netell. Binbaşı 1087 Mesaj. 05 Eylül 2010 00:52:23. Mesaj Linkini Kopyala. Şikayet. O şeyi düşünmemek için başka bir şey düşünülür. Sonra düşünmemek için düşündüğün o başka bir şeyi de, düşünmeyi bırakıp farklı bir şey daha düşünerek, böylece en başta düşünülmeyecek olan o şeyi de unutup çözüme Isı veren uygulamalara veda edin! Saçlarınızın kısa sürede uzamasını istiyorsanız, saç düzleştirici, maşa veya fön gibi uygulamalardan uzak durmalısınız. Çünkü, yüksek ısı saçlara zarar verir ve yıpratır. Saç şekillendiriciler olmadan yapamıyorsanız, önceden saçlarınıza ısıdan koruyucu saç bakım ürünleri nNftSli. Bu kadar çabuk uyuyakalmak genellikle sihirli bir büyüyü gerektiriyor, ancak tıpkı büyü gibi, pratikt yaptıkça 10 saniyede uykuya dalabiliyorsunuz. Aşağıdaki yöntemin tamamlanması 120 saniye sürüyor, ancak son 10 saniye süreye ulaşmak için bu yöntemi birkaç kez tekrarladığınız takdirde başarılı olacağınız söyleniyor. Askeri yöntem İlk olarak Sharon Ackerman tarafından bildirilen popüler askeri yöntem "Relax and Win Championship Performance" adlı bir kitaptan geliyor. Ackerman'a göre, ABD Donanması Uçuş Öncesi Okulu, pilotların 2 dakika veya daha kısa sürede uykuya dalmalarına yardımcı olmak için bir rutin oluşturdu. Pilotlar yaklaşık altı hafta sürdü, ancak işe yaradı. Hatta kahve içtikten sonra ve arka planda silah sesi gelirken bile uykuya dalmada başarılı oldular. Bu uygulamanın oturmak zorunda kalan insanlar için bile işe yaradığı söyleniyor! Askeri yöntem Ağzınızdaki kaslar dahil tüm yüzünüzü rahatlatın. Gerginliği gidermek için omuzlarınızı bırakın ve ellerinizin vücudunuzun yanına düşmesine izin verin. Nefes ver, göğsünü gevşet. Bacaklarınızı, uyluklarınızı ve baldırlarınızı gevşetin. Rahatlatıcı bir sahne hayal ederek zihninizi 10 saniye boyunca temizleyin. Bu işe yaramazsa, 10 saniye boyunca "düşünme" sözlerini tekrar tekrar deneyin. 10 saniye içinde uyuya kalmalısın! 60 saniye içinde nasıl uykuya dalınır? Nefes almanıza veya kaslarınıza odaklanan bu iki yöntem, düşüncelerinizi konu dışı bırakmanıza ve yatmanıza yardımcı olur. Bu saldırıları deneyen bir acemi iseniz, bu yöntemlerin çalışması 2 dakika kadar sürebilir. 4-7-8 solunum yöntemi Meditasyon ve görselleştirme güçlerini bir araya getiren bu nefes alma yöntemi pratikte daha etkili hale gelir. Hazırlamak için, dilin ucunu ağzınızın çatısına, iki ön dişinizin arkasına yerleştirin. Dilinizi her zaman orada tutun ve gerekirse dudaklarınızı temizleyin. 4-7-8 solunum bir döngü nasıl yapılır Dudaklarınızı hafifçe ayırın ve ağzınızdan nefes alırken boğucu bir ses çıkartın. Sonra dudaklarını kapat ve burnundan sessizce nefes al. Kafanda 4'e kadar say. Sonra nefesini 7 saniye tut. Ardından, 8 saniye boyunca bir ses ile nefes verin. Her döngünün sonunda çok uyanık olmaktan kaçının. Dikkatsizce uygulamaya çalışın. Bu döngüyü dört tam nefes için tamamlayın. Beklenenden daha erken gevşeme hissederseniz, vücudunuzun uyumasına izin verin. “Aklımı yitireceğim gerçekten. Demin ne anlattım ben?” Diye düşündü Ersin. Saatlerce araştırma yap, kitap, makale, blog oku, sonra da toplantıda onca insanın önünde sanki hiç fikrin yokmuş gibi bir iki şey gevele. Birden sinirlendi, “böylede son dakikada çağrılmaz ki insan. Dalmışım başka işe, kafam bambaşka bir yerde. Hazırlık yapıp gitseydim böyle olmazdı… “ Hazırlıklı olmak çok önemliydi onun için, doğrusu okul hayatında da, iş hayatında da bunun faydasını çok görmüştü. Öte yandan konu spontane konuşmalara geldiğinde gözüne far tutulmuş tavşan misali donup kalıyordu. Cevabını çok iyi bildiği bir soruya bile aklı dağınıkken, hazır hissetmiyorsa ya da o sırada gündemi farklıysa çok tuhaf cevaplar verdiği olmuştu, aynı demin yaptığı gibi. – Öff dedi, kime danışsaydı, nasıl çözebilirdi? Kravatını biraz gevşetti. Belki de kendimi böyle kabul etmeliyim ve daha çok hazırlık yapmalıyım dedi. Toplantıdan çıktıktan sonra çok Ersin’in çok sessizleştiğini fark etmişti ekip arkadaşı Funda. Ersin’in yüzü düşmüştü gerçekten. Funda – Ne oldu dedi? İstediğin gibi geçmedi mi? – Hayır. Keşke önceden bilgim olsaydı, çağırılacağımı bilsem böyle olmazdı. Acil bir gelişme olmuştu ve yönetim toplantısına daha önce araştırdığı bir konu ile ilgili kısa bir bilgilendirme yapması istenmişti. O sırada konuyla alakasız bir rapor için Excelde tablolar yapmaya çalışırken kafası bambaşka yerlerdeydi. Çağrılma sebebinin de tam olarak hangi konuyla ilgili olduğunu bilmediği için toplantıya giderken de herhangi bir şey düşünemedi. Funda – Bir öneride bulunabilir miyim dedi? Bir eğitim duydum, içeriği ilgini çekebilir bir bakmak ister misin? Aslında Ersin birkaç dakika önce beyninin bu kusurunu kabul edip akşam da evde biraz daha üzülmeyi planlıyordu. Merakla yüzüne baktı Ersin, daha önce Funda’yla bu konuyla ilgili konuşmuşlardı bu nedenle Funda problemin ne olduğunu çok iyi biliyordu ama o zaman bir çözüm bulamamışlardı. Funda bir link gönderdi. Ersin eğitimi inceledi, programın hedefleri onun geliştirmek istediği yetkinliğe uygun görünüyordu ama süresi çok kısaydı, “bu kadar önemli bir problemi bu kadar kısa sürede nasıl çözebilecekler ki?” dedi. Çok da umutlanmamakla birlikte kayıt yaptırdı. Kaybedecek çok fazla bir şey yoktu. Hafta sonu eğitim için gittiğinde 10 kişilik bir grup vardı. Eğitmen minyon, neşeli bir adamdı. Keyifli bir açılış ile başladı. İlk öğrendiği bilgi, beynini olduğu gibi kabul etmenin doğru bir yargı olmadığıydı. Beyin elastik bir yapıya sahipti ve beyin hücrelerinin şekli aslında alışkanlıklarımıza, düşüncelerimize göre şekillenebiliyordu. Eğitmen bu sırada bir slayt açtı. Planlar değersizdir, fakat planlama her şeydir. Dwight D. Eisenhower Çok doğru diye düşündü. Tam beni anlatıyor bu söz. Eğitmen – Hayatta ne yapıp yapamayacağınız beyninizi nasıl eğittiğiniz ile bağlantılı. Nöro bilimde bu konuda güzel haberler veriyor. Beyin elastiktir. Bir konuda iyi olmak istiyorsanız bu konu üzerinde çalışarak kendinizi geliştirebileceğiniz kanıtlandı. Matematikte kötüyüm, topluluk önünde konuşmakta kötüyüm diye bir şey yok, üzerinde çalışarak daha iyi hale gelmeniz mümkün. Bu sadece bir zaman meselesidir. Ortalama bir beyin, öğrenmek istediği yetkinlikle alakalı 20 defa uygulama yaparsa nöral bir bağ oluşturuyor. Bunu dar bir patika gibi düşünebilirsiniz. Varmak istediğiniz noktaya ulaşabilirsiniz bu yoldan, ama çok hızlı gidemezsiniz. Uygulamayı 40 defa yaptığınızda artık daha geniş bir yol haline gelmiştir, daha güvenle ve biraz daha hızlı yol alabilirsiniz. Uygulamaları 66 defa yaparsanız, artık çift şeritli yolu inşa etmişsiniz demektir, dedi.* Ersin, mantıklı buldu, daha önce de buna benzer bir bilgi okumuştu, ama nasıl yapacaktı bunu. Genelde eğitimlerde ne yapmalı sorusunun cevabı veriliyordu ama nasıl yapılmalı cevabını bulmak pek mümkün olmuyordu. Umarım bu eğitimde “nasıl” cevabını alabilirim diye düşündü. Eğitmen- Öncelikle stresli bir ortamda spontane bir konuşma yapacak olursanız bunu bir sunum gibi değil karşılıklı bir sohbet gibi düşünün dedi. Performans göstermeniz gereken bir durumdan öte karşılıklı konuşulacak bir ortam olduğunu düşünün ve anda kalın dedi. Yani, şimdi bana bir şey soracaklar ya bilemezsem, ya doğru cevap veremezsem diye düşünmeye başladığınız anda gelecek için endişeleniyorsunuz, bu düşünceler kortizon salgılamanıza sebep oluyor sonuçta da beyninizin işlemcisini yavaşlatıyor. Daha ortada hiçbir şey yokken endişe yüzünden algınız yavaşlıyor dedi. Stresin bir miktarı iyidir tetikleyicidir ancak seviyesi artarsa başarısızlık olasılığını arttırır. Peki, gelelim en önemli kısma Nasıl eğiteceğiz beyni? Bu eğitimi çok kısa tasarladım, uygulamaları öğrendikten sonra sizin değişmeyi ne kadar istediğinize bağlı olarak alacağınız sonuçlar değişecektir. Burada anlatacağım alıştırmaları alışkanlık haline getirerek 30 gün boyunca yapacaksınız. Size göndereceğim link üzerinden her gün çalışmalarınızı kaydedeceksiniz, bir gün bile kaçırmamalısınız. Her gün bir nöral bağ kuracağız ve 1 ay sonra hangi noktaya geldiğimize hep beraber bakacağız. Eğer bulunduğunuz duruma göre yetkinliğiniz en az %50 oranında gelişmezse paranız iade dedi. Ersin hafifçe gülümsedi, ama eğitmen pek şaka yapıyor gibi değildi. – Unutmayın sadece bilmek yeterli değil, uygulama yapmazsanız bu eğitimin hiçbir faydasını görmeyeceksiniz dedi. Ersin biraz rahatsız edici bir kehanet olduğunu düşündü. İlk alıştırma Elinize kalem ve kâğıt alın. Kronometreyi 2 dakikaya ayarlıyorum. Şimdi slaytta bir kelime göreceksiniz ve bu kelime size hangi kelimeleri çağrıştırıyorsa önünüzdeki kâğıda hızlıca yazmanızı isteyeceğim. Her şeyi yazın. Bu anlamlı bu anlamsız demeyin. Okunur olmasına gerek yok, yazdığınızı sadece siz bilin yeter. Kronometrenin alarmı çalınca yazmayı bırakın. Kendinizi akışa bırakın olur mu? Anlaşılmayan bir şey var mı? “Bir örnek verebilir misiniz” dedi, adının Gülnur olduğunu öğrendiği genç bir kadın. Tabii dedi, eğitmen. Mesela ekranda “Tabak” yazısı çıktı. Benim aklıma hemen gelen kelimeler, masa, sandalye, çatal, bıçak, mutfak, önlük, fırın… Sizin aklınıza bambaşka kelimeler gelebilir. Önemli olan ilk kelimenin çağrıştırdıkları üzerinden gitmek. Kalemleri aldılar ellerine. Slayt açıldı. “Telefon” ilk kelimeydi. Ersin nedense kendi kendine yapılan bir uygulama olmasına rağmen heyecanlandığını fark etti, hemen yazmaya başladı, süre dolduğunda 20 tane yazabildiğini gördü. Sayının çok az olduğunu düşündü. Hoca, – Uygulamanın ilk anlarında heyecanlanan oldu mu? dedi. Sınıfta gülüşmeler oldu. Birçok kişinin heyecanlandığını fark etti. “Böyle hisseden tek ben değildim demek ki ”diye düşünüp rahatladı. Kelime alıştırmasını üç hafta boyunca her gün 3 kelimeyle yapmalısınız dedi. Yazabildiğiniz kelime sayısı her gün artacaktır. Aslında burada olup olmanızla alakalı değil, beyin daha önce yapmadığı bir şeyi denediğinde ilk adımlar yavaş olacaktır dedi. Bu işlem 6 dakikanızı alacak. bu uygulamayı yapmak için küçük kâğıtlara belli eşyaların isimlerini önceden yazarak katlayın, ardından her gün içinden kelimeleri seçerek uygulamayı yapın.** Gelelim ikinci alıştırmaya*** Bu uygulamada ayağa kalkmanızı istiyorum ve odadaki eşyaları hızlıca parmağınızla işaret ederek, mesela perdeyi işaret edin ama farklı bir eşya adı söyleyin. Perdeyi işaret etti, yüksek sesle “masa” dedi. Masayı işaret etti ve “Sünger” dedi. Biraz tuhaf bir uygulamaydı, hızlıca düşünerek söylemek gerekiyordu. Önce işaret ettiği şeyi algılamalı ama onun adını değil başka bir şey söylemeliydi. Önceden ne söyleyeceğini düşünmemesi gerekiyordu. Ayağa kalktılar, 10 yetişkin bağıra çağıra bir şeyleri işaret edip başka bir şey söylüyordu. Komik bir görüntüydü. Ersin, sanki beynine hata yaptırmaya çalışıyor gibi hissetti Önce zorlandı sonra bir pattern oluşturdu. Meyvelerden gitmeye karar verdi. Hangi meyve olduğunu düşünmeyeceğim sonuçta dedi. Masayı gösterdi; muz dedi, sandalyeyi gösterdi; nar dedi. Eşyaları gösterip meyve isimleri söylüyordu. Rahatlamıştı, hızlıca söyleyebiliyordu artık. 2 dakika sürdü alıştırma. Bittiğinde çok neşeliydi tüm sınıf. Keyifli geçiyordu eğitim. Eğitmen gülümsedi, Kimler belli kalıplar kullandı? dedi, sınıfın büyük kısmı el kaldırdı. Yine gülüşmeler oldu. Eğitmen de gülümsedi tekrar, bu çok normal çünkü beyin bu şekilde çalışıyor dedi, en az enerji tüketmeye programlanmıştır. Sizi en çok geliştirmek gibi bir hedefi yok, en az enerji ile yapmanız gerekeni nasıl yapabilirsiniz diye düşünür ve kısa yollar geliştirmeye çalışır. Ancak bu uygulamada bir belirli bir düzen takip ederseniz gerekli yetkinliği geliştiremezsiniz. Ne yaptığınız kadar nasıl yaptığınız da önemlidir, dedi. Hadi tekrar yapıyoruz, zorlandığınızı hissediyorsanız harika! Doğru yerleri çalıştırıyoruz demek ki dedi. Tekrar ayağa kalktık, bağıra çağıra yine işaret ederek işaret ettiğimiz eşyadan farklı bir kelime söylediler. Bu sefer alıştırma yine 2 dakika olmasına rağmen yordu. Eğitmen bu uygulamayı da her gün yapacağız dedi. +2 dakika daha. Alıştırma 3*** Şimdi hayali bir hediye verme oyunu oynayacağız. Herkes yanındaki ile eş olsun dedi. Bu oyunu tek başınıza da uygulayabilirsiniz, eşli daha eğlenceli oluyor A ve B olarak ikiye ayrılın. A, B’ye hayali bir hediye paketi verecek. B açacak ve aaa.. bana …….. mı aldın? diyecek. Kendine ne alındığını daha önceden düşünmeyecek aklına gelen ilk şeyi söyleyecek. A da cevap olarak, Evet…….. istediğini biliyordum çünkü………… şeklinde kendiliğinden sohbeti devam ettirecek. Örnek verelim mi bir tane? Herkes kafa salladı. Eğitmen öndeki sarışın kadına elinde bir paket varmış gibi uzattı, Gülnur aldı açtı, aaa bana leğen mi aldınız! dedi. Sınıf gülüştü. Eğitmen gülümsedi evet leğen istediğini biliyordum, geçen gün de çamaşır makinanın bozulduğundan bahsetmiştin, görünce aklıma sen geldin hemen aldım dedi. Anlamıştı, karşılıklı bir rol yapma oyunu gibi, aynı zamanda bağlantılı ve anlamlı bir cümle kurması gerekiyordu. Uygulamaya başladılar, göründüğünden zor olduğunu düşündü. Eğitmen bu uygulamayı da günde en az 1 kere yapın olur mu, dedi. Şimdi sıra geldi son alıştırmaya Beynimizi bu şekilde eğittikten sonra yapacağımız diğer uygulama da spontane konuşacağımız durumlarda belli bir yapı üzerinden konuşmak dedi. Böylece bir başlangıç noktanız olacak ve neyi konuşacağınızı yapılandırmanız sizi rahatlatacaktır dedi. Ayrıca yapılandırılmış konuşmaların hatırlanma oranı yapılandırılmamışlara göre %40 daha fazla diye ekledi. Mesela bir soru soruldu diyelim, önereceğim yöntem SORUYU CEVAPLA olacak dedi. Ersin güldü, “başka ne olacaktı ki zaten” diye düşündü. – Yani Soruyu kısaca cevapla. merak ederseniz Cevabı ilgili bir örnekle detaylandır. Diyelim ikna etmeniz gereken bir konu, ya da bir problem ve çözümünü anlatacaksınız. Aşağıdaki sistematik ile ilerleyebilirsiniz. adım Problemi – Durumu söyle adım Çözümü anlat adım Faydayı anlat Denemek isteyen var mı dedi? Kimseden ses çıkmadı. Konuşma yapmayı bir tehdit olarak görmeyin, bir fırsat olarak görün. Kendinizi ifade edebilme fırsatı. Açıklama yapabilmek için, anlatabilmek için bir fırsat. Bu sözler biraz etkili oldu ki uzun boylu siyah tişörtlü bir adam kalktı. Adı Tuğrul’du. Eğitmen Tuğrul’a 1 ile 50 arasında bir sayı söyleyin dedi. Tuğrul 27 dedi. Eğitmen elinde 50 soru yazılı olan listede 27. soruyu yüksek sesle Tuğrul’a okudu ve sahneye geçerek 2 dakikalık bir konuşma yapmasını istedi. Ersin resmen buz kesti. En korktuğu şeydi. Umarım hepimize tek tek bunu yaptırmaz diye geçirdi. Soru İklimler insanların kişiliklerini etkiler mi? Sadece düşüncelerini iletmesi bekleniyordu, yine de çok gerilmişti. Tahtadaki S-C yöntemine göre bakarak konuşmasını düzenlemeye çalıştı Tuğrul. Önce problemi kendi cümleleri ile anlattı. Sonra iki örnek verdi. Ve konuşmasını bitirdi. Tuğrul’un yüzü gülüyordu. Uygulama sonunda eğitmen, – Kurgu işine yaradı mı sence, dedi. Tuğrul – Evet, çok dedi. En azından bir sonraki adımda ne anlatabileceğimi bildiğim için içim rahatladı, daha az strese girdim normalde iki kelimeden sonra ne söyleyeceğimi unuturum dedi. Eğitmen gülümsedi. Harika bu uygulamayı da her gün 2 soru ya da konu ile yapmalısınız. Toplam 2 dakika sürecek şekilde başlayın kendinize güveniniz geldikçe süreyi uzatmaya da başlayabilirsiniz. Süreyi uzatmaya başladığınızda tek bir konu da seçebilirsiniz. Çalışma sırasında konuşmanızı kaydetmenizi kesinlikle öneririm. Ancak aynı gün değil bir sonraki gün dinleyin. Daha iyi yapılandırabilmek için ne şekilde düşünmelisiniz bu konu üzerinde düşünün. Küçük bir not defteri tutarak gelişiminizi not edin. Böylece gelişiminizi kendiniz de net bir şekilde göreceksiniz. 1. ayın sonunda ilk konuşmanız ile 30 gün sonraki konuşmanız ve nasıl hissettiğiniz arasındaki farkı ölçün. Şimdi çalışma planımıza bakalım, dedi 1. Alıştırma Kelime Çağrışımı Süre 2 dk X 3 Önceden kelimeler hazırlanacak Kelime sayısı not edilecek 2. Alıştırma İşaret ettiğinden başka bir şey söyle Süre 2 dk Ön hazırlık gerek yok – 3. Alıştırma Hediye verme oyunu Süre 2 dk Ön hazırlık gerek yok – 4. Alıştırma Spontan Konuşma Uygulaması ve Bir Önceki alıştırmanın dinlenmesi Süre 2 dk X 2 konu İnternetten muhtemel sorular ve konular bulunabilir. Ses kaydı yapılırsa ve sonradan dinlenirse gelişim daha hızlı olacaktır. İyi noktalar not edilecek, Geliştirilecek noktalar not edilecek. Sonra son düşünceleri, yorumları, soruları aldı. Eğitim değerlendirme formlarını dağıttı. Oldukça memnun kalmıştı eğitimden. Yine de bu işin ciddi bir adanmışlık gerektirdiğinin de farkındaydı. Acaba 30 gün sonra dediği değişiklikler yaşanacak mıydı? Ertesi gün çalışmaya başladı. İlk hafta çok bir değişiklik yok gibiydi. İşaret etme uygulaması daha eğlenceli hale gelmişti Hata yapmaktan korkmamaya başlamıştı. 10. Gün spontan konuşmaları daha net şekillendirdiğini ve hızlı düşünmeye başladığını fark etti. 20 tekrara ulaşma ve uygulamanın biraz daha kolaylaşması 20. Gün konuşma konularını biraz daha karmaşık konulardan seçti, hatta işteki konuları küçük kâğıtlara yazarak katladı ve aralarından çekiliş yaparak sanki ona sorulmuş gibi konuşma çalışmaları yapmaya başladı. Bu uygulama bu konuda kendine güvenini çok arttırdı. 40 tekrara ulaşma 30. Gün 60 tekrara ulaştı, bu uygulamalara ara ara devam etmesi gerektiğinin de fark etmişti çünkü okuduğu bir araştırmada beyin “kullan ya da kaybet” mantığı ile çalıştığından yetkinliği kullanmazsa muhtemelen kaybedeceğini düşünüyordu. Sonuçta beynini spontane konuşmalar yapması için eğitebildi. Hazırlık yapıyordu ama hazırlıksız olduğu zamanlar için hızlı düşünme hazırlığıydı bu. Günlük iletişiminde çok daha etkili olduğunu gözlemliyorum. Ne söyleyeceğini düşünmek yerine iyice dinleyerek anlamaya çalışıyordu, nasıl olsa konuşacakları artık kendiliğinden dilinin ucuna geliyordu. Kaynaklar * Neuroscience of Learning – Britt Andreatta ** Etkili Öğrenme Teknikleri – Nursel Telman *** Matt Abrahams – Think fast, Talk Smart Olumlu düşünme, insanlara ne yazık ki doğumla bahşedilen bir yetenek değildir. Sonradan edinilen ve insanın yaşamı ile psikolojisini büyük ölçüde etkileyen bir yetenek olarak ifade edilmektedir. Olumlu düşünme için bir olaya ya da genel olarak hayata hep aynı noktadan bakmak yerine bir adım geriye çekilerek tablonun tümüne bakmak gerekir. Yaşamı boyunca pek çok insan, üst üste gelen problemler, olumsuz durumlar ve bu durumların yol açtığı psikolojik problemlerle karşı karşıya kalabilmekte ve tüm bu olumsuzlukları deneyimleyebilmektedir. Bu nedenle de artık hayata daha karamsar ve negatif olarak yaklaşabilmektedir. Fakat bu durum ne yazık ki insanın yaşamında daha çok olumsuzlukları getirmekle beraber, mutsuz bir hayat sürdürmesine neden olabilmektedir. Dolayısıyla sağlıklı bir bireyin yaşamını olumlu düşüncelerle geçirmesi, daha mutlu bir hayatın anahtarı olarak gösterilebilmektedir. Pozitif Düşünce Neden Önemli? Pozitif düşünmek, yaşamın sürdürülebilirliği açısından oldukça önemlidir. Bunun nedeni ise, negatif düşüncelerin psikolojik problemlerden ciddi sağlık sorunlara kadar hayatı pek çok yönde olumsuz olarak etkileyebiliyor olmasıdır. Günümüzde çoğu insan yaşamış olduğu kötü deneyimler, travmalar, stres ve bunun gibi pek çok olumsuz etken nedeniyle depresyona girebilmekte, panik atak ve kaygı bozuklukları yaşayabilmekte, stres kaynaklı sağlık sorunları ile karşılaşabilmekte, hatta ne yazık ki kansere dahi yakalanabilmektedir. Görüldüğü üzere bir insanın negatif düşünce yapısı neredeyse hayatına mal olabilmektedir. İnsan ne yaşarsa yaşasın, ne kadar büyük olumsuzluklarla karşılaşırsa karşılaşsın hayatın devam ettiğinin farkına varması önemlidir. Pozitif Düşünmek için Ne Yapmalısınız? Pozitif düşünmek için uygulanabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Örneğin; İnsanın hayata ve kendisine güvenmesi, Planlarında bazı değişikliklere gitmesi, Meditasyon yapması, Sabırlı olmayı öğrenmesi, Stres oluşturan durumlarda sahip olunan güzel şeylerin düşünülmesi, Pozitif düşünce şeklini öğrenmesi, Olayları akışına bırakması, anı yaşayabilmesi, Yaşamı bir öğrenme süreci olarak kabullenmesi, Farklı etkinliklerde bulunması, Yeni bir şeyler öğrenmesi, Düzenli olarak spor ve egzersizler yapması pozitif düşünmeye yardımcı olabilecek onlarca yöntemden bazıları olarak gösterilebilmektedir. Bu gibi yöntemler sayesinde bireyler yaşamına daha olumlu ve pozitif olarak yaklaşabilirken, bazı insanlar pozitif düşünmek konusunda ne yazık ki istikrarlı olamamaktadır. Bu gibi durumlarda ise mutlaka bir uzman psikologdan yardım alınması gereklidir. Psikologdan Destek Alabilirsiniz! Pozitif düşünme konusunda kendi kendine uygulamış olduğu yöntemlerle başarılı olamayan bireyler için en başarılı ve kesin sonuç alınabilecek olan başka bir yöntem ise, alanında uzman olan bir psikologdan profesyonel destek almasıdır. Psikologlar, bu gibi durumlarda hastalarının asıl problemlerini tespit ederek bir tedavi yöntemi belirlemekte ve kesin sonuçlar elde edebilmektedir. Genellikle psikologların bu alanda uygulamış olduğu tedavi yöntemi psikoterapi üzerine olmaktadır. Özellikle de bilişsel – davranışçı terapi yöntemleri, pozitif düşünmek için ideal bir yöntem olurken, bu süreçte danışanlar hayata karşı nasıl pozitif bir tutum sergileyeceğini öğrenebilmekte ve uzun vadede sağlıklı bir yaşamın temellerini atabilmektedir. kimi dem yavaş düşünenler tarafından yadırganan, düşünenin yüzeysel geçişleri itibarı ile sağlam duruş sergilemek için tekrarlanması gerekli aktivite. bir de hızlı yapmak var. kimi insanların düşü hızlı kası yavaş olabiliyor. kası hızlı olan insanlardan düşünü hızlandırmasını kimse beklemiyor. hızlı girizini görüp hızla yapmak vesair gibi meselelerle düşünmeyi örtüştürmek hem yanlış, hem de hızlı düşünmeyle örtüşmeyen bir davranış. lakin bir de hızlı okuma var, kursları filan var bunların, belki alakalıdır, bak bir sözlük. hızlı düşündükten sonra aksiyon da aynı hızla olmuyorsa işe yaramadığı gibi tehlikeli de olabilir. caddeden geçmek için aniden manevra yapan birey arabanın geldiğini görmesine ve geri çekilmesi gerektiğini bilmesine rağmen hala ileri adımlar atabiliyor da aklınızdan çok hızlı geçenleri dile getirmeye çalışırken "şimdi alıp, çikolata gelicem" gibi hiç de manidar olmayan cümlelere sebebiyet de psikolojide rash act symptom diye geçen geçmiyorsa da artık böyle geçsin gelen fikrin, diğer gelen bir fikirle sindirilmesi vardır ki tipik rahatsız insan modelini oluşturursunuz. 5 sn. içinde gerçekleşen şu sıralama izleyene hiç de normal insan modeli çizmez "önce gidip bi çay alayım" kalkılır, "ama önce şu yazıyı bitirim" oturulur, "şu el kremini..." kreme yönelinir, "ama şimdi yapış yapış..." geri çekilinir, "çiçeğe su dökeyim kurumuş" suya yönelinir, "su bitmiş getireyim" kalkılır, "ama yazı" geri oturulur, "gitmeyim telefonla isteyim" telefona yönlenilir, "elimi de yıkamam gerek" kalkılır... özetle doğru reaksiyon, doğru ifade, doğru sıralama ayn zmanda hzlı harket edemyorsanz sıkntı yaratbileneylem. zihnin algılama sonrası işleme hızına bağlıdır. lakin hızlı düşünen biri, dilini iyi kullanamıyorsa bu yeteneği ortamlarda pek bir işe yaramaz. anca test vs şekli uygulamalarda başarısı öne çıkar. hatta hızlı düşünen örnek insan figüründe, akla geleni kelimelere döküp tepki vermesi olayında, düşünsel işlev konuşma ritminin önüne geçeceğinden, örnek insanımız moron gibi bile görünebilir. bir nevi zeka denilebilir hızlı düşünme yetisine. fakat o içerdedir, herhangi bir dinamikle anca dış ortama aksettirebilir. oo adam çok zeki, süper espri yapıyor, çat diye lafı oturtuyor olayı, bu iki ayrı işlemi senkron götürebilmekten kaynaklanır. hizli kufretmek icin onkosuldur. hızlı düşünmek ve hızlı hareket etmek bazı zamanlarda hata yapma oranını artırsa da sizinle aynı hızda olmayan insanlarla çevrili bir yerde çalışıyorsanız sorun yaratabilmektedir. hızlı hareket etmeyi beraberinde cok hızlı oldugunuzdan agır kanlı insanlara katlanamakta cok seviyorum hızlı insanları iste ani karar verme, cabuk karar verme, sabırsız olma, bekleyememe, sebat edememe filan kimi kusurları da var. genetik olup, ozellikle sinir hucrelerinin birbirine yakin olmasiyla dogrudan alakali bir konudur. noronlar arasindaki sinaps denen bosluklar, iletinin tasinmasini yavaslatir. sinaps araligi ne kadar dar ise, iletim hizi, dolayisiyla algilama ve tepki hizi da o kadar yuksek olacaktir. konunun derin teferruatlari olsa da, en basit haliyle bu sekilde en sevdigim ozelliklerimden biridir. bununla ilgili sadece iki konudan muzdaribim. bazi konulari etrafimdakilere bilale anlatir gibi anlatmak zorunda kaliyorum. veyahut o kadar hizli dusunuyorum ki, cok kisa surede kafamin icinde fazlaca cikti olusmasina bagli olarak, nadiren de olsa, konusmaya veya yazmaya nereden baslayacagimi dusunmek daha fazla vakit aliyor. basima gelmese de, dusunme hiziyla paralel olarak, diksiyon problemi de siklikla karsilaslan bir sonucu olabiliyor bu durumun. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Zaman yolculuğunun sırrını keşfetmenin haricinde kimse zamanı hızlandıramaz. Tabii ki, eğer birisi gününün daha hızlı geçmesini istediğini söylediğinde, bunun nedeni zamanı normalde olduğundan daha yavaş algılamasıdır. Bu durumda olmak sinir bozucu olabilir, fakat hangi koşullarda olursan ol, kendini meşgul etmenin ve gününü hızlandırmanın sayısız yolu vardır. 1Uykudan geç kalk. Herkes arada sırada gündüzleri uyumayı sever. Eğer herhangi bir sebepten dolayı gününü hızlı geçirmeye çalışıyorsan alarmı kapatıp biraz daha uyuyarak zamanı kısaltabilirsin. Uyumak zamanı hızlandırmanın açık ara en etkili yoludur. Eğer zaten yataktaysan ve gündüzün geçmesini istiyorsan bazen yapılacak en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır.[1] 2Uzun bir duş al. Duş almak gününün fiziksel olarak en keyifli zamanlarından biridir. Çoğu kişi çok kısa bir zamanda duşa girip çıkmaya çalışır fakat eğer harcayacak zamanın varsa işleri ağırdan almak harika olabilir. Bırak su akıp gitsin üzerinden; sıcaklığın ve geçici huzurun zevkini çıkar. Duşun keyfini çıkarırken zamanı daha hızlı geçireceksin. 3Sabah haberlerini oku. Bir fincan kahveyle oturup mutfak masasında keyif yapmak insanların bir yerden bir yere koşuşturduğu bir durumda kulağa klişe gelebilir ancak keyfine bakmak için işleri ağırdan almak zamanın garip bir şekilde daha hızlı geçtiğini hissettirir. 4İşe veya okula erken git. Muhtemelen işe, okula ya da olman gereken başka bir yere gitmek için belirli bir saatte çıkıyorsundur. Eğer öyle ise rutinin dışına çıkarak evden on ya da on beş dakika daha erken çıkmayı düşün. Beynin anıları bölümlere ayırma eğilimindedir ve evden erken çıkmak günün o belirli aşamasını kolaylaştıracaktır. Evden erken çıkmazsan bile günün başındaki bu fazladan vaktin keyfini hazırlanırken çıkarabilirsin.[2] 1 Ertelediğin işleri tamamla.[3] Her ne kadar iş miktarı, çalıştığın yere ve pozisyonuna bağlı olsa da, zamanı unutmanı sağlayacak bir ton şey vardır. Bitmemiş bir proje ya da e-postalara yanıt vermek gibi ertelediğin bir şeyi yap. Yapman gerekenler belli; onları yerine getirerek daha az stresli hissedeceksin. Konu zamanı hızlandırmak olduğunda, meşgul olmak potansiyel olarak en büyük müttefikindir. Bu durumda, elindeki işlere gömülmek için elinden geleni yapmalısın. İş eğlenceli olmayabilir, fakat kendini işe odaklamak günün hızlı geçmesini sağlayacaktır. 2 Yeni bir projeye başla. Yeni projeler her zaman hareketlidir ve en yavaş çalışma dönemleri yeni bir şeyle ilgilenmek için mükemmel zamanlardır. İlk başta yeni projelerin düzenlenmesi çok eğlenceli olabilir. İşteyken etrafına bak; çalışma ortamını iyileştirmek için yapılabilecek bir şeyler olmalıdır. Eğer dışa dönük bir insansan ve iş arkadaşlarınla etkileşime girmekten hoşlanıyorsan birisiyle birlikte çalışmak deneyimine keyifli, sosyal bir boyut kazandırabilir. Kendi isteğinle bir şeye başlayamıyorsan amirinden yapacak yeni bir şey iste. Kendini meşgul etmek vaktin hızlı geçmesini sağlayacak ve seni, istenmeden inisiyatif gösteren iyi bir çalışan olarak da gösterecektir. 3Müzik dinle.[4] Müzik dinlemek, hemen hemen her çalışma şartında fayda sağlayacak mükemmel bir yoldur. Müzik dinlemek, çalışırken en azından biraz eğlenmeni sağlayacak ve çalışırken sıkılmanı engelleyecektir. 4 Sık sık ara ver. Eğer iş feci şekilde yavaşsa ve zamanın geçmesi konusunda gerçekten sıkıntı yaşıyorsan sık sık ara vermek rahatlamak ve zaman algının düzelmesini sağlamak için bolca zaman sağlayacaktır. Kendine bir kahve al. Tuvalete git ve kendini rahatlat. Bu faaliyetler verimsizdir ve onlara çok fazla güvenmek aradığın etkinin tersine neden olacaktır. Sık molalar işten uzaklaştırır, fakat konu zaman geçirmek olduğunda, en büyük yararı sana sağladığı rahatlama olacaktır. Tabii ki, işte geride kalmaktan endişe ediyorsan bunun büyük bir etkisi olmayacaktır. 5 Sosyal medyayı kontrol et. İnsanlar isteyerek, başkalarının hayatlarına göz atmaya saatlerini harcarlar ve çoğu zaman bunu zaman harcamak için yapmazlar. Sosyal medya, işteyken zamanı hızlandırmak için harika bir araçtır. Bununla birlikte, çalışma durumunu tehlikeye atabileceği için bunu çok sık bir alışkanlık hâline getirmek istemezsin. Genellikle, işteyken çok fazla oyalanmak günün yavaş geçtiğini hissettirebilir. Sonuç olarak, günü mümkün oduğunca hızlı şekilde geçirmenin en iyi yolu kendini işe gömmektir. Lucy Yeh 20 yıldan fazla deneyime sahip bir İnsan Kaynakları Direktörü, İşe Alım Sorumlusu ve Sertifikalı CLC Yaşam Koçu’dur. InsightLA’de Yaşam Boyu Koçluk ve Farkındalığa Dayalı Stres Azaltımı MBSR eğitim geçmişine sahip olan Lucy, kariyerlerini, kişisel ve profesyonel ilişkilerini, kendini pazarlama yeteneğini ve hayat dengesinin kalitesini geliştirmek isteyen her düzeyden profesyonellerle çalışmıştır. Lucy Yeh Kariyer ve Yaşam Koçu YouTube gibi sosyal medya platformlarını kullanarak günün daha hızlı geçmesini sağlayabilirsin. Ayrıca, Excel’de ölmeden önce yapılacaklar listesi veya doğum günü ve bayram hediye listeleri gibi tablolar oluşturarak işyerinde kendini yoğun gösterebilirsin. Ayrıca, ek bir iş düşünmeyi, bir tatil planlamayı veya vergi ödemelerini düzenlemeyi dene. 1 Şekerleme yap. Canın sıkılıyorsa ve uyuma imkânın varsa şekerleme yapmak biraz zaman öldürmek için iyi bir yoldur. Eğer yapacak daha iyi bir işin yoksa uyumak vücuduna kendini iyileştirmesi ve onarması için biraz değerli zaman verecektir. Günün ortasında uyumak gece uyumaya kıyasla ya da gündüz hâlâ yataktaysan daha zor olabilir, fakat eğer vücudun izin verirse zamanı hızlandırmanın en hızlı yoludur. Şu da var ki, uyandığında üretken olma konusunda daha motive hissedecek ve günü geçirme konusunda endişe etmeyeceksin. 2 İyi bir kitap oku. Boş zaman faaliyetleri içerisinde kaybolmak zamanı hızlandırmak için harika bir yoldur, çünkü eğlenirken bir şeyi ne kadar süredir yaptığını asla düşünmezsin. En sevdiğin kitaplardan birini okumak zihnini zamanın akışından uzaklaştıracak ve hatta daha fazla okuyabilmen için keşke daha fazla vakit olsa dedirtecektir. Kitap tercihi bu durumda çok önemlidir. Sıkıcı ve kötü yazılmış bir kitap aradığın etkinin tam tersine sebep olacaktır. 3Bir dizinin bölümlerini peş peşe izle. Bölümleri peş peşe izlemek çok fazla zaman alır ve Game of Thrones veya Breaking Bad gibi diziler istediğin kadar zamanı doldurmaya yetecektir. Eğer hemen geçmesini istediğin boş bir günün varsa bir dizi aç ve rahatla. Eğer gerçekten sevdiğin bir dizi izlersen vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacaksın. 4 Bir wikiHow makalesi yaz. Eğer bir konuda uzmanlığın varsa bir wikiHow makalesi yazmaya aday olabilirsin! Sevdiğin bir konuda adım adım bir rehber yazmak çok eğlenceli olabilir ve her yazma projesinde olduğu gibi makaleni planlamaya ve yazmaya kendini kaptırdığında zamanın su gibi akıp gittiğini göreceksin.[5] Eğer yazmak sana göre değilse ilgini çeken rastgele bir nasıl yapılır makalesi bularak yeni bir beceri öğrenebilirsin. Öğrenmek zaman geçirmek için harika bir yoldur, çünkü zihnin zamanın kaç olduğunu önemsemeyecek kadar meşgul olacaktır. 1 Bir film izle. Fazlasıyla uzun bir günün sonunda bir film izlemek için kıvrılıp yatmak gibisi yoktur. Bir film korkunç derecede sıkıcı olmadığı veya mesaneleri onları sıkıştırmadığı sürece, insanlar genellikle bir film izlerken zamanı düşünmezler. Aksine, ekrandaki şeye dalıp giderler. Akşam yemeği sırasında ya da sonrasında en sevdiğin filmlerden birini izlemek inanılmaz derecede cazip bir faaliyet olabilir. Bu durumda, yatak veya kanepe gibi rahat bir yere kıvrılmak şarttır. Vücudun rahatlamışsa zamanın akıp gitmesi daha kolay olacaktır. 2 Akşam yemeği için yeni bir tarif yap. Yeni bir şey öğrenirken zaman hızlanıyor gibi gelir. Bunun nedeni zihnin, zamanın geçişiyle ilgilenemeyecek kadar yeni görevlerle meşgul olmasıdır. Miden, yeni lezzet için sana teşekkür edecektir ve eğer tarifi yeterince beğenirsen onu ileride yapacağın davetlerde tekrar kullanabilirsin. Diğer taraftan, yapılan bazı araştırmalarda, çok aşina olunan şeyler yapıldığında zamanın daha hızlı geçtiği görülmüştür. Buna yemek tarifleri de dâhildir. Sonuç olarak bir şey ile meşgul olmak iyi olur.[6] 3 Erken yat. Uyumak, zamanı hızlandırmanın en iyi yoludur. Kimse, uyuklarken zamanın farkında olmaz. Uykuya erken geçmek sonraki gün için sana büyük bir destek verecektir ki bu da önceki günün harika geçmediyse iyi bir şeydir. Normalden 2-3 saat erken yatmak erken kalkmana ve sabah üretken hissetmene yardımcı olacaktır. Ayrıca zihnin dinlenecek ve vücudun sakinleşecektir. Yani bu, hem vakti geçirmek hem de vücudunu dinlendirmek için iyi bir yoldur. Yatmadan önce kitap oku. Eğer tüm bu 'erken' fikri sana uymuyorsa pijamalarını giyip dişlerini fırçaladıktan ve yatağında uykuya hazırken bir kitap oku. Kitap okurken için geçebilir ya da yorularak uyumak isteyebilirsin. İhtiyaç duyduğunda dur ve uyu. 1 Zamanı neden hızlandırmak istediğini düşün. Günlerini hızlı geçirmek isteyen insanlar iki kategoriden birine girer. İlk grup, yaklaşmakta olan bir etkinliğin beklentisi içerisinde zamanın geçmesini ister. İkinci grubun ise sadece canı sıkılır ve zamanını nasıl etkili bir şekilde kullanacağına karar veremez. Bir stres nedeniyle günü hızlandırmaya çalışıyor olman anlaşılabilir ve muhtemelen yapmaya değerdir. Canın sıkıldıysa muhtemelen o anda hiçbir şeyle uğraşmadığın için zamanı hızlanmak istiyorsundur. Eğer ilgini çeken bir şey bulursan bu makaledeki tavsiyelerden olsa bile muhtemelen günü hızlı geçirmek istemeyle ilgilenmeyi bırakacaksındır. 2Bir rutine bağlı kal.[7] Zamanın nasıl yavaşlatılacağı konusunda rehberlik eden psikiyatristler, genellikle konfor bölgenin dışına çıkmanı ve yeni şeyler denemeni önerecektir. Aksine, eğer bildiğin bir şeyi yapmaya çalışıyorsan tam tersi bir etki olacaktır. Rutin senin dostundur. Bildiğin şeylerle hoşça vakit geçirirsen zihnin, zamanı hızlandıracak ve otopilotta çalışacaktır. 3Kendini meşgul et. Zaman algını hızlandırmak sadece dolaylı yaklaşımla mümkündür.[8] Nihayetinde yeni ya da bildiğin bir şeyi yapıp yapmadığın veya hatta bunu kiminle yaptığın önemli değildir; zamanın geçmesi nihayetinde ne kadar meşgul olduğuna bağlıdır. Eğer önemsiz olsa dahi bir şeyle meşgulsen zamanı düşünmeyeceksindir. 4 Rahatla.[9] Yapılan çalışmalar, beynin zaman algısından sorumlu kısmınının stres zamanlarında huzursuz olduğunu göstermiştir. Bununla mücadele etmek için rahat ve nispeten iyi hissettiğinden emin ol. Bu, işlerine odaklanmayı da kolaylaştıracaktır. Buna, baş ağrısı veya migrenin çaresine bakmak da dâhildir. Migren, keyifli bir deneyimi bile bir dayanıklılık testi gibi hissettirebilir. 5Kendini saate bakmaktan alıkoy. Nihayetinde, kafandaki zaman fikrini hızlandırabilmenin yolu, zamanın geçişini görmezden gelmektir. Bir saate bakmak tam olarak ne kadar zaman geçtiğini hatırlatarak zamanın daha da fazla farkında olmanı sağlar. Gününü mümkün olduğunca hızlandırmaya hazırsan saatlerden uzak durman gerekir. Ne kadar zaman geçtiğini düşünme bile. İpuçları Seveceğin bağımlılık yaratan bir oyun indir. Çok vaktin varsa bir kitap yaz. Bu, gelecek ya da geçmiş maceralarınla bile ilgili olabilir. Meşgul ve yeterince iyimser ol. İyi bir tavır takınmak etkinliklerden daha fazla zevk almanı ve böylece onlara ne kadar zaman harcadığını önemsemeden odaklanabilmeni sağlayacaktır. Gerçekten uzun bir kitap okursan onu bitirdiğinde çay saati gelmiş olabilir. Yaşlandıkça zaman doğl olarak hızlanıyor gibi gelir. Bir gözün toprağa bakıyorken bilinçli olarak zamanı hızlandırmak gibi bir derdin olmayacaktır.[10] Sevdiğin dizinin 8-10 bölümünü izle. Uyarılar Günlerini boş geçirmemeye dikkat et. Vakit öldürmeye çalışırken zaman çok değerli görünmeyebilir, ancak her günün fevkaladenin fevkinde olma potansiyeli vardır. Zamanı hızlandırmak yerine, zaman deneyimini zenginleştirmenin yollarını bulman önerilir. Hayatının sonuna geldiğinde, muhtemelen bir zamanlar zamanı hızlandırmak istediğine içerleyeceksin. Bu wikiHow makalesi hakkında Bu sayfaya defa erişilmiş. Bu makale işine yaradı mı?

hızlı düşünmek için ne yapılmalı