Londra'da Türk yemeği nerede yenir? "Zuhal Şeker" "Niye Londra'da bizim tencere yemeklerini yapan iyi bir yer yok? Noel ve yeni yıl bütün
Londrada ne yenir? Efendim klasiktir, Londra'da "fish&chips" yani balık ve patates kızartması yenir. Yukarıda görüldüğü gibi beyaz etli bir balık (pisi balığı, morina ya da mezgit) una bulanıp kızartılıyor.
Londra'da nerede ne yenir? Peki, Londra'nın meşhur yemekleri nelerdir? Eğer Londra tatili planlıyorsanız yemeden dönmemeniz gereken yemek listesine ve tabii ki restoran önerilerimize göz atmayı unutmayın!
Londrada nerede ne yenir? Londra gecelerine doğru noktadan başlamak için en doğru hareket, ilk gece doğru arkadaşlarla buluşmaktır Benim Londra’da fikirlerine güvenebileceğim
Londrada her şeyi vuran bir diğer fenomen de Tavuk Dükkanı. Tooting ve Kentish Town'daki restoranlar ile mükemmel kavrulmuş tavukları en saf haliyle. Yöntemleri marine etmek, sonra buharda pişirmek ve pişirmeyi bitirmekten ibarettir, bununla birlikte tam yerinde, sulu ve gevrek kabuklu bir tavuk elde ederler. 16.50 £ 'a yarım tavuk
KasapHalil Usta’da kebap ye,ikramlıkları da harika #kasap #gurme #et #yemek #akşamyemeği #nerdeneyiyeyim @kasaphalilusta . 25 Jul 2022
GSYIs. Bir kültür ve sanat şehri olan Londra’ya gittiniz ve şehirde karnınızı doyuracak lezzetli yemekler mi arıyorsunuz? ’Londra’da ne yenir?’’ ’Londra’nın en güzel yemekleri nelerdir?’’ gibi sorularınıza cevap olacak olan bu yazımız, en güzel yemeklerden tutun da, en ünlü lokantalara kadar size rehber olacak. Londra’da Ne Yenir? “Welsh Rarebit”, Londra’ya gidip de yenilmesi gereken en önemli yemeklerden biri. Kızarmış balık, patates kızartması, Cheddar peyniri, hardal ve yumurta ile hazırlanan efsane bir tost tadında olan bu yiyecek, hem damak zevkinize uygun hem de doyurucu. “Yorkshire pudding”, kuzu eti, taze yeşil sebzeler ile yapılmış olan bu mükemmel lezzeti Londra’da yemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz. Likörle yapılan özel bir sos, enfes yumuşacık et dilimleri ve patates püresinin bir araya geldiği lezzet olan ’Pie’’ tam ağzınıza layık. Londra’ya gittiniz ve ’Beş Çayı’’ yapmadan geri döndüyseniz çok şey kaybettiğinizi söylemek gerek. Gümüş çaydanlıklar, masadaki keten örtüleri, Scone’ları, pastaları ve birbirinden nefis sandviçleri ile bu unutulmayacak anları yaşamanızı şiddetle ve lezzetle tavsiye etmek, boynumuzun borcu. ’Londra’da Ne Yenir?’’ sorusuna cevap verdikten sonra, şimdi de Londra’da nerelerde yemek yiyeceğinizi arıyorsanız, dert etmeyin. Londra’da nerelerde neler yenileceğini Londra Uçak Bileti ve Şehir Rehberi sayfasında bulabilirsiniz. Londra’da Nerelerde Yemek Yenir ? Manzaraları seviyorsanız, Londra’nın en yüksek yapılarından birinde ’Heron Tower’ın en yüksek katındaki’’ Sushisamba’da hem lezzetli yemekleri tadarken hem de manzaranın keyfini çıkarıyorsunuz. Londra’da kahvesiz bir gün geçirilmez derler, Londra’da en güzel kahvenin bulunacağı yer ise, Monmouth Cafe’dir. Rahat bir mekan arayanlar için de, ünlü şef Peter Gordon’ın yemeklerini tatmak sizin için iyi olacaktır. Marylebone High Street’de bulunan Providers Lokantasında ki kahvaltı menüsünü de denemenizi tavsiye ediyoruz. Çok sıkıcı ve yorucu bir gün geçirdiniz ve renkli bir ortamda bir şeyler mi atıştırmak istiyorsunuz? Soho’da ki kaldırım kafelerde hem uygun fiyatlı hem de lezzetli pek çok atıştırmalıkları bulabilirsiniz. Özel bir gündeyseniz ya da özel insanlar ile özel bir mekana gitmeyi tercih ediyorsanız; şık ve sade bir akşam yemeği için Nobu London restoranına gitmenizi öneririz. Hem Londra’nın bu güzel yiyeceklerini tatmak hem de bu özel mekânlara gitmek istiyor fakat uygun fiyatlı bir uçuş programı arıyorsanız, Atlas Global’den erken rezervasyon yaptırın en güzel lezzetlerin keyfini Londra’da çıkarın. Eylül ayı erken rezervasyon uçak bileti fiyatları ise 96$’dan başlayan fiyatlarla sizleri bekliyor…
İngiliz Kahvaltısı; düzgün bir kahvaltı her şeyin olduğu bir kahvaltıdır! Siyah pudingden mantarlara, sosisten domuz pastırmasına, fasulyeden yumurta ve domateslere kadar hepsini bir arada bulabileceğiniz bu öğün, kesinlikle atlanmamalıdır. Fish & Chips İngiltere denince; akla gelen ilk yiyecek olan Fish & Chips hemen her restoranın menüsünde ilk sırada yer alır. Sunday Roast Tam bir İngiliz klasiği olan Sunday Roast, genellikle Pazar günleri saat – arasında herhangi bir saatte yenir. Hindi, dana, kuzu, tavuk ya da domuzdan yapılan bu yemek, yanında patates, gravy sos ve sebzelerle servis edilir. Eton Mess Basit ama son derece lezzetli olan bu tatlı, adını aynı isme sahip ve çok prestijli bir erkek okulundan alır. Parçalanmış mereng, krema ve çileklerden oluşan bu tatlı klasik bir İngiliz tatlısıdır. Toffee Pudding Aslen İskoçya’dan gelen bu tatlı, içinde kuru üzüm ya da hurma olan ve üzerine karamel sosu ve dondurma ile servis edilen ıslak ve süngerimsi bir kektir. Çay Saati Klasik bir İngiliz geleneği olan çay saati, sizin tercih ettiğiniz tür çayın yanında sunulan İngiliz lezzetlerini tatmak için de eşsiz bir fırsattır. Ufak sandviçler, reçel ve kremayla servis edilen küçük ekmekler ve çeşitli hamur işlerinden oluşur. Eğer çay saati yapıyorsanız, yanına bir kadeh şampanya eklemeyi de unutmayın! Beef Wellington Klasik bir İngiliz yemeği olan Beef Wellington, üzerine kaz ciğeri sürülmüş ince biftek dilimlerinin milföy ile kaplanarak pişirilmesiyle hazırlanır. Londra'da Nerede Yemeli? Nerede İçmeli? Barge House Oldukça sıcak atmosferi olan cafe/bar tarzındaki bu restoran, Londralıların kahvaltı yapmaktan hoşlandığı bir yerdir. Geleneksel İngiliz kahvaltısının favori öğelerini ekşi mayalı ekmeğin içinde servis eden ve onlarca çeşit farklı peyniri mutfağında bulunduran Barge House, öğleden sonraları bulabileceğiniz tuzlu biftekli sandviçleriyle de meşhurdur. Restoran, modern mimarisi ve muazzam yemekleriyle yeni ve eşsiz bir Doğu Londra tecrübesi sunuyor The Hawksmoor Şehirdeki en iyi et lokantası olan The Hawksmoor, uygun fiyatlarıyla da öne çıkan bir restorandır. Londra'da 6 şubesi bulunan restoran zinciri, tuğladan duvarları ve ahşap panelleriyle maskülen bir tasarıma sahip ve Londralıların uğrak yerlerindendir. Eğer bir akşam kendinizi şımartmak istiyorsanız hoşunuza giden Hawksmoor'u seçin ve bir masa ayırın. Bir et severin pişman olmasına imkan yok. Bir tavsiye istiyorsanız, Avrupa'daki en iyi şatobiryanlardan birini Hawksmoor'da bulabilirsiniz. The Shrub & Shutter Lezzetli yemekleri ve kokteylleriyle öne çıkan bu restoran, güler yüzlü personeli ve adeta evinizi andıran atmosferiyle çok keyifli bir mekân sunuyor. İster ailenizle, ister arkadaşlarınızla, isterseniz de iş yemekleriniz için uğrayabileceğiniz The Shrub & Shutter; Londra’nın başarılı restoranlarından bir tanesidir. Sushisamba En güzel Londra manzaralarından birisine sahip olan bu mekân; Brezilya, Peru ve Japon mutfaklarının en meşhur ve lezzetli yemeklerini, meşhur kokteyller ve şaraplarla adeta bir ziyafete dönüştürüyor. Biraz pahalı olmakla birlikte, ödediğiniz her kuruşa değeceğini garanti ediyoruz.
İngiliz mutfağı her ne kadar bir İtalyan mutfağı veya Fransız mutfağı kadar iddialı olmasa da Londra'da dolaşırken farklı pek çok yöresel lezzet denemek mümkün. Çeşitlilik anlamında seçenekler diğer mutfaklara göre az olsa da dünyaya mal olmuş lezzetlerini denemeden Londra'dan dönmemelisiniz. Kozmopolit yapısı ile bilinen Londra'da ayrıca dünya mutfaklarının en nadide lezzetlerine ulaşabilirsiniz. Kısacası Londra'da aç kalma ihtimalini aklınızdan bile LONDRA'DA TADINA DOYAMAYACAĞINIZ LEZZETLER;Londra'nın en geleneksel ve dünyada isim yapmış yemeği aslında bir fast food çeşidi de sayılan Fish & Chips. Genellikle Morina balığından yapılan bu lezzet, dışı çıtır içi ise yumuşak olarak pişirilerek servise sunulur. Yanında kızarmış patates, tartar sos ve bazen çeşitli garnitürler olan bu lezzet kuşkusuz Londra'da denemesi gereken lezzetlerin başında geliyor. Genellikle pub gibi yerlerde servis edilen bu yiyecek ayrıca patates püresi ile de zaman zaman servis ve tavuğun yanında patatesin de önemli bir rolü var. Patates püresi veya minik patatesler et yemeklerine sıkça eşlik ederken Türkiye'de kumpir olarak bildiğimiz fırınlanmış patates Londra'da Jacket Potatoes tereyağ, kaşar, ton balığı veya kıyma ile harmanlanarak pek çok cafe veya pub menüsünde yer Roast adlı konsept ise İngilizlerin geleneksel yemek kültürü arasında yer alıyor. Pazar günü öğlen yemeklerini ağır ateşte pişmiş dana, domuz veya tavuk etinin ince dilimlenerek fırınlanmış patates ve buharda pişmiş sebzelerle servis edildiği Sunday Roast oldukça restoranlarda sık rastlanan Gammon Steak ise tütsülenmiş domuz etinin sahanda yumurta ve ananas ile servis edilmesinden oluşuyor. Bir diğer bilindik yemek olan Steak Pie ise biftekli tart anlamına geliyor ve dana etinin tart hamuru içerisinde pişirilerek yanına patates ve bezelyenin eşlik etmesinden Pudding ise Steak Pie ile benzer özellikler taşıyor. Dana veya kuzu böbreğinin krep hamuru ile pişirilmesi ve patates ile bezelye ile servis edilmesi ile menülerde yerini kültürü ile dünyada nam salan İngiltere'de Earl Grey, Assam, Lapsang Souchong gibi çaylar denemeniz gerekenler arasında yer alıyor. Çayların yanında genellikle minik sandviç, kuru pasta veya kek servis ediliyor.
Çok Gezen Bilmez, Çok Yiyen Bilir... Londra herkesin bildigi gibi cok farkli mutfaklari barindiran bir yer. Akliniza gelebilecek her turlu yiyecegi rahatlikla bulabilirsiniz. Londra Ingilizlere ozgu cok fazla yemek olmamasina tezat olarak dunya mutfagi konusunda oldukca gelismis. Ben de neredeyse her hafta yeni bir restaurantta yeme firsati buluyorum ama blog yapmadan once nadiren yedigim yemeklerin fotografini cekerdim o yuzden elimde fazla fotograf yok. Yeniden gittikce hepsinin fotograflarini cekecegim. Eger birkac gunlugune geldiyseniz ve yemek icin kisitli bir butceniz varsa neredeyse her kosebasinda gorebileceginiz Pret a manger, eat. gibi zincir dukkanlardan sandwcih, wrap, salata tarzi birseyler alabilirsiniz. Ayrica marketlerin cogunda hazir olarak salata, sandwich, sushi, dilimlenmis meyve tarzi yiyeceklerden alip yolda, metroda, otobuste yemek mumkun. Sular madensuyusparkling ve normal sustill seklinde satiliyor. Londra'da musluksuyu icilebilir. Restauntlarda tapwater isterseniz musluk suyu ucretsizdir. tadinin bizdeki sudan biraz farkli olmasi disinda bir sorunu yok. Disarida yemek ile disaridan alip evde yemek arasinda fiyat olarak da fark var o nedenle kaldiginiz yerde microdalga firin varsa marketten alacaginiz hazir yemekler kurtariciniz olabilir. Londra'da restaurantta yemek ile hazir alip evde pisirmeniz arasindaki fiyat farkinin cok olmasinin sebebi servisin pahali olmasidir. Eger kaliteli ve lezzetli ama ucuz birseyler yemek istiyorsaniz Waitrose, M&S gibi kaliteli marketlerin hazir gida reyonlarindaki farkli ulkelerin yiyecekleri ihtiyacinizi karsilar. 10 Cases Şaraphane Londra'da her ne kadar adım başı bir pub olsa da bazen farklı bir mekanda şarabınızı yudumlamak isteyebiliyorsunuz. Londra'nın tam da göbeğinde gezerken, İtalya'daki gibi duvarları tavana kadar şarap şişeleriyle kaplı, loş ufak bir şarapevi bulunca çok sevindik. Mekan çok merkezi bir o kadar da sakin. Covent Garden'a çok yakın. Menüsü gayet ufak. Doymak için değil şarabın yanında yenebilecek mezelerden oluşuyor. Peynir tabağı, kalamar, ekmek ve tuzlu badem sipariş ettik. Biz rezervasyonsuz gittik ama siz dilerseniz websitesinden rezervasyon yapabilirsiniz Five Guys 2013 içersinde açılan bu fast-food zinciri Amerika'dan ithal. Tarz olarak Mc Donalds ı hatırlatsa da lezzet ve tarz olarak kaliteli bir fast food zinciri olduğunu söyleyebilirim. Çok uzun oturmalı bir yer değil ve self servis olarak hizmet veriyorlar. Kese kağıdı içinde verilen siparişinizi alıp dışarıda da yemeniz mümkün yada büfe tarzı dizayn edilmiş restaurantta boş bulduğunuz bir köşede tıkınabilirsiniz. Özellikle Covent Garden a yakın olan şubenin kapısında her daim birkaç kişilik bir kuyruk görmeniz olası. Köfterleri çok ince, az pişti çok pişti derdiniz olmuyor ve burgerlerin içersine 2 şer köfte koyuyorlar. Patates kızartmaları ev tarzı. Kuyrukta beklerken dev çuvallarla ortaya bir dağ yaptıkları yer fıstıklarından dilediğıniz kadar alıp yiyebilirsiniz. 2 kişi birer burger, 2 kişilik bir patates ve içeceğe 23 pound civarı bir para ödersiniz Giraffe - Özellikle kahvalti ve öğlen yemekleri için Benim içeri ilk girdiğim gün feci şekilde kanımın ısındığı mekan. Yağmurlu ve karanlık bir pazar sabahı kahvaltı edecek yer arıyorduk. Haftalar önce önünden geçtiğimizde 'ne şirin yermiş' diyip de bir kenara not ettiğimiz Hampstead'deki Giraffe'a gitmeye karar verdik. Londra'da daha birçok yerde karşınıza çıkar benim tek gittiğım Hampstead'dekidir. Genelde ailelerin tercih ettiği mekanda kahvaltı çok keyifli. Su bardağında yada kupalarda servis ettikleri kahvelerin kokusu içeriyi sararken önünüzden tıka basa dolu tabaklar geçer ve hepsinde de gözünüz kalır. Şayet domuz eti yemiyorsanız hiç korkmayın, menüsü çok kalabalık olmasa da vegetaryen english breakfast koymayı akıl etmişler. Bence çok da şık olmuş. Bayıldım. Ayrıca pancakeleri de çok güzel gerek yok NunTee - Thai Mutfağı Bir İngiliz'den tavsiye alarak gittiğiniz herhangi bir restaurantin her defasında şaşırtıcı şekilde güzel olması diye bir durum var. Ayrıca güzel olmasının yanında abartı fiyatlı bir yer çıkma olasılığı da yok. Bu şekilde bir tavsiye üzerine gittiğimiz bu restaurant da bizi yanıltmadı. Bayıla bayıla yedik. Tek hatamız kuzu yemeği seçmemizdi, thai mutfağı kuzu konusunda hiçbir zaman çok başarılı olamıyor bence. Biftek yada tavuk denemenizi öneririm. Ayrıca ambians ve sunum olarak da gayet hoş bir mekan. Dimsum çok güzeldi. Tavuk yemeği olarak menüde ilk sıradakini denedik malesef ismini unuttum. Resimler haftaiçi bir akşam gittik boştu, ama haftasonları kalabalık olabilir. Rezervasyon yapabilirsiniz. Fez Mangal- Turk yemekleri, kebap Londra'da olup da İskender krizine tutulan herkese önerdiğim ilk adres. Değil daha iyisini Londra'da layığıyla İskender yapan başka yer bilmiyorum diyebilirim. Diğer yemekleri de ortamı da fevkaladenin fevkinde bir mekan. Fiyatları da lezzete oranla makul. Rezervasyon yapın. Kapıda kuyruk olabiliyor. Meat Liquor- Hamburgerci Londra'nin en iyi hamburgercilerinden birisi. Bence illa hamburger yiyecekseniz byron yada GBK dan ziyade burayı denemenizi tavsiye ederim. Meat Liqour'un özelliği kapıda uzayıp giden uzun kuyrukları. Gittiğiniz saate bağlı olarak az yada çok muhakkak kuyruk var. Rezervasyon yapmıyorlar. Ben Oxford circus a yakın olana gittim. Saat 7 civarlarında 30 dakikaya yakın beklemeniz gerekiyor. İçeri girdiğinizde kıpkırmızı bir ışıklandırma, yüksek sesli müzik ve garip resimlerle çevrili duvarlar sizi karşılıyor. Ortam kesinlikle burgerci den ziyade bir rock bar havasında. Kokteylleri çok başarılı. Ayrıca kıyma ve jalepeno biberle süsledikleri patates kızartmalarını da deneyin. Burgerlere gelince kesinlikle sizi hayal kırıklığına uğratmayacak derecede lezzetliler. Tayyabs- Pakistan Esimin ilk defa yillar once geldigi bu mekan o zamanlar minik tek katli bir restaurant iken bugun hem bodrum hem giris hem de ust katiyla 3 katli koskocaman bir yere donusmus. Ustelik bu kadar buyumesine ragmen hala kapisinda uzun bir kuyruk var. Dun aksam iftar munasebetiyle gittik ve acikcasi yedigimiz herseyden cok memnun kaldik. Belki iftara nereye gitsek diye dusunuyorsunuzdur diye hemen yazayim dedim. Yeri Whitechapel istasyonuna oldukca yakin. Ama iki uyarim var, onceden rezervasyon yaptirin ve yemeklerin gelmesi biraz suruyor ona gore siparis verin. Gerci onden mercimekten yapilmis kitir ekmek ve 3 cesit sos geliyor onlarla biraz oyalaniyorsunuz. Eger rezervasyonsuz giderseniz ki biz aramamiza ragmen yapmamislardi maalesef, kapdia bir 15 dakika bekledik. Sagolsun kasadakiler tam iftar vakti biz kuyruktayiz diye kendi oruclarini acarken bize de hurma ve meyve ikram ettiler. Yemeklere gelirsek; baslangic olarak menuden sectiginiz kebaplari sicak toprak kapta dumani tuterek getiriyorlar, son derece basarili. Ana yemek olarak da ben menuden resmini begendigim 'Dry Meat' i siparis ettim. Simdiye kadar yedigim en guzel et yemeklerinden birisiydi diyebilirim. Kuzu eti olmasina ragmen hic kokusu yoktu. Chicken tika masala da gayet basariliydi. Icecek olarak daha once bir hint restaurantinda denedigim ve cok begenmedigim meyveli ayranlarindan soyledik. 3 kisi neredeyse 2 surahiye yakin ictik, gercekten basariliydi ve ozellikle acili baharatli yemekleri dengeleyen bir tatta. Etlerin yanina 'Naan' denen ekmeklerden soyleyebilirsiniz. Sarimsaklisi cok basarili. Fiyatlar gayet uygun, ana yemekler 6-8 pound arasinda, alkol satilmiyor, yaninizda gotururseniz icebiliyorsunuz. Rezervasyon olursa iyi olur. Princi Italyanlarin yaptigi lezzetli olmayan birsey gormedim. Dolayisiyla Princi de bu tezimi yalanci cikartmayan mekanlardan biri. Menudeki herseyin teshirde durdugu gorerek secip alip yerinizde yediginiz farkli bir restaurant. Ilk gittigimde camli bir kisimdan firini da goruyordunuz ama sanirim baktilar ki talep cok, millet yer bulmakta zorlaniyor, o kisma da masalar koydular. Sabah erken saatler haric surekli hinca hinc dolu. Yer bulma konusunda biraz sabir ve keskin gozler gerekiyor zira garsonlar yemek servisi yapmadiklari gibi size masa konusunda da yardimci olmuyorlar. Isleyis boyle olunca da fiyatlar nispeten diger mekanlara gore daha uygun. Yemeklerinden lazanya ve soslu etini tavsiye ederim. Tatlilarindan da rulo seklinde ici kremali olan hep unutuyorum ama ama gorunce taniyacaginiza eminim. Pizzalari her nekadar cok havali gorunse de alisila gelmis ince italyan pizzalardan degil daha cok ev pizzasi gibi kalin, o nedenle denemedim. Piccadlly civarlarinda gezerken nerede yiyelim derseniz burasi hemen girip yiyip cikmak icin yada gune guzel doyurucu bir kahvaltiyla baslamak icin ideal. Zeynirli domatesli ince uzun kitir hamurlari ve guzel tatllilariyla saglam bir kahvalti yapip gezmeye baslayabilirsiniz hem saat 11 e kadar yer bulmak da cok daha kolay. La Maison du Chocolat Pahali ama cok lezzeti, Fransiz cikolatasinin Londra'daki adresi. Piccadlliy'de ana ve buyuk magazasi var. Eger alacaksaniz oradan alin, Westfield'daki corner shoptan aldiklarimiz bayat cikmisti. Menusunde her ne kadar deniz urunleri, istakoz, karides vs olsa da aslinda esas ununu Et yemekleri sayesinde kazanmis bir restaurant Bana Newyork'da gittigim et restaurantlarini animsatti. Duvarlarinda, sadece Londra'da degil butun The Palm'larda yemek yiyen unlulerin portrelerini cizmisler. Bizde de fotolarini koyarlar bence oylesi daha guzel. Yemeklere gelince; yanda resmini gordugunuz medium well pismis steak. Eger gorunumu kirmizi olmasin isterseniz well done demeniz yeterli. Ne yalan soyleyeyim ben bilinen tabirle 'kanli kanli' yiyorum cok cig olmasin yeter. Tabi bu arada bir et work shop inda ogrendigime gore o kan degil aslinda etin suyu imis. Ne icelim derseniz tabiki etin yaninda genelde sarap iciliyor ama biz oyle yapmadik ve margaritalarini denedik, cok lezzetli. Etin yaninda half&half kizarmis patates ve sogan ve pure istedik, bir kisinin yiyemeyecegi kadar buyuk geliyor o yuzden ortaya 2 tane soyledik o bile artti. Rivayete gore cheese cake i de cok basariliymis ancak bu yemeklerin uzerine ancak bir kahve icebildik. Ben steak yedim ve bayildim. Bizim masada diger arkadaslarimin yedikleri pirzola ve karides de begenildi. Yan masada istakoz yiyorlardi. goz ucuyla baktim o da cok guzel gorunuyordu. Gozum kalmadi desem yalan olur ama cok buyuk gorundu tek basima bitiremem diye niyetlenmedim. Acikcasi menudeki fiyatlari tek tek hatirlamiyorum ama ucuz bir restaurant olmadigini soyleyebilirim. Ozel gunlerde yada tatilinizin son gununde bir ziyafet icin basarili bir secim sart. Londra'da bircok yerde ozellikle guzel ve turistik koselerinde karsiniza cikabilecek, hem tatli hem de tuzlu urunleriyle misafirlerini memnun birakan birkac onemli pattiseriden bahsetmek istiyorum. Simdilik aklima gelenleri siralarim. Yenileri oldukca ekleyecegim Bence Ingilizlerin meshur 5 caylari icin ideal mekanlar. Gail's ve Cafe Concerto Bu iki pattiserie ozellikle tatlilariyla unlu. Cafe concerto'da katkat tepsilerle cayin yaninda club sandwcih tarzi tuzlular da cok lezzetli. Her daim kalabalik. Gail's ise daha rahat bir mekan, self servis olarak secip oduyorsunuz sonra masaniza getiriyorlar. Gunun her saati cesitli ekmeklerle yaptiklari sandivicleri var. Unsuz cikolatali keki cok lezzetli. Kahvalti icin de tercih edilebilir. Aubein ve Pattiserie Valerie Bu iki fransiz cafesinde ne yediysem begendim. Yukarida anlattigim mekanlardan farkli olarak buralarda hem alkol bulunur hem de menuleri kahvalti dan aksam yemegine kadar genis bir yelpazededir. Aslinda Aubein daha cok restaurant gibi ama girer girmez sizi karsilayan tatli standi daha cok bir pattiserie goruntusu veriyor. Tatli menusu istediginiz zaman size genisce bir tepsi uzerinde tum tatlilari getiriyorlar oradan seciyorsunuz. Tabiki bu iki restaurant cok lezzetli olmalarinin yaninda fiyat olarak da karsiligini tabiki Laduree Istanbul'da Istinyepark'ta da magaza acan Laduree Londra'da Harrods basta olmak uzere bircok havali mekanda sube acmis. Macaronlariyla efsane olan Laduree'de tum tatlilar guzel. Macaronlar gercekten efsane, mulfoy pastasi cok basarili ve adini unuttugum kestaneli tatlisi denemeye deger. Ancak sadece tatlilarina degil yemeklerine de talep cok. Ben sadece mini hamburger tabagini denedim, guzeldi ama sandivicini deneyen arkadasim cok memnun kalmadi. Siz de eger macaron cesitleri arasinda kararsiz kalirsaniz visneliyi ve vanilyali oncelikli tavsiye ederim. Marshmallowlu olanlar da degisik ve Maceramız...Londra'ya geldiginden beri en cok neyi ozledin derseniz cevabim 'simit' olur. Turkiye'de adim basi bulabildigimiz bu basit yiyecegi malesef burada bulmak daha dogrusu alışık oldugumuz sekilde bulmak biraz zor. Genelde Turk marketlerinde poset icerisinde satilan simitler var. Daha cok pastane simidi gibiler. Esmerlesmemis ve kitir kitir degiller. Bir de posette satildiklari icin o 'sicak sicak firindan cikmis' izlenimini veremedikleri icin hic sevemedim. Koskoca Londra'da bulabildigimiz tek simitci Turk mahallesi diye bilinen Stoke Newington'daki 'Simithane' 6 Stoke Newington High Street Stoke Newington, UK N16 7 . Simithane'ye gittigimizde 10 tane simit alip buzluga atiyoruz. Haftasonlari kahvalti ederken tost makinasinda 5-10 dakika isitmak yeterli oluyor. Ama bu haftasonu esim internetten buldugu simit tarifini bana gosterdi. Pazar sabahi kalkar kalkmaz ise koyulduk ve neredeyse 2 saat suren ugraslarimiz sonunda citir citir simitlerimizle guzel bir kahvalti ettik. Eger siz de boyle birsey yapmaya niyetlenirseniz bu tarifle mukemmel simitler yapabilirsiniz Tarifte belirtilen 'heavy cream' olarak Tesco'larda rahatlikla bulabileceginiz tesco marka 'Creme Fresh' kullandik. Gerisi tarifte anlatilmis. Ilk sefer olmasina ragmen cok lezzetli oldu. Hem de hazirlama kisminda cok eglendik/ Şiddetle tavsiye ederim. Fazla fazla yaptigimiz simitlerin bir kismini ilikken posetleyip buzluga attik . Big Easy- Amerikan, özellikle Steak ve Lobster Persembe aksami 'yarin et yiyelim' dedik. Internette best steaks diye arattik, herkesin bildigi birkac 'kalantor' restaurant cikti. Evet etleri cok guzel ama ben daha eglenceli bir mekan ariyordum. Zaten meshur et restaurantlarinda bir ertesi gune, istediginiz saate masa bulmaniz da neredeyse imkansiz. Birkac web sitesinde siralanmis restaurantlari okuyordukki Big Easy dikkatimizi cekti. Benim bayila bayila yedigim Lobster'dan et, hamburger ve diger deniz bocuklerine kadar hersey vardi menude. Ayrica canli muzik de vardi. Daha ne istenir. Hemen online rezervasyon yaptik. Bu arada ilk defa online rezervasyon yaptim, gercekten sorunsuz bir sekilde yerimizi ayirttik. Onlar da gun icerisinde arayarak teyit ettiler. Tam 2030 da kapidaydik. Bizi hic bekletmeden aldilar ama tabi bu sirada kapida bir kuyruk vardi. King's Road'daki bu şirin restaurant giris ve alt kattan olusuyor. Bizim masamiz alt kattaydi, canli muzik de alt katta. Menu'de haftaici hergune bir atraksiyon koymuslar. Persembeleri oyster festival, salilari yiyebildigin kadar shrimp gibi. Ayrica combine olarak Et ve Istakoz tabaklari var. Bu tarz menuleri tercih ederseniz icecek olarak bira yada margarita da dahil. Ben cilekli margarita ictim. Esim de klasik olani denedi ikisi de guzeldi. Londra'da ikinci defa istakoz yiyorum. Bence cok lezzetliydi. Etleri de cok basarili. Eger isterseniz ustune resimdeki gibi soganli bir sos koyuyorlar. Et ve Istakoz disinda bircok farkli yemek var menude. Kesinlikle ac kalmayacaginiz garanti. Porsiyonlar Londra standartlarindan buyuk. Tatli olarak firinlanmis cheescake ini denedik. Bence gayet guzeldi. Big Easy'de en cok dikkatimi ceken yas ortalamasinin 25-40 araliginda olmasi, herkesin cok farkli ana yemekleri yemesi ve her ne kadar Amerikan tarzi bir restaurant olsa da goruntusuyle tezat olacak sekilde agir bir sekilde servis yapilmasiydi. Acikcasi ben bunu arti olarak buldum cunku bir yandan canli muzik de oldugu icin uzun sure oturmaktan keyif alinacak bir yer. Yemekleri hemen getirip masayi o gece icin ikinci defa kullandirtma gibi bir cabalari yoktu kapidaki kuyruga ragmen!. Yemek suresince gitar calan iki beyfendi pop-rock tarzi parcalarla bize eslik etti. Ama bir yandan da tv de Isvec-Ingiltere maci oldugu icin ilgi cekmekte biraz zorlandilar Cesit cesit peynirleri, ekmekleri, sicak bufesiyle gercekten hem midenizi hem de gozunuzu dolduran bir market. Yiyecekle ilgili aradiginiz herseyi bulabilirsiniz. Cakelerinden etlerine, sebzelerine kadar hersey lezzetli. Dilerseniz hazir yemeklerinden paketletebilir dilerseniz cig sebze, meyve yada diger gidalardan istediginizi evinizde pisirmek uzere alabilirsiniz. Yada orada yemek isterseniz iceride masalar mevcut. Ancak adinin wholefoods olmasi sizi yaniltmasin. Kozmetikten ev esyasina kadar bircok seyi bulmaniz mumkun. Ozellikle organik urunler konusunda da gayet genis bir urun yelpazesine sahip. Ayrica bebek mamalari ve giysilerine kadar bircok seyi bulabilirsiniz. Icinde bir de ayri kapali bir bolmeden olusan peynir reyonu var. Alisveris yapmasaniz bile mutlaka gezmenizi tavsiye ederim. Tek problem local marketlerde bulabileceginiz markali urunlerde fiyatlar daha pahali The best burger in London En azindan ben daha iyisini kesfedene kadar en iyisi Hache. Byron ve GBK yi defalarca denemis arkadaslarla beraber gittik ve herkesin ortak gorusu Hache'nin hepsinden iyi olduguydu. Menude cok cesitli burgerler var. Bizim masada Milano, cheeseburger ve Mayis ayinin Burgeri denendi. Milano ile ilgili foursquare de guzel yorumlar vardi o yuzden ben onu sectim. Iyi de etmisim. Eger kirmizi eti az pismis yemekten rahatsizlik duyuyorsaniz well done demeniz yeterli. Neyse tek kelimeyle muhtesemdi, sogan halkasi ve patates de istedik. Tika basa yemememize ragmen yine foursquare de cok methedilen tatlisindan da denedik Haché Banoffee Pie. Hepsini yedikten sonra kalp krizi gecirmemis olmamiz buyuk sans. Ozellikle 1 dilim tatliyi 3 kisi zor bitirdik dersem abartmis olmam. En alti peanut, ustu krema, muz ve ceviz. Resimde oyle kucuk gorundugune bakmayin kocaman bir dilim bombaydi. Daha ne denebilir ki! Kisaca gerek ortami gerek menusuyle dort dortluk bir mekan. Kucuk masalar, los isiklar falan filan. Bizim gittigimiz Camden daki dahil 3 subesi var. Camden' a illaki yolunuz duser, mutlaka ugrayin derim. Zaten Camden'da duzgun bir restaurant bulmak zor. Rezervasyon yaptirmadik ama bizden sonra butun masalar doldu. Aksam saatlerinde yogunluk olabilir. Midye sevenlerin denemesi gereken super bir mekan. Bizi ziyarete gelen bir arkadasimiz Fransa'dakini deneyip cok begendigini soyleyince hep beraber Londra'dakini denemeye karar verdik. Gercekten cok lezzetli. Biz menude de resmi olan 4 farkli cesidi denedik. Mekan daha yeni acildigi icin henuz tam kesfedilmemis. Yakin zamanda dolup tasacagina eminim. Hummingbird Bakery Cupcake/Pasta Londra'ya geldigimizden beri aklimda olan cupcake mevzusunu bugun once internette arastirarak yola koyuldum. Tabi sevgili esimi de pesimsira surukledim. Bircok farkli yorumda ovguyle sozu edilen Hummingbird Bakery'nin yolunu tuttuk. Oncelikle cupcake'e olan ilgimden bahsetmek isterim. Turkiye'de yasarken asla canimin cektigi, illa yemeliyim dedigim bir tatli cesidi degildi cupcake. Zaten pastaya da cok duskunlugum yoktur ve kafamda ikisi ayniydi. Hatta 2 sene once ilk defa Newyork'a gittigimizde bircok kisiden mutlaka Magnolia'da bir cupcake yiyin ogudu almis olmamiza ragmen bu sicakta pasta mi yenir diyerek bu ogutleri kulak arkasi etmistim. Ikinci gidisimizde havalar biraz daha serindi, haydi bir deneyelim diyerek tavsiye edilen 'Red Velvet' i denedik Ah denemez olaydik. Yok boyle bir lezzet. 15 gunde3 farkli yerde cupcake yedik ve farkettimki bu is oyle basit bir pasta olayi cok birkere. E madem oyle bir de Londra'dakileri deneyelim dedik. Hummingbird'e girer girmez dogru yere geldigimizi anladim. Icerisi tiklim tiklim dolu ve ustelik bir de kuyruk var. 15 dakika kadar bekledikten sonra camin onundeki kucuk puflara oturduk. Yine secimimi Red Velvet'ten yana kullandim. Cok da dogru yapmisim. Esimin havuclu kek ve cevizlisinden de tattim. Red Velveti tek gecerim. Newyorktakine cok yakin bir lezzet ve kalitede. Tek farki tereyagi tadinin daha belirgin olmasi. Sebebini de Ingilizlerin tereyagina merakina bagladim. Zaten hayatimda yedigim en guzel tereyagi da Ingiltere'dedir. Neyse biz kekleri yiyeduralim bu arada icerisi daha da tikabasa doldu, o da yetmezmis gibi kadinin birisi gelip yaklasik 70 tane cupcake aldi! Tamam dedik o zaman dogru yerdeyiz. Londra'da birden fazla yerde var. Cogunlukla da turistik mekanlara dukkan acmislar. Cupcake haricinde bir karis yuksekligindeki pastalari var. Onlar da guzel gorunuyorlardi ama gelenlerin cogunlugu cupcake aldi. Eger tatliya merakliysaniz bir deneyin derim. Ha bu arada Magnolia demisken ona ait de birkac foto koyayim dedim My Old Dutch Hollanda Krepcisi Kulaklari cinlasin buradaki sevgili arkadasim Jans, geldigimizden beri haftasonlari her disari cikip simdi ne yesek dedigimizde 'My Old Dutch diye bir yer var cok guzel krepleri' dedi durdu. Her seferinde benim de kafamda bildigimiz krep canlandi, pek de cazip gelmedi. En sonunda birgun sabah kahvaltisi icin deneyelim diyerek bize en yakin subesine gitmek icin yola koyulduk. Keske daha once gitseymisiz. Iceri girince duvardaki sus tabaklari ve tavalar da ne kadar buyukmus derken siparislerimiz bir geldi ki her biri birer buyuk pizza boyutunda! Fotograftan cok net anlasilmiyor ama gercekten buyukler. Bir tanesini 4 peynirli digeri de muzlu cikolatali ve dondurmali soyledik. Ikisi de superdi adam basi bir taneden fazla yenmesi imkansiz buyuklukte ve gercekten cok eger o yedigimiz krepse bugune kadar yedikerimiz neymis diyorum...Wahaca Meksika Dogrusunu soylemek gerekirse yedigim en guzel meksika yemegi buradadir diyebilirim. Wahaca'da yiyene kadar tum Meksika yemekleri ayniymis gibi geliyordu bana. Sadece isimleri degisen bol baharatli birseyler. Ister burito, ister quasedilla ister baska birsey olsun sanki tat olarak hepsi birbirinin aynisiydi Bu nedenle Wahaca'ya ancak ikinci gidisimde birden fazla yemegin tadina bakarak karsilastirma yaptim ve gercekten hepsinde farkli bir lezzet var. Gurme degilim ama cok en azindan karsilastirma yapacak kadar cok meksika yemegi denedim. Eger Londra'ya gider ve Westfield shepherd's bush a ugrarsaniz, alisveris merkezinin disindaki bu restauranti denemenizi oneririm. Ben birtek oradakine gittim ama sadece orada subesi yok. Soho, Covent Garden ve Canary Whartf'ta da var. Eminim digerleri de 10 numaradir. Menudeki ingiliz steak buritoyu solda siddetle tavsiye ediyorum. Ilk defa icinde pilav olan buritoyu burada denedim, cok basarili. Ayrica sagdaki tatli patatesleri masada hep ilk biten sey oluyor. Tatlilarindan puan defa bir meksika restaurantinda tatli yedim. O yuzden cok kiyaslama imkanim yok malesef. Pek de yavan buldum. Ayiptir soylemesi bizdeki kerane tatlisinin yanina cikolata sosu koyup getirdiler. Menudeki diger tatlilari da deneyecegim. Hepsi bu kadar kotu olamaz! Zagat etiketi gordugunuz cok restaurant vardir. Dikkatinizi cekmediyse de en azindan yeri gelmisken bahsedeyim dedim. Bir nevi derecelendirme gibi yildizi kadar havali degil tabiki. Bildigim kadariyla ilk Amerika'da baslamisti sonradan bircok ulkeye yayildi. Sanirim Avrupa'da olmadigi ulke yoktur. Bize o restaurantin kalitesini ve lezzetini gosteren bir etiket. En pahalidan en ucuzuna kadar restaurantlarin kapilarinda bu etiketi gormek mumkun. Bilmediginiz bir yerde restaurant secerken buna dikkat edebilirsiniz. Ama tabiki herseyde oldugu gibi bunda da artik isin cilki cikmis gibi geliyor bana. Cok fazla restaurantta var. Tabiki bunda her sene yenilerini ekliyor olmalarinin etkisi de vardir. Bavarian Beer House Alman Ilk gidisimde beni kiskancliktan catlatan Alman bira evi. Icerideki hersey, bira bardaklari, tabaklari, porsiyonlari normalde olmasi gerekenden buyuk olculerde bulabilirsiniz, buna mekanda calisan tatli alman garsonlarin ölçüleri dahil. Ben bu kadar diyeyim siz anlayin gerisini Londrada iki şubeleri var. Biz ilkinde Old Street'tekine gitmistik, ben orayi daha cok begenmistim. Digeri iki katli ve sanki biraz daha ufak. Menuleri cok zengin degil. Daha cok et tavuk agirlikli. Biralari cok leziz. Eger domuz eti yiyorsaniz domuz snitzelleri en cok yenen yemeklerinden. Farkli bir ambiyans gormenizi tavsiye gerek yok. Ama guzel yerde masamiz olsun derseniz yaptirin. Belgo Belcika Belcika restauranti. Her zaman cok kalabalik. Londrada 4 yerde subesi centraldakine girdiginizde buram buram et kokusu sizi karsiliyor. Ozellikle midyesi ve etleri cok leziz. Ayrica biralariyla meshur. Sample isterseniz hepsinden tadabileceginiz kucuk bardaklarda cesit cesit getiriyorlar. Ben su resimdekini icmistim. Ictigim en guzel biralardandi diyebilirim. Rezervasyon mutlaka rezervasyon yaptirsaniz bile gelince sizi barin yaninda bekletiyorlar. Eger Çin yemegi seviyorsaniz siddetle tavsiye edecegim mekanlardan birisidir. Oglen gezinize ufak bir ara verip bu restaurantta uygun fiyatli cin yemeklerinin tadina bakabilirsiniz. Belki Çin mahallesinde daha ucuzunu bulmak mumkundur ama bu kadar lezzetlisini bulabilir misiniz onu bilemiyorum. Zaten iceride bol miktarda Çinli olmasindan yemeklerin başarili olduguna girer girmez karar vermistim. Özellikle -tabi eger seviyorsaniz-crispy duck deneyin derim. Ordekleri vitrine asmasalar daha cok sevecegim. Ama ona da alistik artik. Rezervasyon yapiyorlar, ozellikle aksam saatlerinde kalabalik oluyor. 102 Queensway, London, Greater London W2 3RR 020 7792 8331The Good Earth Çin Çin yemegi demisken The Good Earth'den bahsetmemek olmaz. Gercekten yemekleri cok lezzetli. Tek handikapi biraz pahali olmasi. Ama tabi mekan ve yeri havali olunca fiyatlar biraz yukari cikiyor haliyle. Londra ya her geldigimizde bir aksam sanki amcamizin oglunu gormeye gider gibi giderdik The Good Earth e. Londra'da birkac subesi var ama biz sadece Knightsbridge'kine gittik Rezervasyon şart. Sariyer Balikcisi Tabiki Turk 'Lonra'ya turist olarak gelmisim neden Turk restaurantina gideyim?' diyorsaniz haklisiniz, gitmeyin zaten. Ama eger Turk yemeklerini ozleyecek kadar burada kaldiysaniz iste dogru adres Sariyer balikcisi. Geldikten 6 ay sonra kesfettik, kesfeder kesfetmez de 2 haftada bir gitmeye basladik. Ozellikle hamsi ve kalamarlari cok lezzetli. Mezeleri de gayet basarili. Dekorasyon ve muzik tam Turk usulu. Tavanda asili balik agalari, fonda Turk sanat muzigi...Fiyatlar da gayet makul mantikli. Çalışanlar da on numara. Kredi karti gecmiyor. 56 Green Lanes, London N16 9NH Rezervasyon a gerek yok ama ufak bir mekan oldugu icin her ihtimale karsi gitmeden arayip cam kenarindaki 4 kisilik masayi ayirtiyoruz biz. Jamie's Italian Italyan Açıkcası yillarca tariflerini televizyonda bayila bayila izledigim Jamie'den cok daha lezzetli yemekler beklerdim. Sadece bir defa gittim, raviolisini denedim. Çok bayildigim soylenemez. Hakkasan Uzakdogu Londra'nin havali, şık, lüks, concon vs vs restaurantlarindan biri. Eskiden Istanbul'da Kanyon'da vardi. Yemekleri 10 numara ama tabiki barda beklerken bir drink alayim ustune havali bir şarap iceyim, oydu buydu derken bir kucuk afrika ulkesi gayri safi milli hasilasini kredi karti ekstresinde gormeniz mumkun. Ama deger mi? e tabi deger, havali diyorum...concon diyorum... Rezervasyon tabiki şart. Tabi arayinca hemen yapabilmek de şans... English BreakfastIngilizlerin meshur kahvaltilari yumurta,bacon,sosis ve fasulyeden olusur, bol yagli ve agir gorundugu icin henuz denemedim. Kendileri de english breakfastin hergun yenebilecek birsey olmadigini kabul ediyorlar. Alkolu fazla kacirdiklari zaman ertesi gun kendilerine gelmek icin bu kahvaltiyi tercih edenler var. Onun disinda bizim gibi zengin bir kahvalti etme aliskanliklari pek yok ama bazilari porrige denen yulaf ezmesini yiyorlar. Londra'da starbucks , nero,pret gibi cafelerde kolaylikla bulabileceginiz porridge sicak olarak servis ediliyor. Yapilisi cok kolay, yulaf ezmesine su koyup, isitip uzerine bal ve/veya meyve koyarak servis ediyorlar. Acikcasi ben cok seviyorum. Hergun yesem bikmam. Ayrica sagliga faydali. Bir deneyin derim ama bayilacaksiniz diyemem. Deneyip de 'iyk' diyenler de oldu. Sos,bal yada meyve konmadan buyukbas hayvan yemine benziyor onu da soyleyeyim. La Chapelle Fransiz Fransiz mutfagi konusunda cok tecrubem olmasa da bu restauranta gelenlerin buyuk cogunlugunun yemeklerden ziyade ortam icin geldigini soyleyebilirim. Michelin yildizli La Chapelle gerek ortami gerek farkli tadlariyla fiyat araliginin yuksek olmasina ragmen her aksam tika basa doluyor. Turk damak tadina aliskin ve farkli tadlari denemeyi tercih etmeyenler icin zorlayici ve kisitli bir menusu var. Ana yemeklerde tek cesit sebze, balik ve kirmizi et ve baslangic icin cok tavsiye edilen yengecli lazanya ve kuskonmaz denenebilir. Etraftan edindigim izlenim domuz yemeginin de cok begenildigi. Sarap menusu cok zengin. Tatli olarak ben asagidaki dondurmali ve cikolatali ve kremali tatliyi denedim ama sonra yan masadakilerin yedigi suflede gozum kaldi. Sefere onu deneyecegim. Porsiyonlar ufak olmasinda ragmen yemekle beraber gelen ve bittikce tazelenen tereyagi ve ekmek o kadar lezzetli ki gercekten masadan ac kalkmaniz imkansiz oluyor. Tabi o kadar para verdikten sonra karninizi ekmek ve yag ile doldurmak ne kadar mantikli orasi tartisilir. Benim cok tarzim olmasa da dedigim gibi yemekten ziyade tatlilari, ortami ve guzel saraplari icin tavsiye edebilecegim bir yer. Rezervasyon şart. Gaucho Arjantin Etçisi Canınız çok havalı bir mekanda yemek ama iyice doymak istiyor ise doğru mekan Gaucho. Özellikle önerebileceğim Sloan Square de olan. İçerisi çok güzel dekore edilmiş. Müzik şahane. Garsonlar muhteşem! Daha ne isterim diyorsanız ufak bir pürüz olarak çok da süper bir et yemeyeceğinizi söyleyebilirim. Kokteylleri başlangıçları derken hem sağlam bir hesabı hem de uzun bir geceyi düşünmeniz Etçi Gaucho ile kıyaslanınca daha gurme tarzlı ve lokanta gibi lokanta diyebilirim. Et gerçekten çok başarılı yan yemekler de öyle. Daha Amerikanvari bir tarzı var hem yan yemekler hem de tarz Samba Bence Londra'daki en şahane manzarası olan restauran bar canınız ne demek isterse. İşin güzel yanı sadece manzaraya bakmak için de jet hızıyla çıkan asansöre binip 48. kattan Londra semalarını izleyebilir canınız isterse bir kadeh birşeyler içip geri yeryüzüne inebilirsiniz. Şansınız yaver giderse kuyruk beklemeden girebilirsiniz ama genelde upuzun bir kuyruk olur önünde. Kışın gidiyorsanız kuyruğu hesaba katıp kalın bir mont giyin. Eğer sushi seviyorsanız barın ortasındaki sushibarda oturup sushilerin tadına bakabilirsiniz. Kaynakça
Londra Yeme & İçme Rehberi İngiliz mutfağı dendiğinde aklınıza balık ve patates kızartması ile sütle içtikleri beş çayından başka bir şey gelmiyorsa yeni tatlar denemenizin zamanı gelmiş demektir. Londra öyle bir şehir ki her gün bambaşka bir yerinde yeni bir restoran ya da cafe açılıyor. Bu nedenle, her gittiğimde yeni yerler keşfetme ve yeni şeflerin mutfağını tatma fırsatı buluyorum. Londra’nın kimi artık bir klasik haline gelmiş kimi ise şehrin yenilerinden olan pek çok restoranını deneme fırsatı buldum. Bu restoranlardan büyük bir kısmına da çocukla gittiğimizi söylemeliyim. Restoranlarda, özellikle akşam yemeği ve beş çayı saatleri için mutlaka rezervasyon gerekiyor. Eğer beş çayını otelde ya da klasik beş çayı servisi sunan restoranlarda içmek isterseniz bu durumda birkaç hafta bazı restoranlar ve oteller için ise birkaç ay!!! önceden rezervasyon yapmanız gerektiğini söylemeliyim. Ben tüm rezervasyonlarımı Open Table üzerinden yapıyorum. Böylece takip etmesi de gerektiğinde değişiklik yapması ya da iptal etmesi de çok kolay oluyor. Restoranların büyük çoğunluğunda çocuklar için içecek, başlangıç, ana yemek ve tatlıdan oluşan uygun fiyatlı çocuk menüsü bulunuyor. Çocuklara boyama sayfaları, boya kalemleri getiriyorlar. Mama sandalyesi tüm restoranlarda ve otellerde var. Pek çok kafenin ve restoranın tuvaletinde alt değiştirme ünitesi de mevcut. Restoranların neredeyse hepsinde ücretsiz wi-fi bulunuyor ancak mail adresinizi girmeniz gerekiyor. Bu şekilde mail listesine dahil oluyorsunuz ve size bülten gönderiyorlar. Tüm restoranlarda kredi kartı ile ödeme yapabiliyorsunuz. Bahşiş tip oranı ise %12,50 ve bu miktar genelde fiyata dahil ediliyor. Kahvaltı ve Brunch Adresleri Daylesford Organic Sabah kahvaltısı ya da bir kahve molası için çok güzel bir yer. Çiftlikte yetişen organik ürünlerin servis edildiği bu cafenin dekorasyonu da yemekler kadar güzel. Yemekler basit, ancak malzemesi lezzetli. 208-210 Westbourne Grove. Claridge’s Londra’nın en lüks otellerinden biri olduğu için çay saati ücretlerinin de aynı oranda yüksek olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu otelin şık kahvaltı salonunda sabah kahvenizi ya da çayınızı yudumlamak ve yanında ufak tefek bir şeyler atıştırmak için engel değil. Yeşil ve krem renginin hakim olduğu salonda haftasonları hariç dışardan gelen ziyaretçiler de kahvaltı edebiliyor. Somonlu yumurtası, çikolata soslu ve yaban mersinli pankekleri ile dilediğiniz çay ya da kahveyi sipariş ederek kendinize geçmişten gelen bir ziyafet çekebilirsiniz. Çayınızı yudumlarken hangi kraliyet ailesi mensubu ya da ünlü ile karşılaşacağınızı da tahmin etmeye çalışabilirsiniz elbette. OttoLenghi Burası açık ara Londra’nın en iyi pastanelerinden biri diyebilirim. Sabah saatlerinde özellikle haftasonu önünde kuyruklar oluyor. Kapısından geçerken buram buram fırından taze çıkmış kek, kruvasan, ekmek kokusu geliyor burnunuza ve aç olmasanız bile canınız çekiyor. Kahvaltı için gidecekseniz erken gitmekte ve sıra bekleyeceğinizi hesaba katmakta fayda var. Yerel ve mevsiminde sebze/meyve tükettiklerinin de altını çizmek istiyorum. Granger & Co 175 Westbourne Grove’da yer alan bu küçük kafenin önünde günün her saati uzun bir kuyruk var. Ancak organik kahvaltı çeşitleri ve salataları beklemeye değer. Eğer sıkışık oturma düzeni ile ilgili bir sıkıntınız yoksa çocukla da rahat edebilirsiniz. Tek kişi ya da bir arkadaşınızla gidecekseniz ve kapıda uzun bir kuyruk, sizin de aceleniz varsa, barda oturmayı teklif edin. Öğle ve Akşam Yemeği Adresleri The Wolseley Öğle ya da akşam yemeği için Londra’da hep ilk tercihlerim arasında bir klasik olan Wolseley var. Eskiden bir araba galerisi daha sonra da banka olarak hizmet vermiş bu bina şimdi siyah, beyaz ve mermerin harika uyumuyla gün boyu farklı sektörlerde çalışan takım elbiseli ve şık giyimli insanları ağırlıyor. Rezervasyonsuz yer bulmak oldukça zor ancak eğer vaktiniz kısıtlıysa masa beklemek yerine Picadilly’e bakan bar kısmında da oturabilirsiniz. Menüsünde lezzetli et yemeklerinden hamburgere, yumurtalı tosttan Viyana şinitzeline kadar pek çok alternatif mevcut. The Delaunay Conde Nast Traveller’ın 2012 Tasarım Ödülleri’ni okurken gözüme çarpmıştı. Picadilly’deki Wolseley’in hem öğle yemeklerini hem de çay saatlerini severim. The Delaunay’ın da arkasında aynı ekip var. Mekanın Art Deco tarzı dekorasyonu da benden artı bir puan aldı. Menüsü ağırlıklı Orta Avrupa mutfağı sunuyor. Akşam yemeği için rezervasyon şart! Scott’s Ambiyansı, sunumu ve yemeği çok güzel bir restoran. Deniz ürünleri de seviyorsanız doğru adrestesiniz. Adres 20 Mount Street. Bocca Di Lupo Sevimli bir İtalyan restoranı. Ben masada oturmak yerine, kapının girişinde sağda kalan bar üzerine oturup hem etrafı izlemeyi hem de yemek yemeyi tercih ediyorum. Farklı farklı başlangıçlar sipariş verip ana yemeği es geçebilirsiniz. Elbette rezervasyon gerekli. Adres 12 Archer Street Barbecoa Jamie Oliver ve Adam Perry Lang’in birlikte açtığı et restoranı. Sade bir dekorasyona sahip. St Paul’daki restoran şehir merkezine biraz uzak. Farklı usullerde pişmiş etleri tadabileceğiniz bu restoranda sağlam bir şarap menüsü de var. Etlerin yanında ufak yemekler ve patates çeşitleri servis ediliyor. Alt katta küçük bir bar, üst katta ise büyük bir bar ve kilise manzarası var. Adres 20 New Change Passage. Jamie Oliver geçtiğimiz Nisan ayında Picadilly’de de Barbecoa’nın bir şubesini açtı. Et restoranı olarak hizmet veren büyük ve ferah bir restoran ancak akşam saatlerinde ışıklandırmadan dolayı bana biraz kasvetli geldi. Picadilly şubesinde beş çayı servisi de var. Ponti’s Eğer Oxford’a yakın, ucuz, wi-fi olan, lezzetli bir İtalyancı arıyorsanız, öğlen saatlerinde Ponti’s’e gidin derim. Electric Brasserie Eğer Cumartesi günü Portobello Market’a gitmek üzere Nothing Hill’e ayak bastıysanız, öğle yemeğini burada yemelisiniz. Hamburgerini tavsiye ederim. Dilerseniz yanında sineması da var. Adres 191 Portobello Road. Pizza East Doğu Londra’yı keşfe çıktığımızda öğlen yemeğini burada yedik. Mekan çok büyük ve ferah, kocaman masalarda oturuyorsunuz. Kareli örtüler, ahşap masalar… Biraz bistro biraz restoran karışımı. Fiyatlar makul, servis süper. Öğle yemeği için öneririm. Adres 56 Shoreditch High Str. Sketch Lecture Room&Library Londra’nın ünlü şefi Mourad Mazouz ile Paris’in 3 Michelin yıldızlı şeflerinden Pierre Gagnaire’in işbirliği. Regent ve Bond Caddeleri arasında yer alan Sketch hem dekorasyonu hem menüsü ile ilgili çekici. Kendinizi ufak bir sarayın içinde hissedebilirsiniz. Restoranın 1 Michelin yıldızı da var. Michelin yıldızlı diye fiyatları uçuk sanmayın. Gaucho Picadilliy Londra’da en güzel et restoranlarından biri Gaucho. Bu bir zincir ama en güzel ve mekan olarak da dekorasyonu en havalı olanı Picadilly’deki 25 Swallow Str. Garsonun etleri tahta üzerinde getirip tek tek tanıttığı cinsten bir et restoranı. Haftasonları canlı müzik de var. Zafferano Londra’nın iyi İtalyan restoranlarından biri. Makarnaları ve balıkları bence pizzasından daha lezzetli. Şarap soslu levrek ile ördekli lazanyası en popüler yemeklerin başında geliyor. Rezervasyon şart! Adres 15 Lawndes Str. Deliciously Ella Londra’da sevdiğim cafelerden biri. Burası blogunu ilgiyle takip ettiğim ve yemek kitabı yazarı Ella Mils Deliciously Ella ile eşinin açtığı cafe. Bu cafede tüm yemekler sağlıklı. Gluten, rafine şeker, et ve süt ürünleri kullanmadan yemek yapıyorlar. Baklagiller, sebzeler ve salatalar başrolde. Bunun dışında smoothiler, kahvaltı için granola ve muffin çeşitleri ve çiğ kakao, badem veya hindistan cevizi unuyla yapılmış havuçlu kekler, kurabiyeler ve browniler de var. Menüsü sürekli değişiyor, mevsimine göre lezzetler hazırlamaya özen gösteriyorlar, bu sebeple her gittiğinizde farklı şeyler deneyebiliyorsunuz. Farklı yemeklerden seçerek yapabileceğiniz bir tabağın fiyatı yaklaşık 10 Pound. Tatlılar da 3-4 Pound’tan başlıyor. Rezervasyon almayan kafenin kapısında öğle saatlerinde uzun kuyruklar olduğunu söylemeliyim. Çocukla da çok rahat gidebileceğiniz bir yer burası. Mama sandalyeleri bulunuyor. Adres 21 Seymour Place, London, W1H 5BH Rossopomodoro Oxford Caddesi üzerinde sevdiğim bir mağaza olan John Lewis’in içerisinde yer alan Rossopomodoro adından da anlaşılacağı üzere bir İtalyan restoranı. Alışveriş arasında biraz dinlenmek ve açlığınızı gidermek için ideal. Çocukla da çok rahat edebileceğiniz bu restoranın menüsünde ağırlıklı olarak salatalar, pizza ve makarna var. Muriel’s Kitchen South Kensington, Richmond ve Soho’da şubesi olan bir kafe. Biz South Kensington’dakini tercih ettik. Milli Tarih Müzesi ve Bilim Müzesi’e giderseniz ögle yemeğine yürüme mesafesi olan bu kafeye gelebilirsiniz. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği servisleri var. Domates çorbası, lazanyası, kinoalı hamburgeri, unsuz kekleri ile hem çocuklar, hem sağlıklı beslenmek isteyenler hem de et/balık yerine sebze alternatifi arayanlar için pek çok seçenek sunuyor. Çocukla rahat edebileceğiniz kafelerden bir tanesi. Aubaine Şehrin en keyifli kafelerinden biri. 37 Kensington High Street üzerindekini tercih ettik. Dekorasyonu, ortamı ve farklı menüsü ile beğenimizi kazandığını söyleyebilirim. Superfood salatası oldukça başarılı. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği hizmeti veriyor. Çay ve kahve molası için de uğrayabilirsiniz. The Ivy Market Grill Farklı yerlerde şubesi olan bu restoran deniz ürünleriyle ve farklı meze/başlangıç tabaklarıyla meşhur. Güzel bir atmosferde keyifli bir akşam yemeği için tercih edebilirsiniz. Akşam yemeğine çocukla gitmenizi önermem. Kızarmış kabak dilimleri, soslu midye, fırınlanmış patlıcan, bademli börülce bizim menüde beğendiklerimiz arasında yer alıyor. La Henrietta Street, 1 a Wildwood Eğer iyi pişmiş et yemek istiyorsanız bu çocuk dostu restoranı tercih edebilirsiniz. Çocuklar için ayrı bir menüsü olan restoranda çocuklara boyama kitabı, çıkartmalar ve boya kalemleri de hediye ediyorlar. Restoran sade bir dekorasyona sahip ve oldukça ferah. Pusetle de rahatça gidebilirsiniz. Izgara antrikotu, salatası ve Foccacia ekmeğini lezzetli bulduk. Eğer et yemek istemiyorsanız pizza ve makarna çeşitleri de menüde yer alıyor. Çocuk menüsünde pizza, makarna, tavuk ile tatlı ve içecek tercihi yapabiliyorsunuz. Gloucester Road, 154-156 Bill’s Restaurant Westfield Alışveriş Merkezi’nin açık alanındaki şubesini denedik. Ortam oldukça sıcak. Ferforje ve demirden yapılmış raflar, ahşap masalar ve rengarenk farklı modellerde eski sandalyeler, masaları aydınlatan şamdanlar ve mumlar restorana bambaşka bir hava vermiş. Çocuk menüsü ve mama sandalyesi de mevcut. Domates çorbası, parmak balık, ızgara sebze tabağı ve makarna çocukların yiyebilecekleri yemekler. Glutensiz yemekler ve tatlılar da menüde yer alıyor. Coppa Şehrin ünlü Tower Bridge /Kale Köprüsü’nün ayağında harika bir manzaraya sahip bu kafede hava güzelse mutlaka dışarda oturun ve köprüyü arkanıza alıp bol bol fotoğraf çekin. Ailece rahatlıkla gidebileceğiniz ferah ve pusetle de giriş yapabileceğiniz bir yer. Çocuk menüsü ve mama sandalyesi de bulunuyor. Hamburger, pizza, humus, ızgara kuşkonmaz, soslu kalamar, kabak kızartma menüsünde bizim beğendiklerimiz arasında. Çocuklar için de farklı seçenekler bulabilirsiniz. Buradan çıkıp Londra Kalesi’ni ziyaret edebilir ya da nehirde tekne gezisine katılabilirsiniz. Pizza Express Şehrin pek çok farklı yerinde şubesi olan pizzacı. Ailece rahatlıkla gidebilirsiniz. Menüden pizza seçebileceğiniz gibi kendi pizzanızı kendiniz de yaratabiliyorsunuz. İnce ve kalın hamurlu pizza seçenekleri var. Çocuk menüsü, mama sandalyesi ve tuvalette alt değiştirme ünitesi de var. Çocuklara aktivite sayfası, boyama kalemi ve bir de aşçı şapkası hediye ediyorlar. Biz South Kensington’daki şubeyi tercih ettik, oldukça memnun kaldığımızı söylemeliyim. Hem metroya hem de Milli Tarih Müzesi ile Bilim Müzesi’ne yürüme mesafesinde. Polpo Şehrin kalbinde harika bir tapasçı. Öğle ve iş çıkışı saatlerinde tıklım tıklım dolu olduğundan rezervasyon gerekli. Çok dar bir mekan ve masalar arasında hareket etmek pek kolay değil bu sebeple çocukla pek rahat olmayabilir. Birkaç tane başlangıç söyleyip paylaşabilirsiniz. Zelman Meats Şehirde sevdiğim et restoranlarından biri. Ortamı da çok keyifli. Özellikle akşam yemeği için öneriyorum burayı. Buraya da çocukla gitmek isterseniz erken saatte gitmenizi öneririm akşam hem loş hem de çocuk için biraz gürültülü olabilir. Etleri oldukça lezzetli, etin yanında söyleyebileceğiniz yan yemekler de pek çok seçenek sunuyorlar. Beach Blanket Babylon Ledbury Road No 45. Girer girmez sizi ortada kocaman bir bar karşılıyor. Küçücük mermer masalar, aslan ayaklı, kadife kaplı sandalye ve koltuklar, büyük ve renkli çiçeklerle dolu vazolar. 4 büyük şömine. Gaudi’nin eserlerini andıran merdivenler… Dekorasyonu kadar menüsü de zevkli. Fiyatları biraz pahalı ama atmosferi çok güzel. Günün her saati yemek için ya da birşeyler içmek için gidebilirsiniz. Beş çayı ve dondurmacı adresleri Fortnum&Mason Burası benim gözümde kocaman bir çaycı. Her çeşit çay, tereyağlı ve ballı kurabiyenin satıldığı bu dükkanda ayrıca ev için dekorasyon ürünleri de mevcut. Şeftalili, çilekli ve vanilyalı çayları benim favorim. 250 gr.’ı yaklaşık 5 Pound tutuyor. Burada 2 farklı çay salonu ve bir de dondurma bölümü bulunuyor. Alt kattaki restoranda öğle yemeği de servis ediliyor. Çay saati için rezervasyon şart. Nil yeşili rengi porselen fincanlarda çay içerken kendisi Alis Harikalar Diyarında kitabının içine düşmüş gibi hissedebilirsiniz. Gelupo Sanırım Londra’da yediğim en güzel dondurma bu dükkanda satılıyor. Zaten hem Time Out’tan hem de Olive Magazine’den “en iyi dondurmacı” ödülünü de kapmış Gelupo. Dondurma dışında sorbeleri de çok lezzetli. Adres 7 Archer Street – Bocca di Lupo’nun hemen karşısında. Brown’s Hotel İngiliz Çay Komitesi tarafından “En iyi akşamüstü çay mekanı” ilan edilen, bol ödüllü çay odası sizi alıp eskilere götürüyor. Kahve ve bordo desenli koltukları, bembeyaz masa örtüleri ve gümüş servis takımlarıyla bir çay odasında olması gereken her şeyi sağlıyor. Çay odası için özel üretilen porselenlerde servis ediliyor yiyecekler. Earl grey çay yanında scones, mini kekler, sandviçler, meyve ve reçellerden oluşan çay kuleleri geliyor. Çaylar Brown’s’ın kendi imalatı. İngiltere’nin kırsal bölgesinde özel olarak yetiştiriliyor. Verdiğiniz paranın karşılığını alıyorsunuz ancak masaya çok fazla yiyecek geldiği için çay saatine gidecekseniz o gün öğle yemeğini es geçmenizi öneririm. Claridge’s Londra’nın en güzel otellerinden birinin beş çayı saati oldukça şaşalı. Gümüş demliklerde gelen ve özel üretim porselen fincanlarda servis edilen lezzetli çaylar, katlı stantlarda sunulan kekler, kurabiyeler, minik sandviçler ve pastalar… Kendinizi bu Art Deco çay salonunda geçmişe ışınlanmış gibi hissedebilirsiniz. Çay saati için özel günlerde aylar, normal zamanda ise haftalar öncesinden rezervasyon yapmanız gerekiyor. The Wolseley Wolseley’i sadece ögle ve akşam yemeği için değil, beş çayı için de tercih ediyorum. Bu restoran gün boyu farklı sektörlerde çalışan takım elbiseli ve şık giyimli insanları ağırlıyor. Çay saati Claridge’s, Brown’s ya da Fortnum&Mason kadar resmi değil, daha rahat ve sıcak bir ortam olduğunu söylemeliyim.
londra da nerede ne yenir