GERİDÖNÜŞÜM BENİM DOĞAYA GÜLÜŞÜM. Projenin Amacı: Proje, Türkiye’nin ve dünyanın geleceği olan çocuklarımız için çevre sorunları oluşturmaya başladı. Doğal dengenin korunması ancak çevrenin kirlenmesinin önlenmesi ile sağlanabilir. Bunun için de bilinçli nesiller yetiştirmek önemlidir. ÇeşmeOkul ve Kurum Projeleri Ayrıntılı Veri Sayfası. 22 Eylül Çeşme Weekend 5000 m. koşusu ndan kareler. Denizciler Çevreyi Temizliyor projesinden; okul çevresi temizliği. Denizciler Çevreyi Temizliyor projesinden; Boyalık Sahili temizliği. Aiaharalambos Kilisesi Belediye Güzel Sanatlar Sergisi ziyareti. Arama. Dosyalar. Kayıt Ol. Web de Öğren Yeni. İndirilme. Mesleki Çalışmalar - Seminer Çalışmaları. Mesleki Çalışma Öğretmen Raporları. [405] Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması. 17-06-2018. 2018 Haziran Seminer Çalışmaları başladı. Okul Öncesi, İlköğretim Okulları, İlkokul, Ortaokul, İmam Hatip Ortaokulu, İmam Hatip Liseleri ve Mesleki Teknik Liselerinin seminer takvimi aşağıda çıkarılmıştır. Türk videolarını kesintisiz bir şekilde izleyebilirsiniz. Seminer raporlarına konuların üzerine GezerGüvenlik hizmetleri, okul güvenliği faaliyetlerini 7 gün 24 saat sağlamakta olup, okul ve eğitim kurumlarının giriş çıkışlarını, çalışan personelin kontrolünü, kötü niyetli kişilere karşı çevrenin güvenliği, yangında ilk müdahale gibi hizmetlerde tam koruma sağlamaktadır.Öğretmen ve öğrencilerin Seminer Uzmanlık Alanı ve Tez Çalışması derslerini kodlayacak lisansüstü öğrencilerimizin dikkatine!!! Küçült Yazı Tipi Büyüt. 2021-2022 Bahar döneminde seminer, uzmanlık alanı ve tez çalışması dersini kodlayacak lisansüstü öğrencilerimizin öncelikle Bahar dönemi ders kayıtlarına kadar Bölümümüz öğretim qdmT7xT. Okul ve Çevre Güvenliği Araştırması Seminer Çalışması 2013-2014 mesleki çalışma konuları. 2013-2014 seminer çalışmaları. Okul çevre güvenliği araştırması. Kentsel alanlarda yaşam koşullarının getirdiği bir telaşla aileler, çocuklarının gelişimi ve eğitimi için onlara yeterli zamanı ayıramamaktadırlar. Dolayısıyla, bu gelişim büyük ölçüde çocuğun zamanının büyük bir kısmını geçirdiği okullarda tamamlanmaktadır. Konu ile ilgili olarak USAK Sosyal Araştırmalar Merkezi’nce hazırlanan raporun amacı, ülkemizde öğrenci ve eğitimcileri kapsayan şekilde okul ve okul çevresi güvenliğinin farklı boyutlarını tartışmak, bu sorunların nedenlerini incelemek ve oluşan güvenlik tehditlerine karşı çok sektörlü stratejiler geliştirilmesi yönünde öneriler sunmaktır. Raporun son kısmında yer alan Okul ve Okul Çevresi Güvenliği Eylem Planı, okul ve okul çevresi güvenliğinden sorumlu farklı aktörlere düşen rolleri tanımlamakta, öne çıkan sorunların çözümünde işbirliği yapılacak aktörleri uygulamaya yönelik şekilde ele almaktadır. Araştırma ayrıntılarının yer aldığı dökümanı aşağıdaki bağlantıyı tıklayıp indirebilirsiniz. Okul Çevre Güvenliği Etiketler 2013-2014 mesleki çalışmalar, araştırma, okul çevre güvenliği, seminer konuları Eklenme Tarihi 15 Haziran 2014 Forum İstatistikleri 9,248 İleti 1,890 Konu 22,371 Üyeler - Son Üye Makbuleay Son İleti "kişi borcu 5510" 26 Temmuz 2022, 134410 En son gönderilen iletileri göster Çevrimiçi Kullanıcılar Çevrimiçi 1,381 Ziyaretçiler, 11 Kullanıcılar - Bugün En Çok Çevrimiçi 1,490 - En Çok Çevrimiçi 14,841 25 Ağustos 2020, 155324 Son 360 dakika içinde aktif olan üyeler Makbuleay, Betül38, alisirtbas, Admin, Emirer, eysa, HABİBİNCE, Aydınlık, tayhan54, akandemir80, SeldaBekcan Seminer Dönemi Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması indir . Seminer Dönemi Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması indir Seminer Dönemi Okul Çevre Güvenliği Seminer Çalışması Seminer Dönemi Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması indir Bu sayfayı açmadaki amacım, Dağınık halde bulunan ve her kesime hitab eden bilgileri bir araya toplamaktır. Özellikle 5N1K soru ve cevaplarını doğru bir şekilde yansıtmaktır. Ayrıca başka bir amacım ise eğitimdeki eksiklikleri ve bilgi dünyasındaki yanlışlıkları gidermek. Ayrıca ilkokul ,ortaokul,lise kademelerinde hazırlanmış her türlü yazılı sorusu, test, konu anlatımı, etkinlik çalışmaları, zümreler, yıllık ders planı, günlük ders planı, deneme sınavları , ilkokuma harf grupları ve eğitim konusundaki tüm dosya ve materyal bankası oluşturmak için yola çıktık. YEŞİLBAĞ ADNAN ÖTÜGEN ORTAOKULU 2017 – 2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE SONU SEMİNER ÇALIŞMASI HAZIRLAYANLAR REHBERLİK KOMİSYONU ÖĞRENCİLERDE MATEMATİK KORKUSU a Öğrencilerin Matematik Korkusu Hayatın her kademesinde matematik bu kadar öneme sahipken, maalesef pek çok insan matematik denince şöyle bir çekinir ve ne kadar zor bir bilim dalı olduğundan bahseder. Matematik korkusu, iyi eğitilmiş bireylerin gelişmesinde önemli bir olgu olarak ortaya çıkar. Bu korku, insanların matematik yeteneklerinin ortaya çıkışını ve gelişmesini engelleyen önemli bir faktördür. Bugün bir çok öğrenci bu korku yüzünden sıkıntı çekmektedir. Okul öncesi eğitimden itibaren üzerinde durulması gereken bir konudur. b Matematik Korkusunun Kaynakları ABD´de yapılan bir araştırma bir çok öğrencinin aslında matematiği sevdiğini, matematiğin önemli kavradığını, başarmak istediğini, ve öğrencilerin % 25-45 arasında bir oranında matematiğin en sevilen dersler arasında olduğunu göstermiştir. Matematik korkusu ile diğer bilinen fobiler arasındaki fark, korkulan şeyin kendi fiziksel durumundan ziyade kişisel kavramlarına karşı duyulan bir korku olmasıdır. Matematiğin korkulması gereken bir şey olduğu fikri okulun ilk yıllarında başlar. Öğretmenler ve diğer insanlar, öğrencilere ileriki hayatlarında matematik yeteneğin önemini vurgularken aynı zamanda da zor olduğunu ve korkulması, çekinilmesi gereken bir ders olduğunu söylerler. Sebeplerden biri de öğretmen ile öğrenci arasındaki kopukluktur. Öğrenci, anlatılan konuyu anlayamamakta, öğretmen öğrencinin anlayabileceği şekilde konuyu anlatamamaktadır. Problem çözmede öğrenciler somuttan soyuta geçişte zorlukla karşılaşırlar. Öğretmenin burada devreye girmesi gerekir. Bir başka sebep ise toplumda matematiğin sadece çok zekilerin başarabileceği bir şey olarak lanse edilmesidir. Zaman baskısı altında öğrencilerin problem çözmeye, matematiksel sonuç çıkarmaya zorlanması başarısızlık için birebirdir. Bu sebeplerin sonucunda öğrenci kendini başarısız görmekte veya bu konuda yeteneğinin olmadığına inanmaya başlamaktadır. MATEMATİK KORKUSUNU AŞMA Matematik korkusu, kolay çözümleri bulunamayan ciddî bir problemdir. Öğrenciye okula başlamasının ilk yıllarında matematik sevgisinin kazandırılması, ileriki dönemlerde olumlu sonuçlar ortaya çıkaracağından, ilköğretimin ilk yıllardaki matematik eğitiminin önemi ağırlık kazanmaktadır. Bu konuda birinci derecede sorumluluk ve görev yine eğitim planlayıcılarına ve eğitimcilere düşmektedir. Bu korkunun üstesinden gelinebilmesi için bireye ve eğitiminde rol oynayan kişilere düşen görevler kısaca aşağıdaki gibi sıralanabilir Konuyu karmaşık hâle getirmeden öğrenciye sunmalı. Öğretmen konuyu işlerken çok rahat olmalı. Konuya hakim olmalı. Öğretmen, öğrenciler arasında aşırı rekabete mani olmalı. Öğrencilere küçük gruplar halinde çalışmaları için olanaklar sağlamalı ki problem çözme tekniklerini kendi aralarında tartışsınlar ve sonuç çıkarabilsinler. Eğitimci yavaş öğrenenlere daha fazla şans tanınmalı. Rekabetçi sınıflarda başarısızlık, ya yetenek eksikliği ya da başarı için gerekli gayret sarf edilmediğinden ortaya çıkar. Öğrencinin hızını ölçen testlerden kaçınılmalı. Zaman telaşı öğrencide tedirginlik yapmaktadır. Öğrencinin gayreti ödüllendirilmeli. Öğretmen, sadece cevabın sonucuna değil, çözümün nasıl yapıldığına da bakmalı. Cevaptaki bütün işlemler değerlendirilmeli. Öğrenci asla azarlanmamalı. Matematik korkusu olan öğrencilerin aklından geçen en önemli şey de sınıf karşısında öğretmen tarafından hakarete uğramaktır. Öğrenciyi rencide eden bu hareket üç türlü karşımıza çıkar; ya duyarsız olan bir öğretmen tarafından sözlü hakarete uğrama veya sınıftan bir arkadaşının probleme karışması, yorum getirmesi ya da tahtada problem ile saatlerce uzun süre baş başa kalması şeklinde olur. Değerlendirmeyi, öğrencinin yıl içindeki durumu ile yapmak gerekir. Öğretmen dersi monoton bir şekilde anlatmamalı. Öğretmenin belli aralıklarda espriye yer vererek öğrencinin sıkılmasına zemin hazırlamamalı. Matematik bir ceza unsuru olarak asla kullanmamalı. "50 tane alıştırma yap" ve "Sizin hepinize sınavda zor sorular sorayım da görün gününüzü" tipinden cezalar ve tehditler yapılmamalı. Öğrenciye, matematiği nasıl anlaması ve çalışması gerektiği öğretilmeli. Matematiğin bir roman gibi okumakla öğrenilemeyeceği, öğrencinin yazarak ve düşünerek çalışması tavsiye edilmeli. Konu üzerinde kendince bir yorum getirmesi önerilmeli. Öğretmen, konuyu anlatırken günlük olaylarla bağlantı kurmalı; matematiğin kullanılabileceği alanları öğrencilerle tartışmalı. Öğrencinin zorlanacağı noktaları açıklıkla ifade etmeli. Öğrencinin kafasında soru kalmamasına özen göstermeli. DÜŞÜNCELER ve ÖNERİLER Her şeyden önce ilköğretimden itibaren çocuklarda soyut düşünme yeteneği kazandırılmalıdır. Öğretmenler öğrencilere gerçek anlamda matematiği sevdirmek için çaba sarf etmeli ve bunun için öğrencinin matematiği kavramasına yardımcı olmalıdır. Verilen bilgilerin günlük hayattaki kullanım alanları konusunda öğrencilere daha çok somut bilgiler aktarılmalıdır. Öğrenciye ezbercilikten uzak bir eğitim verilmeli ve anlatılan konuyu ileri de nasıl ve ne şekilde kullanacağı açıklanmalıdır. Öğrencilere verilen ev ödevleri, öğrencinin ezbercilikten uzak ve araştırma yapmasına yardımcı olacak şekilde verilmeli, derslerde verilen örneklere bakarak ezbere çözebileceği türden ödev vermekten kaçınılmalıdır. Matematik öğreniminde zorluk yaşayan öğrencileri dışlamak yerine öğrenciye ek bir ilgi gösterilmelidir. Dersler sadece sınıftaki birkaç öğrencinin katılımıyla işlenmemeli, tüm öğrencilerin katılımı sağlanmalı bunun için öğrencilere yardımda bulunulmalıdır. Öğretmenler, kendi davranışları ve derse yaklaşımları ile ilgili öğrencilere en az yılda bir defa anket düzenlemeli ve elde edilen bilgiler doğrultusunda davranışlarını geliştirmelidir. Öğrencilere matematik dilini kullanma, düşüncelerini bu matematiksel konuşma ile anlatma becerisi kazandırılmalıdır. Öğrencilerde var olan matematik korkusu ve matematik dersine karşı olan olumsuz düşünce anlayışı yok edilmeli, bu konuyla ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Öğretmen öğrencilere eşit davranmalı, anlamıyor diye öğrenciyle ilgilenmemek söz konusu olmamalıdır. Öğretmen matematik dersinde anlatımlarda dersi monotonluktan kurtarmalı, bunun için yeri geldiğinde esprilerle öğrencilerin dikkatini tazelemeli ve onların rahatlaması sağlanmalı, böylelikle de öğrencilerin anlamadıkları konuda rahatça soru sorabileceği bir ortam hazırlanmalı, bunları yaparken de öğretmen öğrenci diyalogunu dengede tutmalıdır. Öğretmen öğrencilerine alanında iyi olduğunu derse hazırlanışıyla hissettirmeli ve böylelikle öğrencilerin güvenini kazanmalıdır. TÜRKÇE EĞİTİMİ TÜRKÇE EĞİTİMİ ÜZERİNE ÖNERİLER Türkçe dersinin bir bilgi dersi değil, beceri ve alışkanlık dersi, anlatım dersi olduğu gözden uzak tutulmamalı, bütün etkinlikler okuma, dinleme, anlama, anlatma, yazma becerilerinin ve alışkanlıklarının geliştirilmesine yönlendirilmelidir. Bunun için “Türkçe öğretimi” yerine “Türkçe eğitimi” kavramını kullanıyoruz. Dilin kullanımında olumlu bir davranış değişikliği ve dönüşüm amaçlanıyor. Çünkü dil eğitiminde ezber bilginin hiçbir değeri yoktur. Metin incelemede, “Metin Basamakları”nın tümünü kullanmak gereksizdir. O günkü konuya uygun yanının incelenmesi yeterlidir. Böylece ders saatlerinin azlığı şikâyeti de ortadan kalkar. Dil bilgisi ve kompozisyon için ayrı ders saati ayırma alışkanlıklarından kurtulmalıyız. Dil bilgisi konuları metin işlenirken sarmal bir şekilde verilmeli, kompozisyon anlatım konuları da metinden hareketle tartışılıp, yazdırılmalıdır. Yazılı anlatım çalışmalarının değerlendirilmesinde, çalışmanın hangi yönüne şekil, dil ve anlatım, yazım ve noktalama, buluş-yaratıcılık vb. ne kadar puan verileceği konularında, ülke düzeyinde bir ortaklık yoktur. Bu yüzden çok öznel değerlendirmelerle, aynı yazıya farklı puanlar verildiği görülmektedir. Müfredat programının değerlendirme bölümünde puanlamanın ayrıntıları olmalıdır. Okuma ve dinleme, konuşma becerisinin gelişmesi, çocuğun yaşamının her evresindeki çalışmalarla olasıdır. Bunun için “her öğretmenin, bir Türkçe öğretmeni olma” ilkesi yaşama geçirilmeli, dille ilgili temel beceriler okullarda yalnız Türkçe öğretmenlerine bırakılmamalıdır. Bu durum okul kurullarında dile getirilmelidir. Her öğretmen odasında bir “Türkçe Öğretmenleri Kitaplığı”na gereksinim var. Ortaklaşa oluşturulan bu kitaplık derslere daha çok örnekle ve kaynakla girmemizi sağlayacaktır. Diğer öğretmen arkadaşların da yararlanmasına açık olmalıdır bu kitaplık. Türkçe dersinde kazanılan beceriler, eğitsel kol etkinliklerine, yarışmalara, tören ve bayramlara, sergilere, müsamerelere kaynaklık etmelidir. Üretilenler okul yaşamının değişik alanlarında kullanılmalıdır. Öğrencilere kitap ve edebiyat sevgisi, şiirden yola çıkarak aşılanabilir. Bu amaçla, müfredat programının anlatım bölümüne, 6., 7., 8. sınıflar için “seçme şiirler defteri tutma zevk ve alışkanlığı kazanmak” konu olarak konulmasına karşın, bu durum uygulamada görülmemektedir. Her Türkçe öğretmeni müfredat programı gereği, öğrencilerine seçme şiirler defteri tutturmalıdır. Yazı çalışmalarımıza, müfredat programındaki konuların tümünü uygulayarak, gereken önemi vermeliyiz. Öğrencilerimizi daha iyi tanıyıp, eksikliklerini belirlemek amacıyla, okuma, anlatım, “belirtke tabloları” düzenleyebiliriz. Böylece gelişim aşamaları ortaya çıkar. Öğrencileri, birbirlerinin kitaplıklarından yararlanmaya, evde kitaplık kurmaya, sınıf kitaplığını zenginleştirmek için katkıda bulunmaya özendirmeliyiz. Çok okuyan öğrencilerimizin okuma, yazma ve konuşma yönünden hızla gelişmesi buna bağlıdır. Kitap okumayı ödüllendirmeyi de bilmeliyiz. Öğrencilerimizden düzeylerini dikkate alarak, bireysel farklılıklara özen göstererek, kendi beceri ve yetenekleri oranında gelişmelerine yardımcı olmalıyız. Ders kitaplarındaki sıradan, düzeysiz metinleri yıllık plânlara almamalıyız. Seçkin, düzeyli, okurken zevk veren şair ve yazarlarımızın yapıtlarına yer vermeliyiz. Türkçe yazma oranı yüksek, özgün anlatımlı olanları seçmeliyiz. Ders kitabı bağımlılığını kenara itmeliyiz. Ders kitaplarındaki sorular, açıklamalar bizim temel noktamız olamaz. Kendimize ait sorularımız, anlatımlarımız, örneklerimiz olmalıdır. Sınıfta “demokratik eğitim” ilkesi en çok Türkçe dersinde hayata geçirilebilir. Konuşma, katılma, eleştirme, araştırma, öz güvenle anlatma, hoşgörülü olma, eleştirel dinleme alışkanlığı ancak, özgür fakat plânlı yönlendirilen bir Türkçe dersinde sağlanabilir. Türkçe dersi zümre toplantılarının gündemi, ders dışı etkinlikleri de kapsayacak şekilde geniş tutulmalıdır. Zümre toplantılarının, il ve ilçe düzeyinde yapılması, Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinin deneyimlerini paylaşmaları açısından önemlidir. Öğrencilere not alma, not tutma, özetleme, kitap tanıtma gibi temel araştırma ve bilgi edinme konularında özellikle “Güzel Konuşma ve Yazma” derslerinde uygulamalı eğitim yapılmalıdır. Kaynak araştırma, kaynak kullanma, yazılı metinler sonuna kaynak listeleme alışkanlığı, küçük sınıflardan başlayarak verilmelidir. Kaynak yazıları aynen kopya etme, kalıplaşmış cümleler kullanma alışkanlıkları kırılmalı, öğrenciler özgün yazmaya ve konuşmaya özendirilmelidir. Türkçe dersinde işlenen konular, Güzel Konuşma-Yazma programından çıkarılmalıdır. Çünkü tekrar aynı konuları işleme, öğretmen ve öğrenciye sıkıcı gelmektedir. Yukarıda önerilen konularda eksiklerimiz olduğu bir gerçektir. Bu eksikleri gidererek, Türkçemizin gereği gibi okunup, yazılmasını, kavranmasını, konuşulmasını sağlayabiliriz. EĞİTİMDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI İlköğretim okullarında öğretmenlerin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları, bir anlamda önemli bir disiplin sorunudur ve eğitim öğretim etkinliğinin yürütülmesinde büyük bir problem oluşturur. Okulda ve sınıfta, eğitsel çabalara engel olan davranışların tümü istenmeyen davranış olarak nitelendirilir. Dersin akışını bozan, hedef davranışlara ulaşmayı zorlaştıran veya engelleyen her davranış, istenmeyen davranıştır. Sınıfta istenmeyen öğrenci davranışları sadece eğitim öğretimi engellemez, bununla birlikte bazı fiziksel ve psikolojik huzursuzlukları da beraberinde getirir. İstenmeyen davranışlardan bazıları, en büyük etkisini davranışı yapan üzerinde gösterir ama bir kısmı bunun ötesinde öğretmeni, sınıfın tümünü ve dersi olumsuz etkiler. İstenmeyen öğrenci davranışları, öğrencilerin yaşları, cinsiyetleri, sosyo-ekonomik düzeyleri, psikolojik özellikleri gibi pek çok etkenlere bağlı olarak farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Davranışlar, zamana, mekana ve koşullara göre istendik ya da istenmedik özelliği kazanırlar. Yine aynı şekilde istenmeyen davranışların sıklığı da yaştan yaşa, öğretmenden öğretmene, dersten derse farklılık gösterebilmektedir. Derse devam etmeme ya da derslere geç gelme, derse hazırlıksız gelme, sınıfta uygun olmayan yer ve zamanda konuşma, arkadaşlarına, kendisine veya eşyalarına zarar verme, derste uzun süre hayal kurma ya da ders dışı bir etkinlikle uğraşma gibi davranışlar, sınıfta sıkça gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları olarak özetlenebilir. Ayrıca bu davranışların dışında temizlik ve görgü kurallarına uymama, sınavda kopya çekme, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma, öğretmenine ve arkadaşlarına kaba davranma, küfürlü konuşma, arkadaşlarını rahatsız etme, söz almadan konuşma gibi davranışlar da derslerde karşılaşılabilen istenmedik davranışlardandır. İstenmeyen davranışların ortaya çıkması, hem kaçınılmaz nitelikte doğal bir olaydır hem de uygun eğitim yaşantılarını kazandırmak için iyi bir fırsattır. İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN SINIFLANDIRILMASI Sorun Olmayan Davranışlar Kısa dikkatsizlikler, bazı öğrencilerin konuşması, ödev üzerinde çalışırken kısa ara vermeler gibi ortak davranış örneklerinden oluşur. Küçük Sorunlar Sınıf işlemleri ve kurallarına karşı olan davranışları içerir. Örneğin öğrencinin oturduğu yerden izin almadan kalkması gibi küçük, fakat rahatsızlık verici davranışlardır. Önemli Sorunlar Bu davranışlar eğitim etkinliğini bozan ve öğrenmeyi engelleyen davranışlardır. Bu gruptaki davranışlar çok ciddidir; ancak okul kuralları veya sınıf baskısı ile izole edilirler. Örneğin diğer öğrencilere şiddet uygulama veya kavga eylemi gibi. İSTENMEYEN DAVRANMIŞLARIN ETKENLERİ Herhangi bir okulda veya derslikte bir disiplin problemi çıkmışsa, bunun mutlaka bir nedeni vardır. Sınıf ortamında meydana gelen istenmeyen davranışların kaynakları öğretmenin, öğrencinin, sınıfın fiziksel yapısının, sınıfın içinde bulunduğu okulun, çevrenin uzak ve yakın sahip olduğu özelliklere göre değişiklik göstermektedir. Sınıftaki istenmeyen öğrenci davranışlarının önüne geçilebilmesi bu davranışların ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerin bilinmesine bağlıdır. Sınıf Dışı Etkenler Sınıf içindeki istenmeyen davranışların büyük bölümü sınıfın dışında yaşanan olaylardan kaynaklanmaktadır. Öğrencinin içinde yaşadığı çevre, aile ortamı ve okul, davranışlarının temel kaynağını oluşturur. Bu çevrede yaşayan insanların eğitim düzeyleri, öğrencilerin davranışları üzerinde önemli ölçüde etkilidir, dolayısıyla öğrencilerin davranışlarına yansıyarak sınıf içine taşınır. Eğer öğretmen, yalnızca sınıf içi davranış değişkenleri ile uğraşıp, sınıf dışı etkenleri göz ardı ederse başarıya ulaşması hem zor olur hem de kalıcı olamaz. Sınıf dışı etkenler; okul, çevre ve aile olmak üzere üç başlık altında incelenebilir. Okul Okulun fiziksel özellikleri, durumu, öğrenci sayısı, kuralları, yönetim yapısı gibi bir çok değişken sınıf içine yansıyarak öğrencilerin tutum ve davranışlarını etkiler. Eğitim- öğretim için gerekli olan materyal, araç, gereç ve kaynakların yokluğu ya da yetersizliği öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk eden diğer bir nedendir. Gottfredson ve diğerlerine göre okulun olumsuz davranışa yönelten bir yanı da kurallar ve olumsuz davranışlar konusunda yöneticilerin, öğretmenlerin farklı görüş ve uygulayışta olmalarıdır. Çevre Öğrencileri problem davranışlara sevk eden en önemli faktörlerden birisi okulun sosyal çevresidir. Okulun bulunduğu fiziksel, kültürel ve sosyal çevre öğrenci davranışları üzerinde büyük ölçüde belirleyici etkilere sahiptir. Öğretmenin, çevrede karşılaşılan bazı olumsuz davranışların sınıf ortamına girmesini önleyebilmesi için çevreyi tanıması, ekonomik, sosyal, kültürel geçmişini ve kaynaklarını çok iyi bilmesi gerekir. Öğrencilerin içerisinde yaşadıkları çevre, davranışlar üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bazen çevreyi değiştirmeden davranışları değiştiremezsiniz. Aile Aile öğrenci davranışının şekillenmeye başladığı, örnek alındığı, bazı temel davranışların kazanıldığı yerdir. Öğrenciler zamanlarının önemli kısmını ve ilk sosyalleşmelerini aile içinde tamamladıkları için, istenmeyen davranışların kaynaklarının ilk çekirdekleri de aile içinde atılmaktadır. Ailedeki birey sayısı, ailenin gelir ve eğitim durumu öğrenci davranışlarını etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Sınıf ortamında gözlenen istenmeyen öğrenci davranışlarının aileden kaynaklanan diğer bir nedeni ise anne-baba tutumlarıdır. Aileyle ilgili olarak öğretmenin aileyi tanıması ve aile ile ilişki kurması ortaya çıkabilecek bazı olumsuz davranışların önlenmesinde etkili olabilir. Sınıf İçi Etkenler İstenmeyen davranışların ortaya çıkmasında sınıf dışı etkenler kadar sınıf içi etkenler de önemlidir. Öğrenciyi istenmeyen davranışlara yönelten sınıf içi etkenler; öğretmen, öğrenci ve fiziksel ortam olmak üzere gruplandırılabilir. Öğretmenden Kaynaklanan Nedenler Öğretmen nitelikleri sınıf yönetiminin kalitesi ve başarısı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Etkili bir sınıf yönetiminde öğretmenin her şeyden önce yapması gereken ilk iş öğrencileri tanımak olmalıdır. Öğretmen hangi davranışın nerede ve nasıl yapılması gerektiğini, buna karşılık hangi davranışın nerede ve nasıl yapılmaması gerektiğini öğrencilere anlatmalıdır. İstenmeyen davranışların oluşmasında öğretmenlerin yetersizlikleri büyük rol oynamaktadır. Derste öğretmenin sürekli aktif, öğrencinin pasif olması, öğrencilerin dikkatini dağıtır. Öğretmenin öğrenci ile alay etmesi, öğrencilere kaba davranması, öğrenciler arasında ayırım yapması, öğrencilerle gerekli iletişimi kuramaması, öğretmenin toplumsal beceri eksikliğinden kaynaklanan istenmeyen davranışların ortaya çıkmasını sağlar. Ayrıca öğretmenin kişisel özellikleri, özgüven, tükenmişlik, başarısızlık korkusu vb durumlar, çocuklardan hoşlanmama ve özel sorunları evlilik vb. sınıf içi disiplin sorunlarının kaynağını oluşturabilir. Öğrenciden Kaynaklanan Nedenler Duygusal problemler yaşayan bazı öğrenciler, okul hayatının gerektirdiği sorumlulukları yerine getiremeyince, sınıfa ve okula uyum sağlamakta zorlanırlar. Bazı öğrenciler öğrenim yaşantılarında karşılaştıkları başarısızlıklar nedeniyle sınıfta dersi takip etmeyerek sürekli sınıfın havasını bozmaya çalışırlar. Öğrencinin, öğretmeni ve arkadaşlarıyla etkileşim düzeyinin düşük olması, sosyal becerilerde yetersiz olması, arkadaşının olmaması, okulu sevmemesi, sosyal doyumsuzluk içinde olması gibi pek çok neden öğrenciyi sınıf ortamında görmek istemediğimiz davranışlara itmektedir. Fiziksel Ortamdan Kaynaklanan Nedenler Sınıfın fiziksel koşulları, gürültülü ve kalabalık oluşu, ısı ve ışık durumu öğrenci performansı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Fiziksel açıdan kötü yapılandırılmış bir ortamda, öğrencilere eğitimin amacı olan istendik davranışları kazandırmak yani davranış değişikliği sağlamak kolay değildir. Sınıf düzeni gibi, öğrencilerin oturma düzeni de sınıf yönetimi ve eğitsel çabalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. İSTENMEYEN DAVRANIŞIN ORTAYA ÇIKMAMASI İÇİN KULLANILABİLECEK STRATEJİLER – ETKİNLİKLER 1-Öğrencileri Sürekli Olarak İzlemek Öğretmen ders esnasında gözleri ile sınıfın tümünü gözlemeli, öğrencilerin tümünü görebileceği yerlerde durmalıdır. 2-Öğrencileri Motive Etmek ve Motivasyonu Dersin Sonuna Kadar Sürdürmek Öğrencileri motive etmek için onlara aktif olma fırsatı verilmeli, öğretmen merkezli öğretim yöntemleri terk edilmeli, mümkün olduğunca fazla öğrenciye söz hakkı verilmelidir. 3-Öğrencilerin İlgilerini Anlamak ve Derse İlgiyi Arttırmak Öğretmen iyi bir gözlemle öğrencilerinin ilgi düzeylerini keşfetmeye çalışmalı, ilginin dağılması ve sıkılma belirtilerinin görülmesi durumunda güncel bir konuyu tartışmak, mantık ve zeka oyunlarını kullanmak, birkaç dakika serbest faaliyet yapmalarına izin vermek vb. gibi bazı şeyleri kullanarak ilgilerini yeniden kazanmaya çalışmalıdır. 4-Sınıf Kurallarını Tespit Etmek Öğretmen, öğrencileriyle tanıştığı ilk derste öğrencilerinden beklediği davranışlarla ilgili açıklamalar yapmalı, kurallar koymalı ve bu kuralların neden gerekli olduğu konusunda tatmin ve ikna edici açıklamalar yapmalıdır. İSTENMEYEN DAVRANIŞLAR KARŞISINDA GÖSTERİLMESİ GEREKEN ÖĞRETMEN TEPKİLERİ 1-Sorunu Anlamak İstenmeyen öğrenci davranışları karşısında, öğretmenin yapması gereken ilk iş, sorunu anlamak olmalıdır. Sorunun doğru bir biçimde anlaşılması, doğru bir yaklaşımla çözülmesi için ön koşuludur. Davranışı anlamak, mevcut sorunların nedenlerini tanımlamanın ötesinde, gelecekte ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışların kestirilmesi açısından da gereklidir. 2-Görmezden Gelmek İstenmeyen davranış o an için hemen olup bitiyorsa, süreklilik göstermiyorsa görmezden gelinebilir. Ancak öğretmen, görmezden geldiği davranışı pekiştirmekten kaçınmalıdır. Çünkü, istenmeyen bir davranışta bulunan öğrenci, bu davranışının öğretmen tarafından görmezden gelinmesiyle bunun kabul edilebilir bir davranış olduğunu düşünerek aynı davranışı tekrarlayabilir. Öğretmen tekrarlanan bu davranışı da görmezden gelirse, istenmeyen davranışların pekişmesine neden olur. Bu yöntemin dikkatli kullanılması gerekir. Aksi takdirde öğrenci yaptığı yanlış davranışın öğretmen tarafından tasdik edildiği yanılgısına düşebilir. Görmezden gelme yöntemi, dikkatli kullanılmadığında ciddi sorunlara yol açar. Önemli davranış problemlerini görmezden gelme ile ortadan kaldırmak mümkün olmadığı gibi, sorunun ağırlaşmasına da neden olur. 3-Uyarmakİstenmeyen davranışı yapan öğrenciye, davranışının kabul edilemez olduğu çeşitli uyarılarla hissettirilebilir. Öğretmen vücut dilini kullanarak, dokunarak, sözle doğrudan veya dolaylı olarak soru sorarak, söz hakkı vererek veya sözü doğrudan doğruya istenmeyen davranışa getirerek öğrenciyi uyarabilir. 4-Derste Değişiklik Yapmak Sınıfta öğretmenin sürekli aynı yöntemleri kullanması, kendinin aktif, öğrencilerin ise pasif olması, dersin sıkıcı bir hal almasına ve öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Dikkati dağılan öğrencilerin istenmeyen davranışlara yönelmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışlar, dersin işlenişinde, öğretim yöntemlerinde, araç ve gereçlerde değişiklikler yapılarak ortadan kaldırılabilir. 5-Sorumluluk Vermek Yapacak bir işi olmadığını düşünen veya işi kendisine ilginç gelmeyen öğrencinin istenmeyen davranışlara yönelmesi doğaldır. Bu durumda ona kendisini meşgul edecek bir iş vermek ya da işini kendisine daha ilginç gelecek başka bir işle değiştirmek, istenmeyen davranışların önlenmesi konusunda yararlı bir yöntemdir. Öğrencilerini tanıyan, onlar hakkında bilgi sahibi olan bir öğretmen öğrencilerine sorumluluklar verir. Sınıf başkanlığı yapmak, araç gereç getirip götürmek, ödevleri kontrol etmek gibi sorumluluklar alan öğrenci kendi davranışını kontrol ederek istenmeyen davranışlara yönelmez. Uygun ve anlamlı etkinliklerle sorumluluk verilen öğrenciler, istenmeyen davranışlara yönelecek zamanı bulamazlar. 6-Öğrenciyle Konuşmak Yapılan bütün uyarılara rağmen öğrencinin davranışlarında bir değişiklik görülmüyorsa, sorunun öğrenci ile konuşulmasında yarar vardır. İstenmeyen bir davranış görüldüğünde hemen sıcağı sıcağına öğrenciyle ders içinde veya ders dışında, davranışının nedenleri ve sonuçları hakkında konuşulabilir. 7-Okul Yönetimi, Aile ve Rehber Uzman İle İlişki KurmakBazı sorun davranışların boyutları, öğretmenin üstesinden gelemeyeceği kadar büyük olabilir. Böylesi durumlarda öğretmenin okul yönetimi ve rehberlik servisi ile işbirliği yapması gerekir. Öğretmen sınıf içinde sıkıntı yaratan, eğitim öğretimi engelleyen davranışlarla baş edemediği durumlarda okul yönetimi, aile veya bir uzmandan sorunun çözümü için yardım isteyebilir. 8-Ceza Vermek Diğer yöntemleri kullanmasına rağmen öğretmen hâlâ öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş edemiyorsa, göstermesi gereken en son tepki ceza vermek olacaktır. Ceza, davranışla orantılı olarak, o davranışın yinelenmesini engelleyecek şekilde uygulanmalı, bunun için de öğrenci neyi, nasıl yaptığı için ceza aldığını bilmelidir. Neden ceza aldığını bilmeyen öğrencinin eğitimin amaçları doğrultusunda istenen davranışları göstermesi mümkün değildir. Etkili bir sınıf yönetiminde cezanın yeri olmamalıdır. Çünkü ceza davranışı zayıflatır ya da belli bir süre için durdurur. Baskının ortadan kalkmasıyla istenmeyen davranış aynen tekrar eder. Ceza, davranış değişikliğine neden olmaz. Diğer bir deyişle istenmedik bir davranışı istendik yönde değiştirmez. İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş edebilmek için öğretmenlerin sık sık başvurduğu bir yöntem olan ceza, öğrenciler üzerinde bazı olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Aldığı cezanın etkisiyle öğrenci ya saldırgan davranışlar sergilemekte ya da içine kapanık bir öğrenci olmayı tercih etmektedir. Ceza vererek bir dizi sorunların ortadan kaldırıldığı düşünülürken, cezanın beraberinde birçok sorun getirdiğinin farkına bile varılamamaktadır. Sonuç olarak sınıf, eğitim öğretimin yapıldığı ortamdır. Sınıfta sınıf içi ya da sınıf dışı etkenlerden kaynaklanan bir çok neden öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk etmektedir. Her şeyin dört dörtlük gittiği, hiçbir istenmeyen davranışın olmadığı bir sınıfı hayal etmek bir bakıma gerçeği görememektir. Trafik kazalarını en iyi sistemlerde bile bütünüyle ortadan kaldırma olasılığının bulunmaması gibi, okullarda da disiplin sorunlarını bütünüyle ortadan kaldırmak olası değildir. Eğitim öğretim etkinliklerinden beklenilen verimin elde edilebilmesi iyi bir sınıf düzenini gerektirir. Öğretmenlerin olumsuz öğrenci davranışları ile başa çıkabilmesi için iyi bir sınıf yönetimi becerisine sahip olmaları gerekir. Sorun davranışların ortaya çıkmadan önlenmesi, öğrencilerin sınıf etkinliklerine katılımını artırır; öğretmenin enerjisinin ve zamanının önemli miktarını harcadığı istenmeyen davranışların ortaya çıkma olasılığını da düşürür. İstenmeyen davranışların en aza indirilmesi için öğretmen, yönetici ve ailenin ortak çaba içinde olmaları, olaylara anlayışla yaklaşmaları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap veren programlarla onların motive edilmesi gerekmektedir. Okul ve Çevre Güvenliği seminer çalışması bulmak isteyen siz değerli okuyucularımız için bu haber sayfasını derledik. Bu kapsada Okul ve Çevre Güvenliği ile ilgili anlık detay ve gelişmeleri bire bir olarak bulmak isteyen okuyucularımıza Okul ve Çevre Güvenliği örnekleri sunacağız. Bu kasamda Okul ve Çevre Güvenliği semineri ile ilgilide siz değerli okuyucularımız çalışmalarınızı aktarabilrisiniz. Şimdiden tüm öğretmenlerimize iyi çalışmalar dilerken Okul ve Çevre Güvenliği seminer çalışması için haber sayfamızın sonuna doğru ilerleyiniz. Siz değerli okuyucularımızda seminer çalışmalarıyla ilgili tüm soru görüş ve önerilerinizi yorumlar kısımından aktarabilirsiniz. Aşağıdaki bilgileri word dosyasına kopyalayıp dosya haline ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ 2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SEMİNER ÇALIŞMASI Hazırlayan Edip SEVİM Günümüzde toplumsal yaşam normlarındaki farklılaşmalar, sosyo-ekonomik yapıda yaşanan dönüşümler ve yükselen yaşam beklentileri, okullarda yeni güvenlik tehditleri oluşturmaktadır Okullarda farklı donemlerde tehdit olarak algılanan unsurlardaki değişim, oncelikle bu yeni yapının anlaşılmasınıgerekli kılmaktadır. Okullarda oluşan yeni risklerin ve guvenlik tehditlerininkapsamlı bir analizinin yanı sıra, bu tehditlerin en aza indirilmesindefarklı aktorlere duşen sorumlulukların tanımlanması elzemdir. Genel kanının aksine, okul guvenliğinin sağlanmasına yonelik uygulamalar, sadece şiddetin ve/veya sucun onlenmesine yonelik calışmalardan oluşmaz. Okul guvenliğinin aşamaları, okul ve cevresindeki fiziksel şartların dezavantajlı konumlarının giderilip, guvenli hale getirilmelerinden, cocuk gelişimi ve psikolojisi konusunda eğitimli personele; suc ve şiddet karşısında farkındalığın oluşturulmasından, oğrencilerin aileleri ile olan sağlıklı ve etkili bir iletişime kadar uzanan geniş bir yelpazede ele alınmalıdır. Bu raporun amacı, ulkemizde oğrenci ve eğitimcileri kapsayan şekilde okul ve okul cevresi guvenliğinin farklı boyutlarını tartışmak, bu sorunların nedenlerini incelemek ve oluşan guvenlik tehditlerine karşı cok sektorlu stratejiler geliştirilmesi yonunde oneriler sunmaktır. Raporun son kısmında yer alan Okul ve Okul Cevresi Guvenliği Eylem Planı, okul ve okul cevresi guvenliğinden sorumlu farklı aktorlere duşen rolleri tanımlamakta, one cıkan sorunların cozumunde işbirliği yapılacak aktorleri uygulamaya yonelik şekilde ele almaktadır. Güvenli okul, genclerin ve cocukların oğretmenlerden, okulyoneticilerinden ve okulda gorevli kişilerden veya akranlarından şiddet gormediği ve şiddet gorme korkusu yaşamadığı bir ortam olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanı sıra, okulun sosyal ortamı, tasarımı, ic donanımı ile butuncul bir guvenlik algısı sunması da guvenli okulun one cıkan unsurlarıdır. Okullardaki guvenlik algısı oğrenciler icin en az eğitim kadar onemli bir ihtiyactır. Ulkemiz eğitim kurumlarında verilen eğitimin başarılı olmasındaki en temel etkenlerden biri de eğitim – oğretimin sağlandığı mekanlar olan okulların guvenli ve emin ortamlar olmasıdır. Eğitim kalitesinin arttırılmasında, oğrencilere guvenli ve kendilerini ilgi ve yeteneklerine uygun şekilde ifade edebilecekleri ortamların sunulması, gercekleştirilmesi gereken en temel unsurdur. Okul ve okul cevresi guvenliği ve eğitim- oğretim başarısını karşılaştıran calışmalar, okulda suc ve eğitim başarısı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki ortaya koymaktadır. Ulkemizde her yıl pek cok oğrenci okul ve okul cevresinin fiziksel ve cevresel tasarımında yaşanan problemler nedeniyle guvenlik tehditlerine maruz kalmaktadır. Ulkemizde okul ve okul cevresinin tasarımı ve fiziksel guvenliğinin gelişmiş standartları yoktur. Bu durum cocuk ve genclerin sağlıklı ve guvenli ortamlarda eğitim – oğretim almasının onune gecmektedir. Toplumun değişen yapısı ve yaşam şartlarına paralel olarak, okullarda oluşan guvenlik tehditleri de farklılaşmaktadır. Okulun fiziksel guvenliği ve psiko-sosyal ortamının guvenli oluşunun yanı sıra, okulların şiddet, suca karışma ve madde bağımlılığı gibi unsurlardan da korunması onemlidir. Ulkemizde genel olarak şiddet, bireylerin birbirlerine fiziksel olarak zarar vermesi olarak algılanmaktadır. Fakat okullardaki mevcut şiddet, fiziksel şiddet, sözlü-duygusal- psikolojik şiddet, cinsel şiddet ve ekonomik şiddet farklı şiddet turlerini de kapsamaktadır. Şiddet ve suc oluşma sureclerinin dikkatle takibi ve bu cercevede farklı aktorlerin konu ile ilgili işbirliğine ihtiyac duyulmaktadır. İstanbul’da farklı okullarda gercekleştirilen araştırmalar, oğrenciler arası fiziksel şiddetin yaygınlığına dair net veriler sunmaktadır. Oğrencilerin % 50’si, bu calışmalar cercevesinde kavgaya karıştıklarını ifade etmişlerdir. Bu şiddet turune dahil olan oğrencilerin, kavga sonucu bir başkasını yaralama veya kendilerinin yaralanması durumu goz ardı edilemeyecek kadar ciddi boyutlardadır. Oğrencilerin, %15,4’u karıştığı kavgalarda kendisi fiziksel olarak yaralanırken, daha yuksek bir oranı %26,3 başkasını fiziksel olarak yaraladığını ifade etmiştir. Farklı calışmalar, oğretmen ve yonetici davranışlarının okullarda ortaya cıkan şiddet olaylarına da etkisi olduğuna işaret etmektedir. Oğrencilerin yaşları ve eğitim gordukleri sınıfl ar yukseldikce okul iklimini daha guvensiz olarak algıladıkları gorulmektedir. Benzer şekilde oğrencilerin okul icerisindeki farklı faaliyetlere katılımının ve ders başarılarının da oğrencilerin okul guvenliği algısını etkilediği gorulmuştur. USAK tarafından gercekleştirilen İstanbul Kent Guvenliği Projesi kapsamında uygulanan alan araştırması bulgularına gore, İstanbul’un 32 ayrı ilcesinde yaşayan mahalle sakinlerinin okulda öğrencileri tehdit eden en önemli tehlikeyi uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü arkadaş çevresi ve okul düzeninin ve okul çevresinin bozukluğu olarak tanımlamaktadır. Bu cercevede madde bağımlılığı gunumuzde ozellikle gencleri tehdit eden en onemli sorunlar arasında yer almaktadır. Yapılan araştırmalara gore madde kullanımı ve bağımlılığında en onemli risk grubunu 12–24 yaş arasındaki gencler oluşturmaktadır. Bu kitlenin buyuk bolumu ise orgun ve yaygın eğitim kapsamındadır. Okullarda şiddeti analiz etmeye yonelik merkezimizce geliştirilen İletişimsel Yaklaşım Modeli, pratik olarak şiddetin turleri ve davranış kalıplarında şiddetin dışa vurulan, farklılaşan karakteri uzerine odaklanmaktadır. Bu model, şiddetin birbirinden farklı ve karmaşık nedenlerinin incelenmesinde, kişiler arası ilişkiler ağından yola cıkar. Bu ilişkiler ağı basit şekilde okul icerisinde oluşan ve okulun sakinleri tarafından da kabul goren hiyerarşik ağlardır. Ozetle, elinizdeki rapor, okul ve okul cevresi guvenliğinin farklı boyutları haiz yapısının analiz edilmesinde farklı aktorlerin işbirliğine imkan tanıyan butuncul politikalar cercevesinde hareket edilmesinin onemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda rapor, cocuk ve genclerin farklılaşan ihtiyaclarına paralel şekilde değişen guvenlik algılarının yuksek tutulmasının, eğitim- oğretimin belirli standartlar cercevesinde tasarlanmış, sosyal ve psikolojik ortamı sağlıklı okullarda gercekleşmesi ile ilişkisini ortaya koymaktadır. Rapor ayrıca okul guvenliğinin, ulkemizde oluşturulacak eğitim- oğretim stratejilerinin temel başlıklarından biri olarak belirli standartlara kavuşturulmasını ve bu konuda farklı aktorlerle Milli Eğitim Bakanlığı arasında gercekleştirilebilecek olası işbirliklerine yonelik alternatifl eri tartışmaktadır. Kentsel alanlarda yaşam koşullarının getirdiği bir telaşla aileler, çocuklarının gelişimi ve eğitimi için onlara yeterli zamanı ayıramamaktadırlar. Dolayısıyla, bu gelişim büyük ölçüde çocuğun zamanının büyük bir kısmını geçirdiği okullarda tamamlanmaktadır. Kentsel alanlarda yaşam koşullarının getirdiği bir telaşla aileler, cocuklarının gelişimi ve eğitimi icin onlara yeterli zamanı ayıramamaktadırlar. Dolayısıyla, bu gelişim buyuk olcude cocuğun zamanının buyuk bir kısmını gecirdiği okullarda tamamlanmaktadır. Bu şartlarda okulun yetersiz kalan fiziksel ve sosyal onlemlerinden kaynaklanan kısıtlı okul ve okul cevresi guvenliği, cocuklar uzerinde tehlike oluşturmaktadır. Bu durum cocukları şiddet ve suca yoneltebilecek bir risk oluştururken aynı zamanda farklı guvenlik tehditlerine de kapı aralamaktadır. 2010/ 2011 eğitim- oğretim yılı itibari ile yaklaşık 16 milyon oğrenci ve 600 bin oğretmen eğitim – oğretim sureci icerisinde yer almaktadır. Rakamların buyukluğu, eğitim oğretimin kalitesi kadar bu surece dahil olan kitleye dair guvenlik tehditlerinin etki alanının da ne kadar geniş olduğunu da gozler onune sermektedir. Okul ve okul cevresi guvenliğine yonelik tehditler, yalnıza bu surec icerisinde yer alan cocuk ve gencleri değil, toplumun geniş bir kesimini, aileleri, eğitimcileri de yakından ilgilendirmektedir. Ote yandan cok yonlu yapısıyla okul ve okul cevresi guvenliğinin sağlanması geniş caplı stratejileri ve farklı aktorlerin işbirliğini gerektiren cok yonlu bir konudur. Okul ve okul cevresinde karşılaşılan farklı guvenlik tehditlerinin pek coğu okulun psiko- sosyal ortamı ve fiziksel durumu ile yakından ilişkilidir. Bu kapsamda, okulun psiko- sosyal atmosferi oğrencilerin yanı sıra aile yaklaşımını, okul yonetici ve eğitimcilerini, okulda gorevli personeli de kapsar. Okul psiko-sosyal ortamı, personelin mesleki gelişimlerini destekleyecek, paydaşların katılımını sağlayacak, ozel bilgilerin gizliliğini koruyacak ve cocukların akademik başarısını sağlayacak şekilde yonetilmelidir. Okulların psiko-sosyal ortamını besleyen ve sağlıklı bir eğitim ortamına zemin oluşturan unsurlar ise fiziksel ve mekansal unsurlardır. Durum tespiti acısından incelendiğinde, ulkemizde, okul cevresinde ve sınıfl arda fiziki ortamın ve cevresel tasarımın oğrencilerin guvenliğinin sağlanması ve korunmasına yonelik duzenlemelerine ilişkin ideal olculer ve standartlar henuz geliştirilmemiştir. Pek cok ulkede okul mekanlarının planlanması ozel bir uzmanlık alanı olarak kabul edilirken, Turkiye’de buna yonelik calışmalar henuz profesyonel anlamda yurutulmemektedir. Bu durum, her yıl eğitim oğretim donemi icerisinde pek cok oğrencinin okulların yetersiz, zaman zaman da tehdit unsuru oluşturan fiziksel ve cevresel koşulları nedeniyle zarar gormesine yol acmaktadır. Okul ve okul cevresi guvenliğinin sağlanması ve cok sektorlu cozum onerilerinin oluşturulması, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu USAK tarafından Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği USİDER sponsorluğunda gercekleştirilen İstanbul Kent Guvenliği Projesi’nde 2010 de geniş yer tutmuştur. Elinizdeki calışma, yukarıda sozu gecen okul guvenliğine dair konuların yanı sıra, şiddet, suca karışma ve madde bağımlılığı gibi onde gelen guvenlik problemlerine dair İstanbul Kent Guvenliği Projesi bulguları ve Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK verilerini de paylaşmaktadır. Rapor, İstanbul Kent Guvenliği Projesi’nde yer alan anket, uzman mulakatları ve calıştaylar yoluyla ulaşılmış bulgulardan hareketle, okul guvenliğinin sağlanmasına yonelik kapsamlı analizlere yer vermektedir. Raporun ilk bolumunde okul guvenliğinin unsurları, okulun ic ve dış fiziksel guvenliğine bağlı faktorler ve okulun psiko-sosyal ortamını oluşturan faktorler cercevesinde incelenmiştir. Bu kısımda sunulan guvenli okullar yaklaşımı, okul ve okul cevresi guvenliğini butuncul ele alan bir model olarak incelenmiştir. Raporun ikinci bolumunde şiddet, suca karışma ve madde bağımlılığı gibi okulları tehdit eden guvenlik problemleri analiz edilmiştir. Bu guvelik problemlerinin analizinde ulkemiz sosyal dokusuna uygun oneriler geliştirilmesi hedefl enmiştir. Raporun ucuncu bolumu, ulkemizdeki okullarda şiddetin boyutlarını ele almakta, sebeplerini incelemektedir. Raporun dorduncu bolumunde ise okulda suc ve şiddet gibi guvenlik tehditlerine yonelik farklı analizler ve bakış acıları tartışılarak sorunların cozumune yonelik alternatifl er sunulmuştur. Raporun son bolumunde, farklı bolumlerde ele alınan tartışmalar ve bulgular cercevesinde okullarda şiddeti analiz etmeye yonelik olarak tarafımızca geliştirilen İletişimsel Yaklaşım Modeli’ne yer verilmiştir. Raporun son bolumunde yer alan okul ve okul cevresi guvenliği eylem planı, okul guvenliğinin sağlanmasından sorumlu farklı aktorlere yonelik cok aktorlu stratejiler ve oneriler sunmaktadır.

okul ve çevre güvenliği seminer çalışması