gerçek-zamanlı olarak optimize edilmiş, kendi kendine organize olabilen, tüm organizasyon geneline yayılmış ve organizasyonlar arası katma-değer zinciri ağları oluşacaktır. Bu ağlar, maliyet, ulaşılabilirlik ve kaynak kullanımı gibi çeşitli kriterlere göre kendini optimize etme imkanına sahiptir. Ulaşılacak bu yeni seviyenin büyüme, istihdam, yatırımlar, iş dünyası, akademi dünyası ve devletler için getireceği fırsatlar ve sorumluluklar neler olacaktır ? Bu çevrelerin, Endüstri beklentileri neler olmalıdır? Büyüme Endüstri geçiş elbette büyük yatırımlar, köklü değişimler ve teknolojik gelişim gerektiriyor. Endüstriyel süreçlerin ileri seviye otomasyonu ve akıllı fabrikalar kurmak için gerekli yatırımlar, beraberinde önemli bir büyüme vaadini de getiriyor. Çünkü yeni teknolojilere, endüstride yeni akımlara yatırım yapanlar aslında en temel müşteri beklentilerini karşılamak üzere yatırım yapmış oluyor. Bu yatırımların karşılığı da hem işletmeler hem de ülkeler için ekonomik ve endüstriyel büyüme anlamına geliyor. Öngörülere göre, Endüstri ile birlikte endüstriyel satışlarda ilk etapta yıllık yüzde 2-3 oranında artış yaşanacak. Endüstri öncüsü konumundaki Almanya özelinde bakıldığında yıllık 30 milyar Euro, Avrupa genelinde ise 100 milyar Euro ciro artışı yaşanacağı tahmin ediliyor. Diğer bir deyişle Endüstri yapılan yatırımın karşılığını hızla vermeyi vaat ediyor. İstihdam Endüstri hakkındaki en büyük iki kaygıdan biri güvenlik iken, diğeri de robotik sistemlerin yaygınlaşması sonucunda iş kaybı yaşanması. Aslında bu kaygının gerçekçi olmadığını görmek için Üçüncü Endüstri Devrimi dönemine bakmak yeterli olacaktır. Bu devrim sırasında özellikle otomotivde otomasyon artarken işsizlik artmadı. Tam aksine, Üçüncü Endüstri Devrimi’yle gelen ekonomik büyüme, yeni ve inovatif iş alanlarının doğmasına, yeni mesleklerin ortaya çıkmasına otomasyondaki robot ve makinelerin bakımı/tamiri gibi, iş imkanlarının artmasına yol açtı. Dolayısıyla, Endüstri için de aynı beklenti içine girmek mantıklı olacaktır. Dünya genelinde kaydedilen her gelişme beraberinde bir değişim süreci getirir. Ama bu değişim sürecinde her zaman yeni fırsatlar doğar. Endüstri yatırımlarının kısa vadede yüzde 6 istihdam artışı sağlayacağı, uzun vadede ise başta BT ve mekatronik alanlarında olmak üzere nitelikli iş gücü talebinin ciddi düzeyde artacağı öngörülüyor. Bu beklentiler gerek devletlerin gerekse bireylerin eğitim sisteminden beklentilerini de değiştirecek gibi görünüyor. Yatırımlar PwC araştırma şirketinin Almanya’da 235 firma ile yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, işletmeler gelecek 5 yılda yıllık cirolarının %3,3’ünü Endüstri odaklı projelere ayırmayı planlıyor. Bu projelerin alacağı devlet desteğinin, sürecin hızlanmasına katkı sağlaması bekleniyor. Avrupa genelindeki Endüstri yatırımlarının yıllık tutarının ise 140 milyar Euro’ya ulaşacağı tahmin ediliyor. Böylesine kapsamlı bir devrim ve dönüşüm sürecinde kuşkusuz en önemli unsur devlet katkısı ve desteği. Finlandiya ve Çin’de devlet desteğiyle, ABD’de kâr amacı gütmeyen kuruluşların katkısıyla şekillenen Endüstri için Almanya hükümeti de ciddi yatırım yapıyor. 2020 yılına kadar Endüstri projelerine her yıl 40 milyar Euro yatırım sözü veren hükümet, bu açıdan özel sektör işletmeleri için de cazip bir inovasyon ortamı yaratıyor. Devlet Almanya örneğinde de görüldüğü gibi, Endüstri sürecinde en büyük görevlerden biri de devletlere düşüyor. Böylesine büyük dönüşümlerin devlet desteğiyle gerçekleştirilmesi büyük önem taşıyor. Hükümetler gerek yaptıkları yatırımlar gerekse üniversiteler, endüstri temsilcileri, sivil toplum örgütleri ve düşünce kuruluşları ile yaptıkları işbirlikleri sayesinde Endüstri stratejilerinin ve süreçlerinin gelişimini hızlandırıyor. Belirlenen stratejilerin başta mesleki ve teknik eğitim olmak üzere kamunun çeşitli noktalarına entegre edilmesi de devletlere düşen sorumlulukların başında geliyor. Özellikle Ar-Ge çalışmalarına yoğun destek içeren stratejilerin belirlenmesi ve altyapı desteği de Endüstri dönüşümünde hükümetlerin üstlenmesi gereken bir sorumluluk olarak vurgulanıyor. Üniversiteler ve Araştırma Kuruluşları Toplumsal, ekonomik, idari etkileri olan hiçbir dönüşüm tek bir grubun ya da kurumun teşviki ile gerçekleşmez. Endüstri dönüşümü için de resmi stratejilerin eşliğinde üniversitelere ve araştırma kuruluşlarına büyük görevler düşüyor. Endüstri beraberinde getireceği yeni istihdam olanakları doğrultusunda üniversitelerin eğitim programlarını güncellemeleri gerekiyor. Özellikle fen bilimleri alanında çok-disiplinli yaklaşımların benimsenmesi; elektrik, elektronik, makine mühendisliği ve bilgisayar bilimlerini bir araya getiren mekatronik alanında yeni eğitim programlarının oluşturulması önem taşıyor. Aynı zamanda da gerek üniversitelerin gerekse araştırma kuruluşlarının dünya genelindeki standartları takip ederek Ar-Ge başta olmak üzere her alanda daha aktif rol alması bekleniyor. Diğer bir deyişle, Endüstri sadece akademik ya da sadece ticari bir girişim olarak başarıya ulaşması mümkün olmadığı için akademi-iş dünyası-siyaset üçgeninin sağlam bir şekilde çizilmesi gerekiyor. Teknoloji Sağlayıcılar Endüstri temelinde, robotik ve mekatronik olmak üzere gelişmiş teknolojiler yer alıyor. Dolayısıyla bu devrimin yönlendirici mercileri arasında, özel sektör ve kamu sektöründeki teknoloji sağlayıcıları da yer alıyor. Teknolojiyi en yakından tanıyan işletmeler olan teknoloji sağlayıcıları, geleceğin endüstri sistemlerini bugünden görmek açısından çok avantajlı bir konumda bulunuyor. Dolayısıyla Ar-Ge çalışmalarının odaklanacağı, katma değer yaratacak ürünler ve servislere yatırım konusunda da görüşlerini paylaşmaları önem taşıyor. Teknoloji sağlayıcılar ile özel sektör işletmelerinin ve endüstriyel tesislerin ortak projeler, iş modelleri ve bilinçlendirme çalışmaları yürütmesi, Endüstri gelişimi açısından büyük gelecek vaat ediyor. Endüstri ın tanımını ve vizyonunu dikkate aldığımızda, uygulama aşamasında şu teknoloji alanlarının önem kazandığını görmekteyiz ; ►Siber-Fiziksel Sistemler ►Öğrenen Robotlar ►Nesnelerin Interneti ►Bulut Bilişim ►Büyük Veri ve Veri Analitiği ►Yatay ve Dikey Entegrasyon ►Katmanlı Üretim ►Sanal Gerçeklik ►Siber Güvenlik Endüstri Bir Endüstri Devriminden söz ederken endüstri sektörünü kapsam dışında bırakmak elbette olanaksız. Endüstri sürecini hem etkileyen hem de bu süreçten etkilenen bir paydaş olarak sanayi kuruluşlarının, öncelikle müşteri beklentilerini iyi analiz ederek, resmi kurumlara, üniversitelere ve teknoloji sağlayıcılara danışmanlık yapması gerekiyor. Bu sayede Endüstri beklentiler ve hedefler de netleşebilir ve stratejiler bu doğrultuda belirlenebilir. Endüstriye düşen önemli görevlerden birinin de ekosistemlerini bilgilendirmek olduğunu belirtmek gerekiyor. Devrimler, kollektif hareketlerdir. Bu nedenle, Endüstri için tüm paydaşların ve paydaşlar içindeki farklı birim ya da işletmelerin de bir arada ilerlemesi, endüstrinin, ülkelerin, son tahlilde de dünyanın yararına olacaktır. Kaynaklar [1] B. Vogel-Heuser, M. Ten Hompel, T. Bauernhansl, Industrie in Produktion, Automatisierung und Logistik Anwendung - Technologien - Migration. Wiesbaden Springer, 2014 [2] Towards the re-industrialization of Europe a concept for manufacturing for 2030, E. Westkämper, Springer, 2014 [3] Industry the new industrial revolution, how Europe will succeed, Roland Berger Consultants, 2014. [4] Digital transformation of European industry and enterprises, Strategic Policy Forum on Digital Entrepreneurship, European Commission, 2015. [5] Industry the future of productivity and growth in manufacturing industries, Boston Consulting Group, 2015. [6] [7] [8] [9] [10] Endüstri başlamasını ve gelişmesini etkileyen en belirleyici faktörlerin başında Büyük Veri gelmektedir. Ancak büyük veri sadece verinin hacim olarak büyük olması ile ilgili bir kavram değildir. Öyleyse nedir bu büyük veri? Bu kavram, 2000'li yılların ortalarında, astronomi ve genom bilimi gibi bilimler ile uğraşan bilim insanları tarafından ortaya atıldı. Ancak, kavram artık insanın uğraş gösterdiği bütün alanlara taşınıyor. Önce Büyük Veri'nin hangi sorulara cevap verdiğine bir göz atalım "Büyük veri, neden değil, ne hakkındadır. Bir olayın nedenini her zaman bilmemiz gerekmez; aksine verinin kendi adına konuşmasına izin verebiliriz." [1] Tanımdan da anlaşılacağı üzere, büyük verinin kendisi olaylarla ilgili yorum yapmaz; ancak büyük verinin içindeki bilgiler ile arasındaki ilişkisi algoritmik olarak kurulabilirse yorumu insanlar ve yapay zekâ yapabilir. Büyük veri kullanılarak olaylar hakkında iç görüde bulunabilir, bunların üzerinde de yeni değerler yaratabiliriz. Endüstri itici gücü birbiriyle konuşarak planlama yapan, öğrenen makineler, robotlar değil, bunların yakıtı olan büyük verinin kendisidir. Büyük verinin olmadığı yerde bu makinelerin, robotların ve daha da önemlisi öğrenen makinelerin ve AI yapay zekâ kullanılması söz konusu olamaz. Büyük veri konusunda yazan araştırmacılar ve bilim insanlarının büyük çoğunluğu kavramı 3V modeli ile açıklamaktadırlar. Bu 3V; Volume Hacim, Variety Çeşitlilik ve Velocity Sürat'tir. Bu tanımlamaya, Türk araştırmacı/yazar Ogan Özdoğan bir "V" daha ilave ediyor; Value Değer.[2] Elimizdeki verilerden yeni değerler üretemiyorsak, sadece bilgisayar disklerinde depoluyorsak, bu veri tamamen çöptür; hem de çok pahalı bir çöp. Büyük veri nedir, neden büyüktür? Büyük veri kavramını daha iyi anlayabilmemiz için sayısallaştırma Digitalisation ve verileştirme Datafication arasındaki farkı kavramamız gerekmektedir. Bu farkı örnek bir olayla açıklamaya çalışalım Google 2004 yılında elde edebilecekleri tüm kitapları tarayıp, okuyucuların hizmetine sunacağını ilan etti. Kütüphanelerle de işbirliği yaparak milyonlarca kitap, sayfa sayfa tarandı. Ancak bu tarama sonucunda elde edilen sayfalar birer dijital fotoğraftı. Okuyucuların bu kitaplar içinde bir arama yapması mümkün değildi. Aradığı bilgiye ulaşmak için tüm kitabı okuması gerekiyordu. Şirket sayfa görseli şeklindeki sayısallaşma uygulamasının yeterince faydalı olmadığını fark edince verileştirmeye geçme kararı aldı. Taradıkları tüm kitap sayfalarını alıp, üzerindeki harfleri, kelimeleri, cümleleri ve paragrafları optik karakter tanıma OCR- Optical Character Recognition yazılımı kullanarak yazı metnine çevirdi. Sonuç, sayfanın sayısallaştırılmış resminden çok verileştirilmiş metindi. Artık sayfanın üzerindeki bilgi, sadece insan okurlar tarafından kullanılabilir olmakla kalmayıp, bilgisayarlar tarafından işlenebilir ve algoritmalar tarafından analiz edilebilirdi. Verileştirme, metni endekslenebilir ve dolayısıyla aranabilir hale getirdi. Buna ek olarak, sonsuz metin analizi akışına izin verdi.[3] Büyük Veri'yi doğru anlayabilmek için 'Veri Ölçü Birimi'ni de doğru kavrayabilmek gerekiyor. Nasıl ki "gram" gr ağırlık ölçü birimi olarak kabul diliyorsa, verinin de temel ölçü birimi "bit" veya "b" olarak tanımlanır. Verinin temel ölçü birimi olan "bit" en temelde verinin var veya yok 1 veya 0 ile gösterilir olduğu bilgisini iletir. 8 adet bit'in bir araya gelmesi ile oluşturulan veri grubu da "Byte" veya "B" olarak tanımlanır. Gramın bin katı karşılığı 1 kg olarak gösterildiğinde "Kilo" üç sıfır koymak anlamına geliyorsa, 8 bit, yani 2 Byte'ın yaklaşık 1000 katıda aslında 1024 katı 1KB ile gösteriliyor. Yaklaşık 1 milyon katı da 1MB olarak gösteriliyor. Mobil telefon alırken, internet kullanırken, dijital bir dosya postalarken veri ölçü birimlerini ve katlarını sıkça kullanıyoruz. Ancak büyük veri ile birlikte yeni ölçü birimleri de oluştu ve günlük yaşamımıza da girdi. Büyük verinin hacmini anlayabilmemiz için aşağıdaki ölçü birimlerine bir göz atalım. Şimdilik kullanılan en uç birim Zettabyte'dır. 2015 yılında küresel olarak zettabayt olan veri hacminin, 2020 yılında 35 zettabayt olacağı düşünülmektedir. Bir zettabyte'ın 35 trilyon gigabyte eşit olduğu göz önüne alınırsa büyük verinin boyutu hakkında biraz fikir sahibi olabiliriz. Büyük veri nasıl büyüyor? Büyük veriyi daha iyi anlayabilmemiz için nasıl büyüyüp geliştiğine bir göz atmakta yarar var. Endüstrileşmenin geçiş dönemlerine baktığımızda, önceleri üretimde, iletişimde ve ulaşımda makinalar kullanılmış daha sonra da bilgisayar kullanımı hızla artmıştır. Bilgisayarlar ile makinaların kontrol edilip, otomatize edilmesi ile birlikte, üretimde ana eleman olarak robotlar kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum vasıfsız işçiye olan ihtiyacın azaltılmasını ve son aşamada karmaşık ve yeti gerektiren işlerin de makineler daha da önemlisi öğrenebilen makineler/bilgisayarlar tarafından yapılabilmesini sağlayacaktır. Böylece, bilgi birikiminin makineler tarafından kullanılacağı yeni bir döneme girmiş olduk. Bu dönemde, makineler zaten bilgisayar ile kontrol edildiği, finans, iş dünyası, iletişim ve ulaşımda bilgisayarlar son derece yaygın olarak kullanıldığı ve tabii nerede ise herkesin taşıdığı akıllı telefonların da bir bilgisayar olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, dünyamızda ne kadar çok bilgi biriktiğini hayal edebilirsiniz. 2020 itibariyle gezegendeki her insan için her saniye yaklaşık 1,7 megabayt yeni verinin yaratılacağı tahmin ediliyor. Bu veri sadece e-posta, WhatsApp, Facebook, Twitter gibi sosyal medya aracılığı ile her saniye birbirimize gönderdiğimiz on milyonlarca mesajdan ve e-postadan gelmiyor Ayrıca her yıl çektiğimiz bir trilyon dijital fotoğraftan ve gittikçe artan miktarda video verisinden de kaynaklanıyor. Şu anda her dakika Youtube'a 300 saat yeni video yükleniyor ve Facebook'ta neredeyse üç milyon video paylaşılıyor. Bunların yanında artık dört bir yanımızı sarmış olan tüm o sensörlerden alınan veriler de var. Yeni akıllı telefonlar nerede olduğumuzu GPS, hareket etme hızımızı ivmeölçer, etrafımızdaki havanın nasıl olduğunu barometre, dokunmatik ekrana basmak için ne kadar güç uyguladığımızı dokunma sensörü, anlık sağlık durumuzu ölçen ve benzeri daha pek çoğunu söyleyen sensörlere sahipler. 2020 itibariyle dünyada altı milyardan fazla akıllı telefona sahip olacağız ve bunların hepsi veri toplayan sensörlerle dolu olacak. Ama sadece telefonlarımız akıllı hale gelmiyor, artık akıllı televizyonlarımız, akıllı saatlerimiz, akıllı sayaçlarımız, akıllı su ısıtıcılarımız, buzdolaplarımız, tenis raketlerimiz ve hatta akıllı ampullerimiz var. Aslında 2020 itibariyle 50 milyardan fazla cihaz internete bağlı olacak. Yani kısaca "Her Şey" internete bağlanacak ve dolayısı ile internet nesnelerin interneti "Internet of Things" olacak. "Tüm bunlar, dünyadaki veri miktarının ve çeşitliliğinin sensör verilerinden, metin ve video verilerine kadar hayal edilemeyecek seviyelerde büyüyeceği anlamına geliyor."[4] Veri hacminin artmasındaki en büyük sebep, bilinenin aksine insanlar değildir; makineler, akıllı okuyucular, uydular, cep telefonları, bilgisayarlar, tablet bilgisayarlar gibi daha sayılabilecek pek çok cihazdan yapısal olmayan veri tipinde veriler üretilmektedir. Nesnelerin İnterneti Internet of Things vasıtasıyla toplanan veriler büyük verinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Nesnelerin İnterneti, insanların doğrudan kullanımı dışında, makinelerin ürettiği veriyi ileten araçtır. "Nesnelerin interneti, bünyesinde gömülü yazılım teknolojilerinin olduğu ve bu teknolojiyi diğer objelerle iletişim kurmak için kullanan bir fiziksel objeler ağıdır. Örnek olarak evinizde internete bağladığınız televizyonunuz ya da bir bulut bilişim sistemine bağlanarak gerçek zamanlı veri alabilen bir otomobil verilebilir."[5] Bu konuya daha sonraki yazılarımda değineceğim. Şimdi Nesnelerin İnterneti vasıtasıyla oluşan veriyi bir kaç örnekle anlatayım Bir Boeing 737 motoru uçuş esnasında her 30 dakikada bir toplam 10 terabayt veri üretmektedir. Başka bir ifadeyle İstanbul'dan New York'a uçtuğunuz sürede sadece bu motor 220 terabayt veri üretecektir. Onlarca uçağı yönettiğiniz filonuz ve her saat farklı uçaklarla, farklı uçuşlar gerçekleştiren bir firmanız varsa, verinin üretim hızını siz düşünün.[6] Ebay gibi alış veriş sitelerinin satışlarının artırabilmelerinin en önemli koşulu tüketicilerinin tercihlerini tahmin edebilmeleridir. Bu sayede size alış veriş esnasında ve sonrasında yeni ürünler tavsiye ederler. Bunu gerçekleştirebilmenin bir yolu, "Dünkü aramalarda en çok listelenen ürünler hangileri olmuştu?" ve "Bunlardan hangisi sizin daha çok ilgini çeker?" sorusunun cevabını bulmaktan geçmektedir. Ebay'in büyük veri konusunda yatırım yapmasına ve büyük veriyi büyümenin odağına koymasına yukarıdaki bu sorular neden olmuştur. Bize basit gelen bu sorunun arkasında beş milyar sayfa görüntüleme işlemi bulunduğunu ifade etmekte fayda var. Ebay'in 2002 yılında kurduğu ve 13 terabayt olan ilişkisel veri tabanı sistemi bugün on dört petabayt boyutlarına ulaşmış, yüzbinlerce fiziksel donanım sistemi üzerinde çalışmaya başlamış ve her geçen gün ciddi oranda büyümeye devam etmektedir. Netflix de benzer bir soru ile büyük veriyi kullanmaya başlamıştır; "Müşterim hangi filmleri izlemekten hoşlanır?" Bu sorunun cevabını bulabilmek için binlerce kişiden oluşan bir ekip hizmet vermektedir. Bu ekipte çalışan elemanlar, kişiselleştirme analizi, mesajlaşma analizi, içerik iletme analizi, cihaz analizi gibi pek çok konuda uzmanlar. Netflix bu sorunun cevabını bulabilmek için 2009 yılında Netflix Prize adlı bir yarışma düzenledi. Yarışmanın amacı, müşterilerin önceki puanlamalarına dayanarak, bir filme kaç puan vereceğini tahmin edecek en iyi algoritmayı oluşturmaktı. Kazanan gruba 1 milyon dolar ödül verildi. Algoritmalar sürekli yenilenip eklemeler yapılsa da, orada kullanılan prensipler hala tavsiye motorunun temel öğelerini meydana getiriyor. Büyük veri kullanımının temel amaçları Kurumların büyük veriyi yeni değerler üretmek için kullanırlar. Bunu yapabilmenin en önemli yolu ise tutarlı öngörüler ve isabetli tahminler yapabilmektir. Büyük veri sadece özel işletmelerinin kârlılık hedeflerine ulaşmalarını sağlayan bir araç değildir. Devlet kurumları da büyük veriden sıklıkla yararlanmaktadırlar. Covid-19 ile mücadelede Çin'in büyük veriyi nasıl kullandığını daha önceki yazımızda anlatmıştık. Şimdi de New York şehrinde, kanalizasyon kanalları bakımında nasıl kullanıldığına bir göz atalım New York City'de her yıl birkaç yüz rögar, iç kısımları ateş aldığından için için yanmaya başlar. Ağırlığı neredeyse 136 kilogramı bulan pik demirden yapılma rögar kapakları bazen patlar, birkaç kat yukarı fırlar ve yere düşerler. Şehre elektrik tedarik eden kamu hizmet kuruluşu Con Edison, her yıl rögarların düzenli kontrolünü ve bakımını yapar. Geçmişte, bu iş tamamen şansa bağlıydı, kontrol edilmesi planlanan bir rögarın, patlamaya hazır olan rögar olması umulurdu. New York kanalizasyon kanalları sadece atıklar için değil aynı zamanda farklı amaçlar için kullanılan kablolama için de kullanılmaktadır. New York alt yapı kanallarında dünyanın çevresini üç buçuk kere sarmaya yetecek kadar, kilometre yeraltı kablosu vardır. Yalnızca Manhattan'da rögar ve servis kutusu bulunmaktadır. Bu altyapının bir kısmı, şirkete adını veren Thomas Edison zamanından kalmadır. 20 kablodan biri 1930'dan önce döşenmişti. 1880'lerden beri kayıt tutulmuş olmasına rağmen, bunlar karmakarışık formlar halindeydi ve kesinlikle veri analizi için tutulmamışlardı. Bu veriler genellikle muhasebe bölümünden ya da hata raporu notlarını elle yazan acil durum sevk memurlarından geliyordu. Kısaca, çok dağınık ve karmaşık bir veri mevcuttu. Bu sorunu çözebilmek için veri uzmanları hemen işe koyuldular sadece bir örneklem değil verinin hepsinin kullanılması gerekiyordu, çünkü on binlerce rögardan herhangi biri saatli bomba olabilirdi. Veri madencileri dağınık veriyi bir makinenin işleyebileceği gibi biçimlendirdikten sonra, büyük bir rögar felaketinin 106 kestiricisiyle işe başladı. Daha sonra bu listeyi bir avuç en güçlü sinyale sıkıştırdılar. Bronx'un enerji nakil hatları şebekesinin bir testinde, 2008'in ortalarına kadar gelen ellerindeki bütün veriyi analiz ettiler. Daha sonra bu veriyi 2009 için problem yerlerini tahmin etmekte kullandılar. Sistem çok başarılı bir şekilde çalıştı; Listelerindeki rögarların en başında gelen yüzde 10, sonunda ciddi kazalar yaşanan rögarların koskoca yüzde 44'ünü içeriyordu. Patlayan rögarlar vakası, gerçek dünyanın, zor problemlerini çözmek için, verinin yeni kullanımlara nasıl tabi tutulduğunu vurguluyor. [7] Büyük veri ve tüketici İnternet üzerinde yaptığım en basit işlem bile kişiliğimiz ile ilgili bıraktığımız bir ayak izidir. Ne kadar dikkatli olursak olalım ayak izlerimizi her yere bırakmaktayız. Google ya da herhangi bir arama motoru üzerinde yaptığımız aramalar bizim politik tercihlerimizden tutun, tüketim tercihlerimize, ruh halimize, eğitim ve kültür düzeyimize kadar pek çok konuda bilgi üretmektedir. Kredi kartı ile yaptığımız alış verişler ürün, marka tercihlerinin yanı sıra, tüketim alışkanlıklarımıza kadar pek çok bilgiyi barındırmaktadır. Akıllı telefon kullanmamız sayesinde, dinlediğimiz müzikten, seyrettiğimiz TV kanallarına, en çok ziyaret ettiğimiz internet sitelerine, GPS ve navigasyon bilgileri sayesinde hangi saatte nereye gittiğimize, günde kaç adım attığımıza, sağlık kuruluşlarının yolladığı analiz sonuçlarında sağlık durumumuza kadar her adımımız takip edilip, depolanmaktadır. Bu telefonlardaki kameralardan mikrofonlara kadar kullandığımız her özellik yaşam tarzımız, inançlarımız, tutumlarımız, tüketim alışkanlıklarımız gibi bilgilerin oluşmasının aracıdır. Hepimizin başına gelmiştir; telefon kapalıyken yaptığımız sohbetlerde kullandığımız pek çok kelime, bazı şirketlerin kelime arama programlarına keyword search takılmakta ve birkaç dakika içinde ilgimizi çekebilecek ürünlerin reklamları telefonumuza, elektronik postalarımıza gelmekte ya da sosyal medya, arama motoru kullanımımızda karşımıza çıkartılmaktadır. Büyük üretici firmaların, "360 Derece Tüketici Pazarlaması" diye adlandırdıkları sistemin motoru, her türlü koruyucu yasaya rağmen, perde arkasında bölüşülen verilerden oluşturulan programlardır. Veri diktatörlüğü İnternetin günlük hayatımızda kullanılmasıyla birlikte, kişisel verilerimizin isteğimiz dışında, farklı amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. Bu verilerin pazarlama ve özellikle de politik amaçlarla kullanımı tüm dünyada tepki almıştır. Birçok ülke, kişisel verilerin izinsiz ve kötü amaçla kullanımını engellemek için yasalar çıkarmışlardır. Ancak geldiğimiz aşamadaki asıl tehlike kişisel verilerimizin izinsiz kullanımından çok algoritmaların yarattığı olasılıklarda kendini göstermektedir. Algoritmalar bir kişinin kalp krizi geçirme ve sağlık sigortası için daha fazla ödeme, ipotek karşılığı uzun vadeli konut kredisini ödememe ve kredi alamama ya da bir suç işleme ve belki önceden tutuklanma olasılığını tahmin edecektir. Minority Report Azınlık Raporu isimli filmin açılış sahnesinde, büyük veriyi kullanarak tahminlerde bulunup, suç işleme eğilimi olan insanları proaktif davranarak tutuklayan polisler anlatılmaktadır. Bu duruma benzer koşullar ABD'de gelişmeye başladı; tüm ABD eyaletlerinin yarısından fazlasındaki şartlı tahliye kurulları, bir kişiyi hapishaneden tahliye etmek ya da hapiste tutmak arasında karar verirken veri analizine dayanan tahminleri bir etken olarak kullanıyor. Bu durum, veri diktatörlüğüne karşı özgür iradenin rolünün etik olarak göz önünde bulundurulmasına neden oluyor. Bireyler hakkındaki büyük veri tahminlerinin aslında insanları eylemlerinden dolayı değil eğilimlerinden dolayı cezalandırmak için kullanılabilmesi rahatsız edicidir. Bu durum, özgür iradeyi yok sayar ve insanların haysiyetini zedeler. [8] Ünlü yazar Yuval Noah Harari'nin 2018 yılında Davos'taki konuşmasında yaptığı tespitler son derece önemlidir. Gelecekle ilgili tehlikeyi algoritmaların yarattığı olasılıktan bir adım daha ileri götürüp, insan beyninin hack'lenmesine götürmektedir "Veriler neden bu kadar önemli? Bu soru önemlidir, çünkü sadece bilgisayarları değil, insanları ve diğer organizmaları da hack'leyebileceğimiz noktaya ulaşırız. Bu günlerde bilgisayarları ve e-posta hesaplarını, banka hesaplarını ve cep telefonlarını hack'lemek hakkında çok fazla konuşma var ama aslında büyük veri aracılığı ile insanları hack'leyebilme olasılığı artıyor. Şimdi bir insanı hack'lemek için basit olarak iki şeye ihtiyacınız var. Çok fazla bilgi işlem gücüne ve özellikle temelde biyometrik veri olmak kaydı ile çok veriye ihtiyacınız var. Ne satın aldığım veya nereye gittiğimle ilgili veri değil. Ama bedenimin içinde ve beynimin içinde neler olduğuna dair veriler. Bugüne kadar henüz hiç kimse insanları hack'lemek için gerekli bilgiişlem gücüne ve yeterli veriye sahip erişemedi."[9] Ancak bu hiç bir zaman da erişemiyeceği anlamına gelmiyor. Harari, önümüzdeki 200 yıl içinde, büyük veriye sahip olanların beyinleri de hack'leyebileceğini öngörmektedir. Büyük veriye kimler sahip olacak, sorusuna ise devletler değil, büyük şirketlerin ya da dünyayı yöneten büyük ailelerin sahip olabileceğini iddia etmektedir. Harari'ye göre şu an yaşayan insanlar özgür düşünebilen, kendi başına karar verebilen son nesildir. Beyinleri hack'lenen gelecek nesiller, kendilerine empoze edilen şekilde yaşayacaklar ama aldıkları kararları kendi özgür iradeleri ile aldıklarını zannedecekler. Ben bir gelecek bilimci futurologist değilim, Harari'nin analizlerine elbette saygı duyuyorum. Ben de geleceğimizi belirleyecek en önemli gücün büyük veri olduğuna inanıyorum. Geleceğimizi büyük veriye sahip olacak güçlerin belirleyeceğine inanıyorum. Fransız siyaset bilimci Maurice Duverger, azgelişmiş ülkelerde demokrasinin gelişemeyeceğini, diktatörlüklerin kaçınılmaz olduğunu söyler. Şanslı toplumlar daha hoşgörülü ve ilerici diktatörlerle, şansız toplumlar ise kötü ve gaddar diktatörle yönetilir. Gelecekle ilgili de böyle düşünüyorum. Şayet şansımız yaver giderse büyük veri "iyilerin" eline geçer. Bu durumda mükemmel bir geleceğimiz olur. Ama tam tersi olur ve "kötülerin" eline geçerse de, öbür dünyadaki cehennemi bu dünyada yaşarız. [1] MAYER-SCHÖNBERGER Viktor, CUKIER Kenneth, Büyük Veri Yaşama, Çalışma ve Düşünme Şeklimizi Dönüştürecek Bir Devrim, Paloma Yayınevi, İstanbul, Mayıs 2013. [2] ÖZDOĞAN Ogan, Büyük Veri Denizi, Elma Yayınevi, Ankara, Temmuz 2016. [3] MAYER-SCHÖNBERGER Viktor, CUKIER Kenneth. [4] BARNARD Marr, Büyük Veri İş Başında 45 Yıldız Şirket Büyük Veri'yi Nasıl Kullandı?. Kapital Medya, İstanbul 2016. s. 12 [5] ÖZDOĞAN Ogan, [6] ÖZDOĞAN Ogan, [7] MAYER-SCHÖNBERGER Viktor, CUKIER Kenneth. [8] MAYER-SCHÖNBERGER Viktor, CUKIER Kenneth. [9] HARARI Noah Yuval, Davoz 2018 Konuşması Teknoloji ilerledikçe hayatımıza giren kavramlar içinde son yıllarda en fazla duyduklarımızdan biri Endüstri Bu terim ilk kez 2011 yılında Hannover Dünya Endüstri Forumu’nda kullanıldı. Endüstri dördüncü sanayi devrimini ifade ediyor. Peki 4’e kadar nasıl geldik, önceki versiyonlar nelerdi? sonra sırada ne var? Yüzyıllar boyunca insanlar ihtiyaçlarının bir kısmını doÄŸada hazır bularak, bazılarını da bir ÅŸeyler üreterek karşıladılar. Üretimi elle, yani sadece insan gücüyle veya hayvanlar yardımıyla yaptılar. Daha sonra üretimde kullanacakları araçları da ürettiler ve bu araçlar yardımıyla üretimlerinin kalitesini artırdılar, süresini düşürdüler. İnsanoÄŸlu bir ÅŸeyleri keÅŸfettikçe, öğrendikçe üretimde kullandığı “teknoloji” de hep geliÅŸti. GeçmiÅŸten tamamen farklı olarak üretim yapılmasına olanak saÄŸlayan teknoloji ilerlemelerine sanayi devrimi diyoruz. İlk büyük teknolojik atılım, yani diÄŸer bir deyiÅŸle ilk sanayi devrimi 19. yüzyılın baÅŸlarında yaÅŸandı. Birinci Sanayi Devrimi Mekanik Üretim İlk sanayi devrimi, buhar enerjisinin kullanımı ve üretimin mekanik hale getirilmesiyle gerçekleÅŸti. Devrimden önce buhar enerjisi biliniyordu. Buhar makinesi 1769 yılında İskoç James Watt tarafından icat edilmiÅŸti. Buhar enerjisinin endüstriyel amaçlarla kullanılması, insan emeÄŸinin verimliliÄŸini arttıran en büyük atılım oldu. Buhar ve kömür gibi kaynaklar makine kullanımını daha uygun hale getirdi. Makineler, daha hızlı ve daha kolay üretim yapılmasına olanak saÄŸladı, bu da zincirleme olarak birçok yeniliÄŸin yolunu açtı. Daha fazla çeÅŸitte ve sayıda mal üretimi baÅŸladı. Özellikle tekstil ve ulaşım sektörleri büyük deÄŸiÅŸime uÄŸradı. Birinci sanayi devrimi, tüm insanlığın olmasa bile bazı insanların yaÅŸam standardını iyileÅŸtirdi. İkinci Sanayi Devrimi Seri Üretim 20. yüzyılın başında elektrik en önemli enerji kaynağı haline geldi. ElektriÄŸin kullanım ÅŸekli, su ve buharın kullanımından daha kolaydı. Makinelerin bazılarının da taşınabilir hale gelmesini saÄŸladı. Bu dönem aynı zamanda üretim tesislerin verimliliÄŸini ve etkinliÄŸini arttıran yönetim sistemlerinin doÄŸduÄŸu dönemdi. Önceden her iÅŸ, bir işçi tarafından baÅŸtan sona kadar götürülüyordu. Amerikalı makine mühendisi Frederick Winslow Taylor’un ortaya koyduÄŸu bilimsel yönetim ile her işçi bir iÅŸin kendisi için belirlenmiÅŸ bir kısmını yapmaya baÅŸladı. Bu sistem insan emeÄŸinin verimini bir kez daha artırdı. İş başına ücretten saat başı ücrete geçildi. Montaj hatları kuruldu ve malların seri üretimi yaygınlaÅŸtı. Ford Motor Company River Rouge Fabrikası Amerikalı otomobil firması Ford’un kurucusu Henry Ford, bu prensipleri otomobil üretimine taşıdı. Önceden bir iÅŸ postasında bütün bir otomobilin üretimi yapılırken araçların üretim bandında iÅŸlerlerken her çalışma postasında bir üretim aÅŸamasının gerçekleÅŸtirilmesine geçildi. İkinci sanayi devrimi en çok otomotiv ve kimya sektörlerini etkiledi. Üçüncü Sanayi Devrimi OtomatikleÅŸtirilmiÅŸ Üretim Bu devrim, elektronik ve bilgisayar teknolojilerinin icat edilmesi sayesinde 20. yüzyılın ortalarında gerçekleÅŸti. Fabrikalarda üretim otomasyonu uygulanmaya baÅŸladı. Transistör ve entegre devre gibi elektronik cihazların icadı ve üretimi, makineleri daha da otomatikleÅŸtirmeyi mümkün kıldı. Elektronik donanımların kullanımı yazılım sistemlerinin doÄŸuÅŸuna yol açtı. Artan rekabet ve maliyetleri azaltma baskısı, montaj operasyonlarının düşük maliyetli ülkelere taşınmasına neden oldu. Üretimin daha geniÅŸ bir coÄŸrafyaya yayılması da tedarik zinciri yönetimini doÄŸurdu. Günümüzde mevcut teknolojimizi kullanarak tüm üretimi otomatikleÅŸtirebiliyoruz. Robotlar birçok görevi insanların yerine gerçekleÅŸtiriyorlar. Hatta iÅŸleri insanlardan çok daha hızlı ve yorulmadan yapabiliyorlar. Ancak hala üretim sistemleri, bir noktada insan girdisine ve müdahalesine ihtiyaç duyuyor. Dördüncü Sanayi Devrimi Endüstri Dijital Dönüşüm Yeni teknolojilerin geliÅŸmesi, yeni bir endüstriyel devrimin tetikleyicisi haline geldi. EÄŸer baÅŸarabilirsek 21. yüzyılda insanlık olarak dördüncü sanayi devrimini gerçekleÅŸtirerek endüstri geçeceÄŸiz. Gündemimizde “nesnelerin interneti” internet of things var. Yani araçların hepsinin internete baÄŸlı olması ve insanların girdisine, müdahalesine gerek duymaksızın birbirleriyle iletiÅŸim içinde çalışmaları, üretim otomasyonunda bir sonraki adım. Dördüncü sanayi devrimi, insan müdahalesi olmadan bağımsız bir ÅŸekilde bilgi alışveriÅŸi yapabilen, eylemleri tetikleyebilen ve birbirini kontrol edebilen akıllı makineler, depolama sistemleri ve üretim tesisleri dönemi olacak. Bu bilgi alışveriÅŸi bugün bildiÄŸimiz gibi araçların veya makinelerin endüstriyel interneti ile mümkün olmakta. Endüstri temel unsurları ÅŸunlar Siber-fiziksel sistem Bilgisayar tabanlı algoritmalar tarafından çalıştırılan mekanik araç interneti IoT Elektronik algılama, tarama ve izleme özelliklerine sahip makinelerin ve araçların birbirine baÄŸlı olmaları.Bulut biliÅŸim Uzaktan eriÅŸimBiliÅŸsel hesaplama Yapay zeka kullanan teknolojik platformlar. BeÅŸinci Sanayi Devrimi – Endüstri BaÅŸta da belirttiÄŸim gibi Endüstri konuÅŸulmaya baÅŸlayalı henüz 10 yıl bile olmadı ki dönüşümün henüz başındayız, tamamlamaktan çok uzağız. Yine de ÅŸimdiden vizyonerler bir sonraki devrimi öngörüyorlar. Endüstri insan ve makinenin entegre olma, verimliliÄŸi artırmak için birlikte çalışmanın yollarını bulma devrimidir. Bu devrimde üretim süreci daha da iyi otomatikleÅŸecek, sahadan gerçek zamanlı verilere anlık olarak eriÅŸilebilecek. Teknolojik yenilikler gittikçe daha hızlı hale geldikçe, gelecekteki sanayi devrimleri hızlı bir ÅŸekilde birbirini takip edebilir. İlk üç sanayi devrimi yüzyıllara yayılmışken bundan sonrakiler sadece on yıllara yayılabilir. Son olarak; Endüstri aslında tam anlamıyla bir devrim niteliÄŸinde olmayabileceÄŸi, Endüstri bir ilerlemesi olabileceÄŸi de konuÅŸuluyor. Ki bu durumda bana göre yerine Endüstri desek daha doÄŸru olur. Devrim ve üretim yapısında devrim Devrim, bir toplumun yaşamında önemli işlevi olan kurumların hızlı ve geniş kapsamlı bir biçimde kökten değiştirilmesi ya da yenileştirilmesi, yeniden biçimlendirilmesi ya da belli bir alanda birdenbire gerçekleşen kökten değişiklik olarak tanımlanıyor. Devrimler sosyal ve kültürel alanlardan üretime dönük ekonomik alanlara kadar her alanda ortaya çıkabiliyor. Yukarıdaki tanımdan gidersek bazen devrimlerin belirli bir evrim süreciyle iç içe geçerek geliştiğini görüyoruz. Mesela birinci sanayi devriminden ikinciye geçiş birdenbire olmuş bir devrim değil. Bu iki devrim bir arada bir süre yaşadıktan birlikte var olduktan sonra ilki ortadan kaybolmaya yöneliyor ve onun sistemleri yerine ikincinin sistemleri geçiyor. Buna karşılık mesela Fransız devrimi çok daha kısa bir sürede gerçekleşmiş ve daha ani ve kökten değişikliklere yol açmış görünüyor. Dünya, bugün, Hannover 2011 Fuarında Almanların ortaya attığı Endüstri deyimiyle tanımlanan yeni bir sanayi devrimini konuşuyor. Üretim alanında şimdiye kadar biri tarım kesiminde üçü sanayi kesiminde olmak üzere 4 büyük devrim yaşandı. Önce kısaca bunlara bir bakalım. Tarım devrimi ya da neolitik devrim İnsan, binlere, bir başka deyişle neolitik döneme, gelinceye kadar avcı ve devşirici olarak yaşadı. Vahşi hayvanları eti ve postu için avladı, yabani meyveleri devşirip yedi. Ürettiği tek şey hayvan öldürmeye ve kendini savunmaya yarayan taştan yapılma ilkel silahlar ve üşümemek için giydiği ilkel kıyafetlerdi. Bunun dışında yalnızca bir tüketici konumundaydı. Doğaya hiç bir şey katmıyor, yalnızca doğanın verdiklerini alıp tüketiyordu. 10 binlerde insanın ilk kez yerleşik yaşama geçerek, tarım yapmaya ve hayvan yetiştirmeye başladığına ilişkin izler var. Çatalhöyük ve Hacılardaki kalıntılar, insanların buralarda yerleşip kentler kurduklarını, bitkileri ehlileştirerek tarımsal üretim ve hayvanları evcilleştirerek hayvancılık yapmaya başladıklarını gösteriyor. İnsanın tüketicilikten üreticiliğe geçişi çok büyük bir ekonomik devrimdir. Bu devrimin sonraki devrimlerden çok önemli bir farkı var İnsan ilk kez tüketicilikten üreticiliğe geçmiş bulunuyor. Buna tarım devrimi’ ya da neolitik devrim’ adı veriliyor. Bana sorarsanız bu devrimin adı üretime geçiş devrimi’ olmalıydı. Çünkü bunun ötekilerden ayırt edici farkı insanın üretime başlamasıdır. Birinci sanayi devrimi ya da Endüstri 1712 yılında Thomas Newcomen yeni bir tür buhar makinesi geliştirdi. Bu makinenin pistonu bir zincir yardımıyla bir kaldıraca, kaldıraç da su tulumbasına bağlanmıştı. Piston silindirin en üst noktasında iken silindirin içine gönderilen soğuk su buharı yoğunlaştırılıyor, böylece atmosferik basınç pistona aşağıya doğru kuvvet uyguladığında su madenden yükseliyordu. 1764 yılında bozulan Newcomen makinelerinden birini onaran James Watt, bu makineyi geliştirerek iki odalı ve supaplı hale getirdi. Bu odalardan biri sürekli sıcak, diğeri soğuk tutuluyordu. Watt 1781 yılında yeni mekanik aksamlar ekleyerek makineyi iyice geliştirdi. Bu yeni katkıyla buhar makinesi sanayiye uygulanabilir hale geldi. Bu şekilde geliştirilmiş buhar makinesinin 1700’lerin son bölümünde dokuma tezgâhlarında kullanılmasıyla üretim sürecinde çeşitli aşamaları tamamlayacak biçimde birbiriyle bütünleşmiş bir düzene geçilmesi birinci sanayi devrimi olarak kabul ediliyor. Tekstil sanayiinde başlayan bu değişim başta kimya sanayii olmak üzere diğer sanayi dallarına hızla yayıldı. Demiryolu ağının yaygınlaşması bu devrimin de yaygınlaşmasına yol açtı. Endüstri üretimin makineleşmesi ve elde edilen ürünlerin demiryolu ağlarıyla tüketim merkezlerine taşınması olarak tanımlanıyor. İkinci sanayi devrimi ya da Endüstri İkinci sanayi devrimi, üretim sistemlerinde elektriğin kullanılması ve elektrik gücünün montaj hatlarına kumanda etmesiyle ortaya çıktı. Elektrik gücüyle hareket eden üretim hattı ilk kez hayvan kesim işlemleri için ABD’de mezbahalarda kurulan sistemlerle başladı. Ama sistemin asıl uygulanışı Ford Motor Fabrikalarında kurulan seri üretim hatlarıyla oldu. Ford Motor Fabrikalarının otomobil üretiminde uyguladığı bu sistem, üretim ölçeğinin büyütülebilmesine ve dolayısıyla maliyetlerin ve fiyatların ucuzlamasına yol açtı. Bu fabrikalarda uygulanan teknikler o zamana kadarki iş yönetim modellerinin de yeniden yazılmasına yol açtı. Bu devrimin yarattığı ekonomik verimliliğin yaygınlaşmasında karayolu ağının yaygınlaşması önemli rol oynadı. Endüstri üretimin makineleşerek seri üretime geçilmesi ve üretilen malların demiryolunun yanı sıra karayolu ağıyla da tüketim merkezlerine ulaştırılması olarak tanımlanıyor. Üçüncü sanayi devrimi ya da Endüstri 1970’lere girerken algılayıcılardan alınan bilgiyi, bir program çerçevesinde iş elemanlarına aktaran mikroişlemci tabanlı programlanabilir mantık devresi geliştirildi. Ve bu sistemin üretim sistemlerine uygulanmasıyla üretim sisteminin otomasyonu mümkün oldu. Bu gelişme üretime insan katkısını oldukça düşürerek hatayı da minimize etti. Böylece 1970’lerin başından günümüze kadar gelen yeni bir sanayi devri başlamış oldu. Bu dönemde bilgisayar kullanımı, akıllı telefonlar, internetin yaygınlaşması üretimi her yönüyle geniş biçimde etkiledi ve biçimlendirdi. İletişim ve ulaşımdaki gelişmelerle, ticaret ve endüstri küreselleşti. Endüstri üretimde insan emeğinin en aza indirilmesi ve üretimin otomasyonu olarak tanımlanıyor. Buraya kadar saydığım devrimlerin iki özelliği var 1 Devrimler arasındaki süreler kısalıyor. Tarım devrimi ile ilk sanayi devrimi arasında yaklaşık 12 bin yıl süre geçti. Endüstri ile arasındaki süre yaklaşık 80 yıldır. Bu süre Endüstri ile arasında 120 yıl, Endüstri ile arasında 70 yıldır. 2 İnsan emeğine ihtiyaç azalıyor. Her bir sanayi devrimi üretim yapılırken bir önceki üretim sistemine göre insan emeğine olan ihtiyacın daha da azalmasını sağladı. Yeni bir sanayi devriminin eşiğindeki dünya Endüstri Dünya ekonomisinin küreselleşmesi en açık etkisini iki alanda gösterdi 1 Sermaye akımlarının serbestleşmesi, 2 Üretimin yer değiştirebilmesi. İlkinin sonucu olarak sermaye, en çok para kazanabileceği alanlara ve yerlere gitmeye başladı. İkincinin sonucu olarak da üretim en ucuza gerçekleştirilebileceği yerlere kaydırıldı. Üretimin en ucuza yapılabileceği yerler, ucuz emek ve sağlanan vergi kolaylıkları nedeniyle başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkeleriydi. 1980’lerden başlayarak ABD ve Avrupa sermayesi üretim merkezlerini bu ülkelere kaydırdılar. Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri bir süre Amerikalı ve Avrupalı firmaların üretim üssü olarak çalıştı. Halen de bu şekilde çalışmaya devam ediyorlar. Ne var ki artık bu ülkeler bu ürünleri kendileri de yapmaya yöneldiler. Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri, yavaş yavaş başkaları için üretim yapmaktan çıkmaya ve kendi markaları altında üretim yapmaya başladılar. Bugün yalnızca Çin mallarını satan çok sayıda internet satış sitesi var. Aşağıdaki tablo 2006 ile 2011 yılları arasında sanayi malı satış gelirlerindeki değişimi gösteriyor milyar USD, Kaynak Ali Rıza Ersoy On the Way to Industry March 2016 Ülke 2006 2011 Değişim % Euro Bölgesi 550 620 13 ABD 280 280 0 Almanya 190 220 16 Rusya 10 15 50 Çin 170 580 241 Tablo bize Çin’in sanayi malı üretiminde sergilediği çarpıcı gelişimi gösteriyor. Alman hükümeti bu gelişme üzerine Doğu’nun Batı’yı geçtiğini ve aranın hızla açılmakta olduğunu görerek 2011’de Hannover Fuarında Endüstri gündeme getirdi. Endüstri asıl olarak imalat sanayiinde bilgisayarlaşmanın en üst düzeye çıkarılması ve dolayısıyla üretimin yüksek teknolojiyle donatılmasını hedefleyen bir yaklaşım. Burada üç temel amaç güdülüyor 1 Üretimde insan emeğinin en aza indirilmesi ve bu yolla üretimdeki hataların ortadan kaldırılması. 2 Üretimin en üst düzeyde esnekliğe kavuşturulması ve bu yolla tüketiciye özel ürün yapabilme imkânının elde edilmesi. 3 Üretimin hızlandırılması. Bu amaçlara ulaşıldığında Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerinin ucuz emekle elde ettikleri rekabet üstünlüğü ortadan kalkacak. Üreticiyle tüketicinin anlaşması çok daha kolay olacak. Örneğin beyaz boya üzerine siyah puanlı desenleri olan bir otomobil isteyen tüketiciye, aşağı yukarı aynı fiyat kalıpları içinde kalınarak, özel üretim yapılması mümkün olacak. Üretim hızlanacak ve bu yolla siparişin beklenme süresi son derecede azalacak. Almanya tarafından ortaya atılmış olsa da bugün ABD ve diğer Avrupa ülkeleri de Endüstri üzerinde ciddi çalışma yapıyorlar. Sanayi devriminin Osmanlı devleti üzerindeki etkileri Nüfusu ve doğal zenginlikleriyle Osmanlı Devleti Avrupa malları için önemli bir pazar niteliği taşıyordu. Sanayi Devrimi sonrasında Avrupa’da ortaya çıkan arz fazlası üretim, kapitülasyonların da varlığından yararlanarak Osmanlı pazarlarını istila etmeye başladı. Sanayi devriminin yarattığı bu gelişmeden olumsuz yönde etkilenmemek için Osmanlı Devleti’nin gümrük vergilerini artırması ve Avrupa mallarına karşı yerli sanayiyi koruması gerekiyordu. Ne var ki kapitülasyonlar ve çeşitli antlaşmalar bu konuda adım atabilmek için önemli bir engel oluşturuyordu. Dolayısıyla sanayi devrimi, Osmanlı Devletini ve sanayisini olumsuz yönde etkiledi. İngilizler mevcut haklarla yetinmediler Osmanlı Devleti’nin uyguladığı ticaret yasaklarını kaldırtmak için çeşitli baskılar uygulamaya başladılar. Bu çabaları 1838 Ticaret Antlaşmasıyla sonuçlandı. Serbest ticaret hakkını elde eden İngilizler, Osmanlı pazarlarına mallarını rahatça soktular. Bu antlaşma daha sonra Avrupalı devletlere de yaygınlaştı ve Osmanlı devleti bir yarı sömürge konumuna geldi. Türkiye’nin sanayi devrimindeki yeri Osmanlı devletinin sanayi devrimine girememesinin temel nedeni Rönesans ve Reformun getirdiği aydınlanmaya ve dolayısıyla bilimsel atılıma girememiş olmasıydı. Türkiye, cumhuriyetin kurulmasından sonra Atatürk devrimleriyle aydınlanma dönemine girdi ve yavaş yavaş açığı kapatmaya yöneldi. Cumhuriyetin ilk yıllarında kamu iktisadi teşebbüslerinin atılımlarıyla başlatılan sanayileşme hareketi sonraki yıllarda özel kesime de yayılarak ve hızlanarak ilerledi. Türkiye, bir tarım ekonomisi olma konumundan sanayi ve ticaret ekonomisi olma konumuna geçti. Günümüzde Türkiye’nin ihraç ettiği ürünlerin yüzde 80’i sanayi ürünü olmakla birlikte bu ürünlerin hala yalnızca yüzde 3’ü yüksek teknoloji içeren mallardan oluşuyor. Bugün Türkiye’nin Endüstri ile arasında bir yerde olduğu kabul ediliyor. Endüstri eşiğinde Türkiye Sanayi devrimini sonradan yakalamış olmak bugün için büyük bir kayıp değil. Ama sanırım Endüstri diye adlandırılan yeni devrimi kaçırmanın maliyeti çok yüksek olacak. Endüstri eşiğinde iki mesele var. 1 Endüstri uygulamasının gerektirdiği robotları yapmak. 2 Yapılmış robotları satın alıp üretimi bunlarla yapmak. Bizim için geçerli konu ikinci başlıktaki konu. Yani, biz Almanya’da veya ABD’de ya da bir başka gelişmiş ülkede yapılmış olan robotları ve dijital makineleri satın alıp üretim tesislerimize monte edeceğiz. Bunların çalışma programlarını da yani softwarelerini satın alacağız, bu programlarla o robotların çalışmasını sağlayarak üretim yapacağız ve ürettiğimiz ürünleri satacağız. Yani bizim açımızdan Endüstri bu devrimin gerektirdiği makine, robot vb gibi araçları veya bunların çalıştırılmasına yarayan programları yapmak değil, bunları satın alıp kullanarak gerekli üretimi yapmak olacak. Kuşkusuz asıl parayı o makine ve robotları yapanlarla o programları yazanlar kazanacak. Bu makineleri, robotları ve programları alıp üretimi bu yöne kaydırmayı başaranlar da kazanacak. Çünkü anlaşılan o ki bir süre sonra bu yeni sanayiyle üretim yapan birimlerle eski sanayiyle üretim yapan birimler arasındaki fark terziyle konfeksiyon arasındaki fark gibi olacak. Türkiye açısından bu devrimin dalgalarına hazırlanmak gerekiyor. Bu açıdan birkaç önerimi sıralamak isterim 1 Sanayi odalarımızın önderliğinde yüksek kalitede eleman yetiştiren bilim liseleri kurulmalı. Bu liselerde öğrenciler bir yandan bu yeni sanayiye, bir yandan da onun gerektireceği programları kullanmaya adapte olacak şekilde yetiştirilmeli. Türkiye artık vakıf üniversiteleri yerine vakıf bilim liseleri kurmalı, devlet bunları teşvik etmeli. Bu okullarda üniversitelerin teknik alanlarında ders veren hocalar ders vermeli. Devlet, bu okullarda okuyacak öğrencilere burs vermeli. 2 Üniversitelerde bilim dallarına dönüş yapılmalı. İktisadi İdari Bilimler Fakültelerinde kontenjanlar hızla düşürülmeli. Çünkü bu bölümlerden mezun olanlara duyulacak ihtiyaç bu yeni devrimle hızla azalacak. Yeni düzende muhasebecilik, insan kaynakları uzmanlığı, işletmecilik gibi mesleklerin çoğu büyük ölçüde bilgisayar programları yoluyla yapılacak ve insana olan ihtiyaç azalacak. Biz bu bölümlerden bu kadar çok sayıda öğrenci mezun etmeye devam edersek bu mezunlar çalışacak iş bulmakta giderek daha fazla zorlanacaklar. 3 Endüstri aksine bütün iddialara karşın ister istemez işsizliği artıracak bir devrim. Robotlarla çalışan üretim birimlerinde mavi yakalılara ihtiyaç azalacak. Bu yeni oluşumda ancak program yazabilen, robotları ve makineleri yapabilen insanlarla programları kullanabilen insanlara yer olacak. Diğerleri sanayiden hizmetlere kaymak durumunda kalacak. O nedenle bu büyük dalgayı karşılayabilmek için geleceğin toplumuna yönelik eğitim değişikliğine gidilmesi gerekiyor. 4 Endüstri geçişle birlikte ortaya çıkacak işsizliği azaltabilmek için tarım ve hayvancılık politikalarını, bu alanlarda üretimi ve verimliliği artıracak biçimde ele almamız gerekiyor. Esasen o alanlarda da genetik biliminin gelişmesi ve uygulanması sonucu birçok devrim peş peşe geliyor. Yani yalnızca sanayi devrimi değil tarım ve hayvancılık devrimi de güncelleniyor. Tarım ve hayvancılık alanında Türkiye bırakın ileri gitmeyi geri gitmiş bulunuyor. Endüstri yaratacağı işsizliği azaltmak ve yeni tarım ve hayvancılık devrimine ayak uydurabilmek için bugünden tarım politikamızı baştan aşağıya ele almamız gerekiyor. 5 Bütün bunları yapabilmek için başımızı inşaattan kaldırıp çevremize bakmamız gerekiyor. Sanırım yenilenme inşaata odaklanmış gözlerimizi çevremize çevirmekle başlayacak. İlk adım bu. Türkiye’nin bir kez daha sanayi devrimini kaçırmamak ve onun etkilerinden olumsuz olarak etkilenmemek için ve binlerce yıl önce bu topraklarda başlamış olan tarım devriminde bugün yaşanan güncellenmeyi yakalayabilmek için eğitimde mutlak surette bilime yönelik reforma gitmesi gerekiyor. Bugün için Türkiye’nin önündeki en önemli yapısal reform olarak bu değişim uzanıyor. Sorgulayan, araştıran, analiz yapabilen bir kuşak yetiştirmek için yeterince geç kaldık. Bundan sonra kaybedilecek tek bir saniyemiz bile yok. Endüstri kelimesi aynı zamanda sanayi sözcüğü ile eş anlamı olarak değerlendirilir. Anlamasından ise hammaddenin işlenmesi ve bunun enerji haline getirilerek kullanılması şeklinde ifade etmek mümkün. Her sene gelişen teknoloji ile beraber endüstri daha güçlü hale gelirken, aynı zamanda günlük yaşamda birçok cümlede ile İlgili Cümleler Nelerdir?Her ülkenin mutlaka güçlü bir endüstrisi bulunur. Endüstri hammaddeyi almak suretiyle pek çok üretim sağlar ve aynı zamanda enerji elde eder. Bununla beraber endüstri ile ilgili amaca uygun olarak kullanılabilecek birçok farklı cümle ön plana çıkar. Hammadde ile beraber enerjinin geçirdiği aşamalar ve bu aşamalar üzerinden kullanım alanları endüstri kapsamında değerlendirilir. Böylece hem tek başına hem de cümle içerisinde endüstri kelimesi farklı yerlerde Endüstri Kelimesi Geçen Örnek CümlelerEndüstri kelimesi geçen birçok değişik örnek cümle ele almak mümkün. Özellikle üretim ve sanayi ile beraber, birçok açıdan günlük yaşamda yaygın olarak kullanılır. Tabii sadece günlük hayatta değil aynı zamanda önemli makaleler ve diploması açısından da belgelerde ön plana çıkar. ’Endüstriyel alanda ülkemizin gelişmesi gerekir.’’’Araba yatırım ve üretimi noktasında bu endüstri önemli bir yere sahiptir.’’’Bir ülkenin geleceğini Taşıyan en önemli unsurlar içerisinde endüstri gelir.’’’Ben endüstri mühendisliği okuyorum.’’Öne çıkan Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi endüstri kelimesi cümle içerisinde kullanılabilir. Bununla beraber sanayi üzerinden eş anlamlı olarak aynı ifadeye sahiptir.

endüstri 4.0 ile ilgili cümleler